- Katılım
- 15 Nis 2021
- Mesajlar
- 2,706
- Puanları
- 0
İngiliz Bakan, sığınmacıların Ruanda’ya gönderilmesini savundu: Öteki tahliliniz var mı? İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel, hükümetin ülkedeki sığınmacıları Ruanda’ya gönderme planına yönelik tenkitlere yanıt vererek tenkit getiren insanların öbür bir tahlil sunamadıklarını söylemiş oldu.
BBC’nin aktardığına bakılırsa; Ruanda Dışişleri Bakanı Vincent Biruta ile birlikte Times gazetesine bir yazı yazan Patel, insan kaçakçılığının “ölümcül ticaretine” yenilikçi bir karşılık verdiklerini söylemiş oldu. İki siyasetçi, hiç bir ” yardımsever ulusun” bu acının devam etmesine müsaade veremeyeceğini belirtti.
Patel ve Biruta, insani krizler ve insan kaçakçılığı baskısı altında global iltica sisteminin “çökmekte olduğunu” söz etti.
‘CESUR VE YENİLİKÇİ ADIMLAR ATIYORUZ’
Bakanlar, İngiltere’ye yasadışı yollardan giren sığınmacıları Ruanda’ya taşıma planının, zulümden kaçan insanların güvenlik elde etmesine imkan tanıyacağını söylemiş oldu.
Plan kapsamında İngiltere tarafınca Ruanda’ya eğitim harcamaları için verilen 120 milyon sterlinin, ekonomik göçü tetikleyen fırsat eksikliğinin giderilmesine yardımcı olacağını vurgulayan iki bakan, “Cesur ve yenilikçi adımlar atıyoruz. Planları eleştiren kurumların kendi tahlillerini sunamaması ise şaşırtıcı” diye yazdı.
Patel ve Biruta, yazılarında “Bu ızdırabın devam etmesine müsaade vermek artık hiç bir insani ulus için bir seçenek değil” sözlerine yer verdi.
DİN ADAMLARINDAN TENKİT
Canterbury Başpiskoposu Justin Welby, ise vaazında İsa’nın dirilişinin “sorumluluklarımızı diğerlerine devretme” vakti olmadığını söylemiş oldu.
Pazar günü Canterbury Katedrali’nde konuşan Welby, “sığınmacıların yurtdışına gönderilmesiyle ilgili önemli etik sorunlar” olduğunu belirtti ve “Ruanda üzere düzgünlük emeli güden bir ülkeye bile olsa, sorumluluklarımızı devretmek Rab’ın tabiatına aykırıdır” dedi.
York Başpiskoposu Stephen Cottrell de, kelam konusu siyasetin “iç karartıcı ve üzücü” olduğunu söyleyerek Welby’e katıldı. Cottrell ayrıyeten “Bundan daha uygununu yapabiliriz” dedi.
Muhalefet partilerinin yanı sıra iktidardaki Muhafazakar Parti’den de plana yönelik tenkitler var.
RUANDA’DA AZAP SAVLARI
160’dan fazla sivil toplum kuruluşu ise plandan vazgeçmesi için hükümete davet yaptı.
Sivil toplum kuruluşlarının tasaları içinde Ruanda’nın insan hakları sicili de var. Hakikaten İngiltere, geçtiğimiz sene Birleşmiş Milletler’de, Doğu Afrika ülkesindeki yargısız infazlar, kayıplar ve azap tezlerini gündeme getirmişti.
Lakin Patel ve Biruta, Ruanda’nın “dünyanın en inançlı ülkelerinden biri olduğunu” ve şimdiden birden çok ülkeden 130 bin mülteciye mesken sahipliği yaptığını söylemiş oldu.
İki bakan, planın göçmenleri “hayatlarını riske atmaktan caydıracağını” savundu.
BBC’nin aktardığına bakılırsa; Ruanda Dışişleri Bakanı Vincent Biruta ile birlikte Times gazetesine bir yazı yazan Patel, insan kaçakçılığının “ölümcül ticaretine” yenilikçi bir karşılık verdiklerini söylemiş oldu. İki siyasetçi, hiç bir ” yardımsever ulusun” bu acının devam etmesine müsaade veremeyeceğini belirtti.
Patel ve Biruta, insani krizler ve insan kaçakçılığı baskısı altında global iltica sisteminin “çökmekte olduğunu” söz etti.
‘CESUR VE YENİLİKÇİ ADIMLAR ATIYORUZ’
Bakanlar, İngiltere’ye yasadışı yollardan giren sığınmacıları Ruanda’ya taşıma planının, zulümden kaçan insanların güvenlik elde etmesine imkan tanıyacağını söylemiş oldu.
Plan kapsamında İngiltere tarafınca Ruanda’ya eğitim harcamaları için verilen 120 milyon sterlinin, ekonomik göçü tetikleyen fırsat eksikliğinin giderilmesine yardımcı olacağını vurgulayan iki bakan, “Cesur ve yenilikçi adımlar atıyoruz. Planları eleştiren kurumların kendi tahlillerini sunamaması ise şaşırtıcı” diye yazdı.
Patel ve Biruta, yazılarında “Bu ızdırabın devam etmesine müsaade vermek artık hiç bir insani ulus için bir seçenek değil” sözlerine yer verdi.
DİN ADAMLARINDAN TENKİT
Canterbury Başpiskoposu Justin Welby, ise vaazında İsa’nın dirilişinin “sorumluluklarımızı diğerlerine devretme” vakti olmadığını söylemiş oldu.
Pazar günü Canterbury Katedrali’nde konuşan Welby, “sığınmacıların yurtdışına gönderilmesiyle ilgili önemli etik sorunlar” olduğunu belirtti ve “Ruanda üzere düzgünlük emeli güden bir ülkeye bile olsa, sorumluluklarımızı devretmek Rab’ın tabiatına aykırıdır” dedi.
York Başpiskoposu Stephen Cottrell de, kelam konusu siyasetin “iç karartıcı ve üzücü” olduğunu söyleyerek Welby’e katıldı. Cottrell ayrıyeten “Bundan daha uygununu yapabiliriz” dedi.
Muhalefet partilerinin yanı sıra iktidardaki Muhafazakar Parti’den de plana yönelik tenkitler var.
RUANDA’DA AZAP SAVLARI
160’dan fazla sivil toplum kuruluşu ise plandan vazgeçmesi için hükümete davet yaptı.
Sivil toplum kuruluşlarının tasaları içinde Ruanda’nın insan hakları sicili de var. Hakikaten İngiltere, geçtiğimiz sene Birleşmiş Milletler’de, Doğu Afrika ülkesindeki yargısız infazlar, kayıplar ve azap tezlerini gündeme getirmişti.
Lakin Patel ve Biruta, Ruanda’nın “dünyanın en inançlı ülkelerinden biri olduğunu” ve şimdiden birden çok ülkeden 130 bin mülteciye mesken sahipliği yaptığını söylemiş oldu.
İki bakan, planın göçmenleri “hayatlarını riske atmaktan caydıracağını” savundu.