Bayanlar ‘kapatma davasına’ karşı bir ortada: Bizi susturamazlar Bayan Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne açılan kapatma davasının 5 Ekim’de görülecek ikinci duruşması öncesi bugün İstanbul’da toplantı yapıldı. Şişli Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde düzenlenen görüşmede, derneğe yönelik açılan kapatma davası ve duruşma öncesi gelişmeler ele alındı.
‘ÇAĞ DIŞI HAYATI KABUL ETMİYORUZ’
Kadın Meclisleri Temsilcisi Dilber Sünnetçioğlu, Bayan Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne açılan kapatma davasında somut olay ve olgunun olmadığını söylemiş oldu. Sünnetçioğlu konuşmasına şöyleki devam etti: “Hukuksuz kararlarla derneğimiz kapatılmak isteniyor. Bayanları susturmak istiyorsunuz. Zira bizler onların dayattığı gerici ve çağ dışı hayatı kabul etmiyoruz. Her geçen gün baskıyı biraz daha artırıyorlar. Artık sanatkarlara el atmaya başladılar. Kendileri üzere düşünen sanatkarlara dokunmuyorlar. Bir ikili standart uygulanıyor. Bayanlar içinde da bunu yaptılar. Baş örtülü, başörtüsüz diye. Fakat bunu başaramayacaklar. Bu dava için yalnızca bir kısım beşerler maşa üzere kullanılıyor. Somut olgu olay yok. Bunların hepsi mazeret. Büsbütün bayanları susturmak ve korkutmak istiyorlar lakin bunu başaramayacaklar. Derneğimizi de kapatamayacaklar. Bu bayan çabası yolunda emek veren herkesle gurur duyuyorum.”
‘DERNEĞİN KURULUŞ GAYESİ BAYANLARA SAHİP ÇIKMAK’
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’nden avukat Leyla Süren şunları söylemiş oldu: “Derneğe açılan kapatma davası, benimle bir arada yüzlerce istekli avukat tarafınca savunuluyor. Türkiye’de kızlarını, kardeşini kaybetmiş ailelerin kurduğu bir dernektir. Bu derneğin kapatılma isteği, bayan hareketinin sesinin kısılmasını isteğidir. Davanın içeriğine bakıldığında bir kanıt olayı olmadığını savcılık iddianamesinde görüyoruz. Altı erkeğin BİMER’e yaptığı şikayet yer alıyor. esasen bu derneğin kuruluş hedefi, bu bayanlara sahip çıkmak. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasından daha sonra dernek ve yöneticilerinin Türkiye’deki hareketlerine dava açıldı. Bu ülkede artık hak ihlallerine karşı katıldığımız aktifliklerin imajları kabahat kaydı olarak önümüze geliyor. Bu dava yalnızca derneğimize karşı bir dava değil, Türkiye’deki bayan hareketine karşı açılan bir davadır.”
‘ÖZGÜRLÜKLERİMİZE KARŞI AÇILAN BİR DAVADIR’
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği Genel Sekreteri Fidan Ataselim, çabayı sürdüreceklerinin altını çizdi: “Derneğimize açılan kapatma davası özgürlüklerimize karşı açılan bir davadır. Bayan cinayetleri artıyor. Kuşkulu bayan vefatları katlanarak artıyor. Biz burada basın açıklaması yaparken bununla birlikte Serpil Erfındık için arkadaşlarımız İzmir Adliyesi’nde. İran’da baş örtüsü yüzünden bir bayan devlet tarafınca dövülerek öldürüldü. Laikliğin ne kadar değerli olduğunu görüyoruz. Hafta sonu gericilerin hareketi oldu. Bunlar iç açıcı gelişmeler değil. Lakin buna karşı yapılan gayret, umut ve güç verecektir. Kapımızın zilini çaldılar, hiç bir yere gidemeyecekler. Seçim öncesi siyasi iktidarın pazarlık objesi olamaz. Bu yüzden siyasi hegemonyaları bitti, kültür hegemonyası beyhude.”
‘HAKKIMIZI SÖKE SÖKE ALIRIZ’
LGBTQ+ Meclisi’nden Ilgın Gürses, pazar günü yapılan LGBTQ+ tersi aksiyona reaksiyon gösterdi: “Pazar günü bir aksiyon oldu. Binlerce yıl öncesi zihniyetine sahip bir küme LGBTQ+ zıddı aksiyon yaptı. Bu hareketi devlet kurumları alenen organize etti. RTÜK reklamını yaptı. Devlet kurumlarının iki yüzlülüğünü nerede görüyoruz? Sömürmek istediklerinde ‘biz tıpkı gemideyiz’ lakin kendimiz istediğimiz üzere giyindiğimizde ‘ahlaksız’ diyorlar. Kendileri üzere düşünmeyen herkese karşı hayli önemli otoriterleşiyorlar. bu türlü kazanamazlar. Bülent Ersoy’yu kabul eden halk başkalarını de kabul edecek. Bizim için uğraş artık kazanmak ile kazanmamak içinde değil. Ya eşit yurttaş olarak hakkımızı verirsiniz ya da söke söke alırız.”
‘MÜLK ADALETİN TEMELİ OLDU’
28 Şubat 2018’de İstanbul Sefaköy’de çalıştığı binanın üçüncü katından atlayarak intihar ettiği tez edilen Aysun Yıldırım’ın annesi Hüsniye Yıldırım ise şunları söylemiş oldu: “Kızım intihar süsü verilerek öldürüldü. Bir taraftan evlat acısı bir taraftan adalet arayışı… Yavrumun intihar ettiğine inanmadık. Lakin belge intihar süsü verilerek kapatıldı. Sizin yaptığınız ahlaksızlık ve hukuksuzluk değil mi? Bizim aile yapımız alabora oldu. Gerçekler ortaya çıkınca ‘biz sizin yanınızdayız’ dediler. Dernek gayretimizde önde yürüdüler. Biz onların omuzlarında ağladık. Bizim aile yapımızı bozuyor dediler ya, bizim aile yapımız da evrakımız kapatılırken bozuldu. Evvelce adalet mülkün temeliydi, artık mülk adaletin temeli oldu. Bu gayrette dernek bizimle birlikte yürüyor. Biz bunları bakılırsabiliyoruz. 54 ay oldu Aysunumu toprağa vereli. O caniler hak ettiği cezayı bulacak. Bu hükümet bir gün olsun yanımızda durmadılar. Onları da sandıkta cezalandıracağız.”
İstanbul Barosu Bayan Hakları Merkezi’nden Nazan Moroğlu, “Bu dava büsbütün kararsızdır. Hukukun üstünlüğüne dayanan bir devlet bayanları korumak zorundadır” dedi.
‘GELECEKTE HEPSİNİ YARGILAYACAĞIZ’
Avukat Hülya Gülbahar, bayana karşı şiddetin dünyanın en yaygın insan hakları ihlali olduğunu söylemiş oldu: “Sadece yaygın değil beraberinde en zalimane şiddet biçimleriyle karşı karşıyayız” sözlerini kullanan Gülbahar, “Dernek, bayanların dünya çapında eşit birey olma uğraşı verdiği için kapatılmak isteniyor. ‘Hukukta adalet yok’ diyorlar. Yalnızca bayanlar için değil, çocuklar için de… Bu davalar gelip geçecek, bizim açacağımız davalar gelecek. Hepsini yargılayacağız. Sizler yargılanacaksınız. Gelecekte açacağımız büyük davaların davacısı biz olacağız. Davalısı ise bunları seyreden kim var ise hepsi olacak.”
‘ÇAĞ DIŞI HAYATI KABUL ETMİYORUZ’
Kadın Meclisleri Temsilcisi Dilber Sünnetçioğlu, Bayan Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne açılan kapatma davasında somut olay ve olgunun olmadığını söylemiş oldu. Sünnetçioğlu konuşmasına şöyleki devam etti: “Hukuksuz kararlarla derneğimiz kapatılmak isteniyor. Bayanları susturmak istiyorsunuz. Zira bizler onların dayattığı gerici ve çağ dışı hayatı kabul etmiyoruz. Her geçen gün baskıyı biraz daha artırıyorlar. Artık sanatkarlara el atmaya başladılar. Kendileri üzere düşünen sanatkarlara dokunmuyorlar. Bir ikili standart uygulanıyor. Bayanlar içinde da bunu yaptılar. Baş örtülü, başörtüsüz diye. Fakat bunu başaramayacaklar. Bu dava için yalnızca bir kısım beşerler maşa üzere kullanılıyor. Somut olgu olay yok. Bunların hepsi mazeret. Büsbütün bayanları susturmak ve korkutmak istiyorlar lakin bunu başaramayacaklar. Derneğimizi de kapatamayacaklar. Bu bayan çabası yolunda emek veren herkesle gurur duyuyorum.”
‘DERNEĞİN KURULUŞ GAYESİ BAYANLARA SAHİP ÇIKMAK’
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’nden avukat Leyla Süren şunları söylemiş oldu: “Derneğe açılan kapatma davası, benimle bir arada yüzlerce istekli avukat tarafınca savunuluyor. Türkiye’de kızlarını, kardeşini kaybetmiş ailelerin kurduğu bir dernektir. Bu derneğin kapatılma isteği, bayan hareketinin sesinin kısılmasını isteğidir. Davanın içeriğine bakıldığında bir kanıt olayı olmadığını savcılık iddianamesinde görüyoruz. Altı erkeğin BİMER’e yaptığı şikayet yer alıyor. esasen bu derneğin kuruluş hedefi, bu bayanlara sahip çıkmak. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasından daha sonra dernek ve yöneticilerinin Türkiye’deki hareketlerine dava açıldı. Bu ülkede artık hak ihlallerine karşı katıldığımız aktifliklerin imajları kabahat kaydı olarak önümüze geliyor. Bu dava yalnızca derneğimize karşı bir dava değil, Türkiye’deki bayan hareketine karşı açılan bir davadır.”
‘ÖZGÜRLÜKLERİMİZE KARŞI AÇILAN BİR DAVADIR’
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği Genel Sekreteri Fidan Ataselim, çabayı sürdüreceklerinin altını çizdi: “Derneğimize açılan kapatma davası özgürlüklerimize karşı açılan bir davadır. Bayan cinayetleri artıyor. Kuşkulu bayan vefatları katlanarak artıyor. Biz burada basın açıklaması yaparken bununla birlikte Serpil Erfındık için arkadaşlarımız İzmir Adliyesi’nde. İran’da baş örtüsü yüzünden bir bayan devlet tarafınca dövülerek öldürüldü. Laikliğin ne kadar değerli olduğunu görüyoruz. Hafta sonu gericilerin hareketi oldu. Bunlar iç açıcı gelişmeler değil. Lakin buna karşı yapılan gayret, umut ve güç verecektir. Kapımızın zilini çaldılar, hiç bir yere gidemeyecekler. Seçim öncesi siyasi iktidarın pazarlık objesi olamaz. Bu yüzden siyasi hegemonyaları bitti, kültür hegemonyası beyhude.”
‘HAKKIMIZI SÖKE SÖKE ALIRIZ’
LGBTQ+ Meclisi’nden Ilgın Gürses, pazar günü yapılan LGBTQ+ tersi aksiyona reaksiyon gösterdi: “Pazar günü bir aksiyon oldu. Binlerce yıl öncesi zihniyetine sahip bir küme LGBTQ+ zıddı aksiyon yaptı. Bu hareketi devlet kurumları alenen organize etti. RTÜK reklamını yaptı. Devlet kurumlarının iki yüzlülüğünü nerede görüyoruz? Sömürmek istediklerinde ‘biz tıpkı gemideyiz’ lakin kendimiz istediğimiz üzere giyindiğimizde ‘ahlaksız’ diyorlar. Kendileri üzere düşünmeyen herkese karşı hayli önemli otoriterleşiyorlar. bu türlü kazanamazlar. Bülent Ersoy’yu kabul eden halk başkalarını de kabul edecek. Bizim için uğraş artık kazanmak ile kazanmamak içinde değil. Ya eşit yurttaş olarak hakkımızı verirsiniz ya da söke söke alırız.”
‘MÜLK ADALETİN TEMELİ OLDU’
28 Şubat 2018’de İstanbul Sefaköy’de çalıştığı binanın üçüncü katından atlayarak intihar ettiği tez edilen Aysun Yıldırım’ın annesi Hüsniye Yıldırım ise şunları söylemiş oldu: “Kızım intihar süsü verilerek öldürüldü. Bir taraftan evlat acısı bir taraftan adalet arayışı… Yavrumun intihar ettiğine inanmadık. Lakin belge intihar süsü verilerek kapatıldı. Sizin yaptığınız ahlaksızlık ve hukuksuzluk değil mi? Bizim aile yapımız alabora oldu. Gerçekler ortaya çıkınca ‘biz sizin yanınızdayız’ dediler. Dernek gayretimizde önde yürüdüler. Biz onların omuzlarında ağladık. Bizim aile yapımızı bozuyor dediler ya, bizim aile yapımız da evrakımız kapatılırken bozuldu. Evvelce adalet mülkün temeliydi, artık mülk adaletin temeli oldu. Bu gayrette dernek bizimle birlikte yürüyor. Biz bunları bakılırsabiliyoruz. 54 ay oldu Aysunumu toprağa vereli. O caniler hak ettiği cezayı bulacak. Bu hükümet bir gün olsun yanımızda durmadılar. Onları da sandıkta cezalandıracağız.”
İstanbul Barosu Bayan Hakları Merkezi’nden Nazan Moroğlu, “Bu dava büsbütün kararsızdır. Hukukun üstünlüğüne dayanan bir devlet bayanları korumak zorundadır” dedi.
‘GELECEKTE HEPSİNİ YARGILAYACAĞIZ’
Avukat Hülya Gülbahar, bayana karşı şiddetin dünyanın en yaygın insan hakları ihlali olduğunu söylemiş oldu: “Sadece yaygın değil beraberinde en zalimane şiddet biçimleriyle karşı karşıyayız” sözlerini kullanan Gülbahar, “Dernek, bayanların dünya çapında eşit birey olma uğraşı verdiği için kapatılmak isteniyor. ‘Hukukta adalet yok’ diyorlar. Yalnızca bayanlar için değil, çocuklar için de… Bu davalar gelip geçecek, bizim açacağımız davalar gelecek. Hepsini yargılayacağız. Sizler yargılanacaksınız. Gelecekte açacağımız büyük davaların davacısı biz olacağız. Davalısı ise bunları seyreden kim var ise hepsi olacak.”