Barcali
Active member
- Katılım
- 14 Şub 2021
- Mesajlar
- 1,145
- Puanları
- 38
Araştırma: İnsanlık koku duyusunu yavaş yavaş kaybediyor Çin’deki Şanghay Beslenme ve Sıhhat Enstitüsü’nden araştırmacılar, insanların koku duyusunu yavaş yavaş kaybettiğine işaret eden yeni ipuçları yakaladı.
İnsanların koku alma yeteneğinin vakit içinde azaldığını söyleyen bir hipotez, bilim topluluğunda bir müddetdir tartışma konusuydu. Yeni araştırmada bu hipotezin gerçek olabileceğine dair bulgulara ulaşıldı.
Independent Türkçe‘nin haberine göre, araştırmacılar, hazırlanan deney düzeneğinde koku reseptörlerindeki genetik varyasyonların, vakit içinde koku alma yoğunluğunda bir azalmaya işaret edip etmediğini görmek istedi.
Çalışmaya liderlik eden Bingjie Li ve meslektaşları, deneye ABD’de yaşayan bin Çinliyi ve farklı etnik kökenlerden gelen 364 kişiyi dahil etti.
İştirakçilerden 10 farklı kokuyu koklamaları ve yoğunluklarına bakılırsa derecelendirmeleri istendi.
Evvelki çalışmalar, farklı bireylerdeki koku reseptör genlerinde yüzde 30’dan fazla varyasyon bulunabileceğini göstermişti. Bu da birtakım insanlara keskin gelen kokuları kimi şahısların hiç algılamadığı manasına geliyordu.
Bu datalardan yola çıkan araştırma grubu, iştirakçilerin sunulan kokulara nasıl reaksiyon verdiğini belirleyen genetik varyasyonları da inceledi.
Takım, “Algıdaki bu değişkenliği genetik değişkenlikle karşılaştırmak, koku reseptörlerinin rolünü belirlememizi sağlıyor” diye yazdı.
DAHA EVVEL BİLİNMEYEN İKİ KOKU RESEPTÖRÜ KEŞFEDİLDİ
İştirakçilere sunulan kokulardan ikisi, galaxolide ismi verilen sentetik bir misk kokusunu ve insan koltuk altından alınan beden kokusundan sorumlu bir molekülü içeriyordu.
İncelemeler iştirakçilerde bu kokuları algılanmasını sağlayan ve daha evvel bilinmeyen iki koku reseptörünün keşfedilmesini sağladı.
ondan sonrasında bu genetik mutasyonlar incelendi ve evrimsel yaşları değerlendirildi. Reseptörlerin “atasal versiyonuna”, yani eski tiplerine sahip şahısların bu kokuları daha ağır algıladığı anlaşıldı.
Hakemli bilimsel mecmua PLOS’ta yayımlanan araştırmanın müellifleri, bu delilin insanların koku alma duyusunun vakit içinde azaldığını gösterdiğini belirtti.
Mevzuyla ilgili olarak makalede, “Bu çalışma, direkt bu hipotezi kıymetlendirmek için tasarlanmadı. Fakat datalar, primatların koku almayla ilgili gen repertuarının vakit ortasında bozulduğu hipotezini destekliyor” tabirleri yer aldı.
Öte yandan araştırmanın kimi kısıtlamaları da bulunuyor. Örneğin; araştırmacılara göre deneye dahil edilen iştirakçilerin etnik kökenlerinin daha çeşitli olması gerekiyor.
İnsanların koku alma yeteneğinin vakit içinde azaldığını söyleyen bir hipotez, bilim topluluğunda bir müddetdir tartışma konusuydu. Yeni araştırmada bu hipotezin gerçek olabileceğine dair bulgulara ulaşıldı.
Independent Türkçe‘nin haberine göre, araştırmacılar, hazırlanan deney düzeneğinde koku reseptörlerindeki genetik varyasyonların, vakit içinde koku alma yoğunluğunda bir azalmaya işaret edip etmediğini görmek istedi.
Çalışmaya liderlik eden Bingjie Li ve meslektaşları, deneye ABD’de yaşayan bin Çinliyi ve farklı etnik kökenlerden gelen 364 kişiyi dahil etti.
İştirakçilerden 10 farklı kokuyu koklamaları ve yoğunluklarına bakılırsa derecelendirmeleri istendi.
Evvelki çalışmalar, farklı bireylerdeki koku reseptör genlerinde yüzde 30’dan fazla varyasyon bulunabileceğini göstermişti. Bu da birtakım insanlara keskin gelen kokuları kimi şahısların hiç algılamadığı manasına geliyordu.
Bu datalardan yola çıkan araştırma grubu, iştirakçilerin sunulan kokulara nasıl reaksiyon verdiğini belirleyen genetik varyasyonları da inceledi.
Takım, “Algıdaki bu değişkenliği genetik değişkenlikle karşılaştırmak, koku reseptörlerinin rolünü belirlememizi sağlıyor” diye yazdı.
DAHA EVVEL BİLİNMEYEN İKİ KOKU RESEPTÖRÜ KEŞFEDİLDİ
İştirakçilere sunulan kokulardan ikisi, galaxolide ismi verilen sentetik bir misk kokusunu ve insan koltuk altından alınan beden kokusundan sorumlu bir molekülü içeriyordu.
İncelemeler iştirakçilerde bu kokuları algılanmasını sağlayan ve daha evvel bilinmeyen iki koku reseptörünün keşfedilmesini sağladı.
ondan sonrasında bu genetik mutasyonlar incelendi ve evrimsel yaşları değerlendirildi. Reseptörlerin “atasal versiyonuna”, yani eski tiplerine sahip şahısların bu kokuları daha ağır algıladığı anlaşıldı.
Hakemli bilimsel mecmua PLOS’ta yayımlanan araştırmanın müellifleri, bu delilin insanların koku alma duyusunun vakit içinde azaldığını gösterdiğini belirtti.
Mevzuyla ilgili olarak makalede, “Bu çalışma, direkt bu hipotezi kıymetlendirmek için tasarlanmadı. Fakat datalar, primatların koku almayla ilgili gen repertuarının vakit ortasında bozulduğu hipotezini destekliyor” tabirleri yer aldı.
Öte yandan araştırmanın kimi kısıtlamaları da bulunuyor. Örneğin; araştırmacılara göre deneye dahil edilen iştirakçilerin etnik kökenlerinin daha çeşitli olması gerekiyor.