Barcali
Active member
- Katılım
- 14 Şub 2021
- Mesajlar
- 1,145
- Puanları
- 38
Bilim insanları yeni bir kas keşfetti İsviçre’deki Basel Üniversitesi’nden Szilvia Mezey liderliğindeki bilim insanları, yanakların ardındaki (çene kaslarının en belirgini kabul edilen) masseter kasının şimdiye kadar bir yüzeysel ve bir de derin katmandan oluştuğunun düşünüldüğünü söylemiş oldu.
Independent Türkçe‘nin aktardığına bakılırsa; araştırmacılar, kelam konusu kasın hareketinin en besbelli halde, dişler sıkıldığında yanakların ardında hissedildiğini belirtti.
Annals of Anatomy isimli bilimsel yayında 2 Aralık’ta yayımlanan çalışma, masseter kasının yapısını ek ve daha derin olan üçüncü bir katmanı içerecek halde tanımlıyor.
Dr. Mezey, yaptığı açıklamada “Masseter kasının bu derin kısmı hareket ve fonksiyon açısından öbür iki katmandan net biçimde ayırt edilebilir” dedi.
Bilim insanı, bahse husus katmanın alt çenenin sabitleşmesinde rol oynadığını ve fakat alt çeneyi kulağa gerçek çekebilen masseterin bir modülü olabileceğini belirtti.
Daha evvelki çalışmalarda masseter kasının üç katmanı olabileceği öne sürülmüşse de araştırmacılar, bu çalışmaların masseterin yüzeysel kısmını iki katmana böldüğünü tabir etti.
Bilim insanları, derin kısmın tarifinde standart yapıtlara riayet ediyor.
Geçmişte kimi anatomi metinlerinde beklenen bir üçüncü katmanın varlığından bahsedilmişse de bilim insanları, bu birinci tariflerin kasın pozisyonunda “aşırı tutarsız” olduğunu söylemiş oldu.
Bilim insanları yeni araştırmada, bedenlerini bilim için bağışlayan vefat etmiş bireylerden alınan, formalinde saklanmış çene kaslarını ve kasların boyalı doku kısımlarının bilgisayarlı tomografi taramalarını kıymetlendirdi.
Araştırmacılar kelam konusu katmana, alt çenenin muskular yahut “koronoid” prosesine bağlı olduğunu gösteren “Musculus masseter pars coronidea” (diğer deyişle, masseterin koronoid kısmı) isminin verilmesini önerdi.
Bazel Üniversitesi’nden Jens Christoph Türp şunları söylemiş oldu:
“Bu tariflerin birbirleriyle çeliştiğini göz önünde bulundurarak masseter kasının yapısını bir daha kapsamlı formda incelemek istedik.”
Ekseriyetle son 100 yıldaki anatomik araştırmaların altına bakılmadık taş bırakmadığı düşünülse de bizim bulgumuz bir nebze zoologların yeni bir omurgalı tipi keşfetmesine benziyor.
Independent Türkçe‘nin aktardığına bakılırsa; araştırmacılar, kelam konusu kasın hareketinin en besbelli halde, dişler sıkıldığında yanakların ardında hissedildiğini belirtti.
Annals of Anatomy isimli bilimsel yayında 2 Aralık’ta yayımlanan çalışma, masseter kasının yapısını ek ve daha derin olan üçüncü bir katmanı içerecek halde tanımlıyor.
Dr. Mezey, yaptığı açıklamada “Masseter kasının bu derin kısmı hareket ve fonksiyon açısından öbür iki katmandan net biçimde ayırt edilebilir” dedi.
Bilim insanı, bahse husus katmanın alt çenenin sabitleşmesinde rol oynadığını ve fakat alt çeneyi kulağa gerçek çekebilen masseterin bir modülü olabileceğini belirtti.
Daha evvelki çalışmalarda masseter kasının üç katmanı olabileceği öne sürülmüşse de araştırmacılar, bu çalışmaların masseterin yüzeysel kısmını iki katmana böldüğünü tabir etti.
Bilim insanları, derin kısmın tarifinde standart yapıtlara riayet ediyor.
Geçmişte kimi anatomi metinlerinde beklenen bir üçüncü katmanın varlığından bahsedilmişse de bilim insanları, bu birinci tariflerin kasın pozisyonunda “aşırı tutarsız” olduğunu söylemiş oldu.
Bilim insanları yeni araştırmada, bedenlerini bilim için bağışlayan vefat etmiş bireylerden alınan, formalinde saklanmış çene kaslarını ve kasların boyalı doku kısımlarının bilgisayarlı tomografi taramalarını kıymetlendirdi.
Araştırmacılar kelam konusu katmana, alt çenenin muskular yahut “koronoid” prosesine bağlı olduğunu gösteren “Musculus masseter pars coronidea” (diğer deyişle, masseterin koronoid kısmı) isminin verilmesini önerdi.
Bazel Üniversitesi’nden Jens Christoph Türp şunları söylemiş oldu:
“Bu tariflerin birbirleriyle çeliştiğini göz önünde bulundurarak masseter kasının yapısını bir daha kapsamlı formda incelemek istedik.”
Ekseriyetle son 100 yıldaki anatomik araştırmaların altına bakılmadık taş bırakmadığı düşünülse de bizim bulgumuz bir nebze zoologların yeni bir omurgalı tipi keşfetmesine benziyor.