Ehliyetsiz yakalanma cezası ne kadar ?

Berk

Global Mod
Global Mod
Katılım
12 Mar 2024
Mesajlar
428
Puanları
0
Ehliyetsiz Yakalanma: “Abi ben sadece bakkala gidiyordum!” sendromu

Forumdaşlar, bugün konumuz biraz acıklı, biraz trajikomik, ama bolca “başımıza gelmez deme” türünden bir hikâye: ehliyetsiz yakalanma cezası!

Evet, hepimizin mahallesinde bir tane vardır; sabah “ben arabayı sadece iki sokak öteye çekeceğim” diye çıkıp, akşam “trafik ekipleriyle ruhsal bağ kurdum” diye dönen kahramanlar… İşte bu yazı onlar için—biraz gülerek, biraz düşünerek, belki de biraz “ehliyet kursuna yazılayım artık” diyerek okuyacağınız türden bir forum klasiği.

Klasik Bahane Koleksiyonu: “Abi ben deneme sürüşü yapıyordum”

Ehliyetsiz yakalananların açıklamaları arasında adeta uluslararası bahane müzesi kurulabilir.

Birinci sergi: “Arabayı itekliyordum, kendi kendine yürüdü.”

İkinci sergi: “Benim dayım polis, sorun olmaz.”

Üçüncü sergi: “Sadece ışıklara kadar kullandım, zaten boş yoldu.”

Ama ne yazık ki, trafik polisinin duygusal zekâsı yüksek—ama mizah anlayışı düşük! Gülmez, dinlemez, direk cezayı yazar. 2025 yılı itibarıyla da o ceza, 12.977 TL civarında.

Evet, yanlış okumadınız: On iki bin dokuz yüz yetmiş yedi Türk Lirası.

Yani ehliyetsiz araba sürmek, artık “bakkala gitmek” değil, banka kredisiyle çıkılan bir macera.

Erkek Stratejisi: “Abi yakalanmazsak sıkıntı yok!”

Erkeklerin olaya yaklaşımı genelde şöyle:

“Abi, şurada radar yok, buradan dön, polis de mola vermiştir zaten.”

Tam bir risk analizi uzmanı. Bu stratejik zeka, sanki Formula 1 yarış takımı yönetiyor!

Bir harita, bir kahve, biraz özgüven, tamam: “Yakalanmadan eve dönme operasyonu” başlar.

Ama işin trajedisi şurada: Ehliyetsiz sürücülerin çoğu, yakalanma anına kadar kendini James Bond sanıyor; polis ışıklarını gördüğünde ise çizgi film karakteri gibi donup kalıyor.

Ve tabii ki ardından o meşhur cümle geliyor:

“Memur bey, gerçekten sadece köşeye kadar gidiyordum.”

Köşe, 4 kilometre ötede olsa bile fark etmez.

Kadın Yaklaşımı: “Ayy yanlışlıkla bindim arabaya!”

Kadınlar bu konuda daha empatik, daha ilişkisel yaklaşıyor. Polis durdurduğunda hemen bir samimiyet stratejisi devreye giriyor:

“Memur bey, vallahi abimin arabası, sadece markete ekmek almaya gitmiştim.”

Bunu öyle bir içtenlikle söylüyor ki, polis bile bir an “acaba gerçekten mi?” diye düşünüyor.

Ama sonra mevzuata dönüyor:

“Hanımefendi, yasa duygusal değil maalesef.”

Burada dikkat çeken nokta şu: Erkekler stratejiyle kurtulmaya çalışıyor, kadınlar ise empatiyle.

Sonuç? İkisi de cezayı yiyor, ama kadınlar genelde polis memurundan “biraz daha yumuşak” bir tonla duyuyor rakamı.

Eşitlik meselesi böyle anlarda karmaşıklaşıyor tabii.

Cezayı Duyunca Yaşanan Evreler

1. Şok: “Oha o kadar mı olmuş? Ben 2020’de 2000 liraydı sanıyordum!”

2. İnkar: “Yok canım, o kadar yazmazlar bana.”

3. Pazarlık: “Memur bey, indirim falan olmuyor mu?”

4. Depresyon: “Keşke toplu taşımayı sevseydim.”

5. Kabul: “Tamam, ehliyet kursuna yazılacağım… belki.”

Bir de bonus evre var:

Sosyal medya paylaşımı: “Arkadaşlar haksızlık bu! Ben sadece arabayı çalıştırmıştım!”

Yorumlar arasında ise forumdaşlar gelir:

“Geçmiş olsun ama fotoğrafı niye cezanın yanında çekmişsin?”

İşte, modern çağın trajikomik tablosu bu.

Ehliyetsiz Yakalanmanın Gizli Bedelleri

Bu iş sadece 12.977 TL’yle bitmiyor. Eğer araç senin değilse, sahibine de ceza geliyor.

Yani, annenin arabasını alıp “ben sadece markete gidiyorum” dediğin o sahne, sonunda annenin sana söylediği efsane cümleyle biter:

“Senin ehliyetin yoktu da benim sinir sistemim mi vardı!”

Bir de psikolojik etkisi var tabii. Artık direksiyon başına oturduğunda, arkadaki her far ışığını polis arabası sanıyorsun.

Trafik levhası mı? Kalp ritmini değiştiriyor.

Ehliyet kursuna gidenler bu travmayı “hızla sinyal verme refleksi” olarak tanımlar.

Forumdaş Stratejileri: “Nasıl kurtulurum?”

Forumun klasik başlığı gelir:

> “Arkadaşlar ehliyetsiz yakalandım, cezayı iptal ettirmenin yolu var mı?”

Hemen iki kampa ayrılırız:

- Erkek kampı: “Dava aç, itiraz et, delil topla. Belki tutanakta hata vardır.”

- Kadın kampı: “Git konuş, düzgün anlat, belki anlarlar.”

Erkek stratejik, kadın diplomatik.

Ama mevzuat karşısında sonuç aynı:

Devlet gülmez, cüzdan ağlar.

Yapay Zekâlı Bahaneler Çağı

2025’te artık bahaneler de modernleşti.

“Memur bey, otonom sürüş modundaydı, ben direksiyona dokunmadım.”

“Ehliyetim NFT olarak cüzdanımda.”

“Yapay zekâ beni kandırdı.”

Ama sistem eski usul çalışıyor:

Ehliyet yoksa, ceza var.

Yapay zekâ bile “kullanıcı hatası” diyor, kurtarmıyor.

Forumun Altın Sorusu: Peki bu ceza adil mi?

İşte tartışmanın tam kalbi burada!

Bir kesim diyor ki:

“Evet, adil. Ehliyetsiz sürmek toplumsal risk. Para cezası az bile!”

Diğer kesim:

“Yahu tamam hata ama 13 bin lira da fazla değil mi?!”

Gerçek şu: Cezanın amacı, sürücüyü düşündürmek.

Ve evet, düşünüyorsun. Çok da derin düşünüyorsun. Çünkü kredi kartı ekstresinde o rakamı görünce, insan filozof kesiliyor.

“Ben kimim, neden sürdüm, trafik bir sembol mü yoksa?” diye sorgulamaya başlıyorsun.

Provokatif Forum Soruları

— Ehliyetsiz ama mükemmel araba kullanan birine ceza yine de hak mı?

— Ehliyetli olup yanlış park yapan mı tehlikeli, ehliyetsiz ama dikkatli olan mı?

— Kadınlar mı daha çok yakalanıyor yoksa erkekler mi daha çok “yakalanmam sanıyor”?

— 12.977 TL cezayı taksitle ödesek vicdan da taksite girer mi?

— En ilginç bahane sizce ne olabilir? (Ben “kedi direksiyona atladı” diyen duydum!)

Sonuç: Ehliyetsiz sürme, forumda gülersin ama devlette ağlarsın

Ehliyetsiz yakalanmak, modern hayatın “komik ama pahalı” hatalarından biri.

Bir yandan herkesin başına gelebilir, öte yandan kimsenin başına gelmemesi gerekir.

Cezası ağır, bahanesi bol, forumu eğlenceli.

Ama günün sonunda, ehliyet sadece kart değil; sorumluluk belgesi.

Şimdi siz söyleyin forumdaşlar:

Aranızda “sadece arabayı çekiyordum” efsanesine katılan var mı?

Ya da polisle yaşadığınız en ilginç trafik diyaloğu hangisiydi?

Yazın, gülerek ders çıkaralım—çünkü bazen en iyi trafik eğitimi, forumda kahkaha eşliğinde başlıyor.
 
Üst