Arif Kızılyalın Türkiye Galler maçını kıymetlendirdi: “Prim verdik mi?” Galler hezimeti, Türk futbolunun maskesini düşürdü.
Evet, biz buyuz aslında; bakmayın Şenol Güneş’in tecrübesiyle ve biraz da işimizin rast gitmesiyle son 2 yılda aldığımız parlak sonuçlara!
Evvel İtalya, daha sonra Galler, aslında iktidar gücü ile yönetilen, daha doğrusu yönetilemeyen Türk futbolunun defosunu ortaya koyuverdi.
Haydi, İtalya maçı açılış müsabakasıydı, Gök Mavililer yıllardır yenilmiyordu; pekala ya Galler!
Hocaları şampiyona öncesi kovulan Ramsey ile Bale haricinde büsbütün bakılırsav adamlarıyla Premier Lig’in yedeklerinden şurası Galler’e ne diyeceğiz!
Evire çevire yendiler; biz ise küfürbaz, doğuşçu Burak ve eforunu topa değil de, “Kavga çıksa da rakibe dalsam” diyen topçularla iz bıraktık EURO 2020’ye!
Artık en güzel üçüncü olma ihtimalimiz de zora girdi, maşallah, Juventus – Leicester – Sassuolo tandemi ile turnuvanın averaj kadrosu olduk; şayet golü unutan Bale, penaltıyı kaçırmasa bir daha 3’lük olacaktık, 2 ve eksi 5 averajla kurtulduk!
Artık İsviçre’ye 6-7 atıp tahminen küme 3 üçüncüsü oluruz! İşin latifesi, hepimiz hatalıyız bu çöküşte! Zira çapımızı bilmedik!
Sonuçta ülkede futbol bu kadar köyü yönetilirken Şenol Güneş ve çocuklardan mucize beklememeliydik!
Hakkımız yok ki!
Biraz ağır olacak fakat galiba reklam sinemalarında prova yapmaktan antrenmanı unutmuş bizim elemanlar! Bir ikinci gol var ki utandım!
Bale birebir çalımı üst üste 2 kere attı, baktı Türk defansı kafaca İstanbul’da kalmış, üçüncüsünde arkadaşlarına farkı getiren golü attırdı!
Belirli ki kafaca düzgün değildik! Ön taraf, artık dünyaca ezberlenen Hakan, Kenan ve Burak’tan kurulu! Bu üç ismi al denetime, Türkiye’yi bitir! Bitirdiler de!
Çok koşan, pres yapan ve stoperleri uygun olan her grup bizi yener! Şenol Hoca da risk alamadı, ne bileyim, Dorukhan, Taylan, Abdülkadir, Kerem ve Ozan alandakiler kadar makûs olamazdı! Gücü düşüktü! 2002’deki uğurlu gri elbise de işe yaramadı! bir daha ataklar yanlıştı; zira iki ön liberoyu çıkarıp, kargo reklamlarının yıldızı Yusuf ile Galler’i yenemezsin!
Ancak dedik ya, bu tükeniş salt Güneş’in hatası değil! Türk futbolunun idare biçimi ile ilintil! Zira beşerler, futbolun futbol insanlarınca yönetilmediğini biliyor!
Aldığı her sonucu değiştiren bu TFF idaresi ile artık yürümüyor bizim kara tren! Daha doğrusu, Ankara talimatı ile seçilen TFF liderleri ile bu iş olmaz, maçı bırakıp Kanal İstanbul üzerinden Ekrem İmamoğlu’na çakan yayıncı kuruluş TRT’yle hiç olmaz!
Ve son kelam prim sorunuyla ilgili; şayet 55 Avrupa kadrosu içinde ismimizi 24 finalist ortasına yazdırdığımız için futbolculara 10 milyon Avro prim verdiysek de yuh sefer yuh bize!!! Madem “Bizim Çocuklar” dedik, prim konusunu da öğrenmemiz gerek! Kimsenin piçinde gözümüz yok ancak 2000’lerden beri vicdani problem yaratan prim olayı bir netleşmeli artık…
Evet, biz buyuz aslında; bakmayın Şenol Güneş’in tecrübesiyle ve biraz da işimizin rast gitmesiyle son 2 yılda aldığımız parlak sonuçlara!
Evvel İtalya, daha sonra Galler, aslında iktidar gücü ile yönetilen, daha doğrusu yönetilemeyen Türk futbolunun defosunu ortaya koyuverdi.
Haydi, İtalya maçı açılış müsabakasıydı, Gök Mavililer yıllardır yenilmiyordu; pekala ya Galler!
Hocaları şampiyona öncesi kovulan Ramsey ile Bale haricinde büsbütün bakılırsav adamlarıyla Premier Lig’in yedeklerinden şurası Galler’e ne diyeceğiz!
Evire çevire yendiler; biz ise küfürbaz, doğuşçu Burak ve eforunu topa değil de, “Kavga çıksa da rakibe dalsam” diyen topçularla iz bıraktık EURO 2020’ye!
Artık en güzel üçüncü olma ihtimalimiz de zora girdi, maşallah, Juventus – Leicester – Sassuolo tandemi ile turnuvanın averaj kadrosu olduk; şayet golü unutan Bale, penaltıyı kaçırmasa bir daha 3’lük olacaktık, 2 ve eksi 5 averajla kurtulduk!
Artık İsviçre’ye 6-7 atıp tahminen küme 3 üçüncüsü oluruz! İşin latifesi, hepimiz hatalıyız bu çöküşte! Zira çapımızı bilmedik!
Sonuçta ülkede futbol bu kadar köyü yönetilirken Şenol Güneş ve çocuklardan mucize beklememeliydik!
Hakkımız yok ki!
Biraz ağır olacak fakat galiba reklam sinemalarında prova yapmaktan antrenmanı unutmuş bizim elemanlar! Bir ikinci gol var ki utandım!
Bale birebir çalımı üst üste 2 kere attı, baktı Türk defansı kafaca İstanbul’da kalmış, üçüncüsünde arkadaşlarına farkı getiren golü attırdı!
Belirli ki kafaca düzgün değildik! Ön taraf, artık dünyaca ezberlenen Hakan, Kenan ve Burak’tan kurulu! Bu üç ismi al denetime, Türkiye’yi bitir! Bitirdiler de!
Çok koşan, pres yapan ve stoperleri uygun olan her grup bizi yener! Şenol Hoca da risk alamadı, ne bileyim, Dorukhan, Taylan, Abdülkadir, Kerem ve Ozan alandakiler kadar makûs olamazdı! Gücü düşüktü! 2002’deki uğurlu gri elbise de işe yaramadı! bir daha ataklar yanlıştı; zira iki ön liberoyu çıkarıp, kargo reklamlarının yıldızı Yusuf ile Galler’i yenemezsin!
Ancak dedik ya, bu tükeniş salt Güneş’in hatası değil! Türk futbolunun idare biçimi ile ilintil! Zira beşerler, futbolun futbol insanlarınca yönetilmediğini biliyor!
Aldığı her sonucu değiştiren bu TFF idaresi ile artık yürümüyor bizim kara tren! Daha doğrusu, Ankara talimatı ile seçilen TFF liderleri ile bu iş olmaz, maçı bırakıp Kanal İstanbul üzerinden Ekrem İmamoğlu’na çakan yayıncı kuruluş TRT’yle hiç olmaz!
Ve son kelam prim sorunuyla ilgili; şayet 55 Avrupa kadrosu içinde ismimizi 24 finalist ortasına yazdırdığımız için futbolculara 10 milyon Avro prim verdiysek de yuh sefer yuh bize!!! Madem “Bizim Çocuklar” dedik, prim konusunu da öğrenmemiz gerek! Kimsenin piçinde gözümüz yok ancak 2000’lerden beri vicdani problem yaratan prim olayı bir netleşmeli artık…