Barcali
Active member
- Katılım
- 14 Şub 2021
- Mesajlar
- 1,145
- Puanları
- 38
Bilim insanları tespit etti: Koronavirüse karşı bağışıklığı şekillendirebilen gen MRC-Glasgow Üniversitesi Virüs Araştırma Merkezi’ndeki bilim insanları, OAS1 ismi verilen ve muhakkak bir proteini kodlayan geni saptadı. Bu genin, bireylerin Covid-19’a niye olan Sars-CoV-2 virüsüne verdiği reaksiyonun erken basamaklarını şekillendirmede değerli bir rol oynadığı düşünülüyor.
İnsan hücresi enfekte olduğunda OAS1 proteini virüsün varlığını algılayabiliyor. Bu protein harekete geçip RNA öldürücü enzimi etkinleştirmeye giden olaylar zincirini başlatarak, hücrenin virüsün genetik malzemesine saldırmaya başlamasını sağlıyor.
Independent Türkçe‘nin aktardığına nazaran; Science isimli bilimsel mecmuada yayımlanan çalışma, kimi bireylerin OAS1’in “prenile hale gelmiş” daha gözetici bir çeşidini taşıdığını öne sürüyor. Bu, OAS1 geninin kodladığı proteine tek bir lipit molekülünün eklenmesi manasına geliyor.
Hastanede yatan hastalarda, genin prenile hale gelen versiyonu ağır geçen Covid-19’da daha âlâ sonuçlarla ilişkilendirildi. Karşılaştırıldığında, prenile yeniden sahip olmayan bireylerin klinik sonuçları daha berbattı. Çalışma, bu hastaların ağır bakım ünitesine kaldırılma ya da ölme mümkünlüğünün 1,6 kat daha fazla olduğunu belirtti.
Araştırmacılar, Sars-CoV-2’nin iddiası kaynaklarından biri olan nalburunlu yarasalarda bu gözetici genin yaklaşık 55 milyon yıl evvel yok olduğunu da ortaya çıkardı.
Bu da virüsün bu özel savunma sınırından sakınmak için adapte olmaya hiç bir vakit muhtaçlık duymadığı manasına geliyor. Bu yüzden de bu gen, kimi bireylere muhafaza sağlamada tesirli olmaya devam ediyor.
Ancak Sars-CoV-2 mutasyona uğrayıp prenile hale gelen OAS1 proteininin oluşturduğu savunmayı aşma hünerini kazanırsa, virüsün daha ölümcül ya da bulaşıcı hale gelmesi imkan dahilinde.
Virüs Araştırma Merkezi’nden virolog Profesör Sam Wilson şunları söylemiş oldu:
İnsan hücresi enfekte olduğunda OAS1 proteini virüsün varlığını algılayabiliyor. Bu protein harekete geçip RNA öldürücü enzimi etkinleştirmeye giden olaylar zincirini başlatarak, hücrenin virüsün genetik malzemesine saldırmaya başlamasını sağlıyor.
Independent Türkçe‘nin aktardığına nazaran; Science isimli bilimsel mecmuada yayımlanan çalışma, kimi bireylerin OAS1’in “prenile hale gelmiş” daha gözetici bir çeşidini taşıdığını öne sürüyor. Bu, OAS1 geninin kodladığı proteine tek bir lipit molekülünün eklenmesi manasına geliyor.
Hastanede yatan hastalarda, genin prenile hale gelen versiyonu ağır geçen Covid-19’da daha âlâ sonuçlarla ilişkilendirildi. Karşılaştırıldığında, prenile yeniden sahip olmayan bireylerin klinik sonuçları daha berbattı. Çalışma, bu hastaların ağır bakım ünitesine kaldırılma ya da ölme mümkünlüğünün 1,6 kat daha fazla olduğunu belirtti.
Araştırmacılar, Sars-CoV-2’nin iddiası kaynaklarından biri olan nalburunlu yarasalarda bu gözetici genin yaklaşık 55 milyon yıl evvel yok olduğunu da ortaya çıkardı.
Bu da virüsün bu özel savunma sınırından sakınmak için adapte olmaya hiç bir vakit muhtaçlık duymadığı manasına geliyor. Bu yüzden de bu gen, kimi bireylere muhafaza sağlamada tesirli olmaya devam ediyor.
Ancak Sars-CoV-2 mutasyona uğrayıp prenile hale gelen OAS1 proteininin oluşturduğu savunmayı aşma hünerini kazanırsa, virüsün daha ölümcül ya da bulaşıcı hale gelmesi imkan dahilinde.
Virüs Araştırma Merkezi’nden virolog Profesör Sam Wilson şunları söylemiş oldu:
- Virüslerin adapte olduğunu biliyoruz ve hatta ortasında yayıldığı hayvan tiplerinde çoğalmak için Sars-CoV-2 de muhtemelen adapte oldu.
- Sars-CoV-2 virüsü, çeşitler ortası bulaşmayla insanlara geçince yeni antiviral savunmalarla karşı karşıya kaldı. Sars-CoV-2’nin bunların kimilerinden nasıl kurtulacağını bilmiyor olması muhtemel.
- Çalışmamız, 2003’te SARS salgınına niye olan koronavirüsün prenile hale gelen OAS1 proteininden kaçmayı halihazırda öğrenmiş olduğunu gösterdi.
- Sars-CoV-2 varyantları da tıpkı numarayı öğrenirse, aşı olmayan popülasyonlarda değerli ölçüde daha patojenik ve bulaşıcı hale gelebilirler. Bu, ortaya çıkan yeni Sars-CoV-2 varyantlarının mütemadiyen izlenmesinin gerekliliğini daha da kuvvetlendiriyor.