- Katılım
- 15 Nis 2021
- Mesajlar
- 2,706
- Puanları
- 0
Erken Teşhis ile Güzel Sonuçlar Mümkün! (1-31 Ekim Göğüs Kanseri Farkındalık Ayı) Göğüs kanseri, dünyada bayanlarda en sık görülen kanserdir! Mevte yol açan kanserler içinde da ikinci sıradadır. Bilhassa Batı toplumlarında (AB ülkeleri, ABD) yaklaşık her 8 bayandan birinde göğüs kanseri görülmektedir.
“Meme kanserinden korunmak açısından; zayıf olmak, spor yapmak, gereksiz ve uzun vadeli hormon ilaçları kullanmamak, daha pak bir etrafta bulunmaya çalışmak ve gerilimi mümkün olduğu kadar denetim altında tutmak epey önemlidir” diyen İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Abut Kebudi, göğüs kanserini ve tedavi sürecindeki yenilikleri anlattı.
En Sık 40’lı Yaşlarda Görülmekte!
Göğüs kanseri, en sık 40-49 yaşları içinde görülmekle birlikte, daha genç ve daha yaşlı nesilde da bu teşhis konabilmektedir. Göğüs kanseri niçinleri içinde genetik ve ailesel faktörler yaklaşık yüzde 5-15 oranında tesirli olabilmekte, büyük çoğunluğunda niye tam olarak bilinmese de yaş, etraf faktörleri, ışınım, beslenme, hormonal faktörler değerli rol oynamaktadır. Göğüs kanserinden korunmak açısından zayıf olmak, spor yapmak, gereksiz ve uzun vadeli hormon ilaçları kullanmamak, daha pak bir etrafta bulunmaya çalışmak ve gerilimi mümkün olduğu kadar denetim altında tutmak epey değerlidir. Ayrıyeten ayda bir kendi kendine yapılan muayene, risk durumuna uygun sıklıkta göğüs muayenesi için bu hususta uzman olan bir doktora başvurmak ve bu hususta yapılan yayınları takip etmek te fazlaca kıymetlidir.Amaç, her ne kadar bu hastalığa yakalanmamak olsa da, erken safhada konacak bir teşhis ile daha az tedavi ile hayli düzgün sonuçlar almak mümkündür.
Bugünün çağdaş tıbbında göğüs kanseri ile uğraşta şunlar kıymetlidir;
Evvelden göğüs kanseri tanısı konduğu vakit göğüs ve koltuk altı eksiksiz alınmaktaydı. Artık bu ameliyat özel durumlarda (memede yaygın tümör, küçültülemeyen büyük tümör, hasta tercihi vs.) tercih edilmektedir. ondan sonrasındaları anlaşıldı ki; tüm memeyi almanın hastanın hayatına yararı olmadığı üzere makus kozmetik bir sonuca da yol açmaktadır. bu biçimdece göğsün kısmen alındığı “Meme Gözetici Cerrahi” gündeme gelmiştir. Bir basamak daha sonrası da “Onkoplastik Göğüs Cerrahisi”dir. Burada göğüsteki tümör büyük de olsa memeyi kaybetmeden uygun plastik usullerle yapılan ve göğsün formunu mümkün olduğu kadar en uygun biçimde koruyabilen ameliyatlar kelam konusudur.
Silikon İmplantlar yardımıyla Güzel Hissetmek Mümkün!
Ayrıyeten, memeyi eksiksiz almamız gereken durumlarda da, mümkünse göğsün cildini koruyup içini boşalttığımız ve yerine uygun silikon implant yerleştirdiğimiz ve bu biçimdelikle çok yeterli bir kozmetik sonuç alabildiğimiz bir ameliyatı (Subkutan Mastektomi) tercih etmeye çalışıyoruz. Bu ameliyat, riskli bayanlarda kanser gelişmeden de esirgeyici olarak yapılabilmektedir. Buna örnek olarak, Angelina Jolie’yi verebiliriz.
Koltuk Altı Cerrahisinde de Önemli Gelişmeler Var!
Koltuk altı cerrahisinde de önemli gelişmeler vardır. Geçmişte, her göğüs kanseri ameliyatında tüm koltuk altı lenf dokusu çıkartılmaktaydı ve buna radyoterapi de eklendiğinde 5 bayandan birinde makûs sonuçlara yol açan kolda şişmeye sebep olabilmekteydi (lenfödem). Günümüz göğüs cerrahisinde ise, artık koltuk altı dokusu örneklenmekte ve gerek var ise cerrahi müdahale yapılmakta yahut bölgesel tedavi yalnızca radyoterapiye bırakılabilmektedir. Hastalığın belirli bir evreyi geçtiği, lakin çabucak hemen metastaz yapmış olmadığı hastalarda da ameliyat öncesi kemoterapi uygulanmakta ve hastalık geriletilerek üstteki tedavilerden uygun olanı yapılmaktadır.
özetlemek gerekirse Çağdaş Göğüs Kanseri Tedavisinde Maksat;
“Meme kanserinden korunmak açısından; zayıf olmak, spor yapmak, gereksiz ve uzun vadeli hormon ilaçları kullanmamak, daha pak bir etrafta bulunmaya çalışmak ve gerilimi mümkün olduğu kadar denetim altında tutmak epey önemlidir” diyen İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Abut Kebudi, göğüs kanserini ve tedavi sürecindeki yenilikleri anlattı.
En Sık 40’lı Yaşlarda Görülmekte!
Göğüs kanseri, en sık 40-49 yaşları içinde görülmekle birlikte, daha genç ve daha yaşlı nesilde da bu teşhis konabilmektedir. Göğüs kanseri niçinleri içinde genetik ve ailesel faktörler yaklaşık yüzde 5-15 oranında tesirli olabilmekte, büyük çoğunluğunda niye tam olarak bilinmese de yaş, etraf faktörleri, ışınım, beslenme, hormonal faktörler değerli rol oynamaktadır. Göğüs kanserinden korunmak açısından zayıf olmak, spor yapmak, gereksiz ve uzun vadeli hormon ilaçları kullanmamak, daha pak bir etrafta bulunmaya çalışmak ve gerilimi mümkün olduğu kadar denetim altında tutmak epey değerlidir. Ayrıyeten ayda bir kendi kendine yapılan muayene, risk durumuna uygun sıklıkta göğüs muayenesi için bu hususta uzman olan bir doktora başvurmak ve bu hususta yapılan yayınları takip etmek te fazlaca kıymetlidir.Amaç, her ne kadar bu hastalığa yakalanmamak olsa da, erken safhada konacak bir teşhis ile daha az tedavi ile hayli düzgün sonuçlar almak mümkündür.
Bugünün çağdaş tıbbında göğüs kanseri ile uğraşta şunlar kıymetlidir;
- Risk kümelerini belirlemek
- Önlenebilir risk faktörlerini ortadan kaldırmak
- Hastalık gelişirse en erken yakalamak
- Mümkünse hayat kalitesini bozmadan en az tedaviyi uygulamak
- Organını kaybetmeden tedavi etmek
- Mümkün olan en uzun sağ kalımı elde etmek
- Erken teşhis için Dünya Sıhhat Örgütü’nün önerdiği tarama programı
- Kendi kendine muayene 20’li yaşlarda başlamalı
- Hekim muayenesi, 20-39 yaş ortası 3 yılda bir, 40 yaşından itibaren de yılda bir olmak üzere ihmal edilmemeli
- Mamografi 40 yaşından itibaren risk durumuna bakılırsa yılda yahut 2 yılda bir yapılmalı
Evvelden göğüs kanseri tanısı konduğu vakit göğüs ve koltuk altı eksiksiz alınmaktaydı. Artık bu ameliyat özel durumlarda (memede yaygın tümör, küçültülemeyen büyük tümör, hasta tercihi vs.) tercih edilmektedir. ondan sonrasındaları anlaşıldı ki; tüm memeyi almanın hastanın hayatına yararı olmadığı üzere makus kozmetik bir sonuca da yol açmaktadır. bu biçimdece göğsün kısmen alındığı “Meme Gözetici Cerrahi” gündeme gelmiştir. Bir basamak daha sonrası da “Onkoplastik Göğüs Cerrahisi”dir. Burada göğüsteki tümör büyük de olsa memeyi kaybetmeden uygun plastik usullerle yapılan ve göğsün formunu mümkün olduğu kadar en uygun biçimde koruyabilen ameliyatlar kelam konusudur.
Silikon İmplantlar yardımıyla Güzel Hissetmek Mümkün!
Ayrıyeten, memeyi eksiksiz almamız gereken durumlarda da, mümkünse göğsün cildini koruyup içini boşalttığımız ve yerine uygun silikon implant yerleştirdiğimiz ve bu biçimdelikle çok yeterli bir kozmetik sonuç alabildiğimiz bir ameliyatı (Subkutan Mastektomi) tercih etmeye çalışıyoruz. Bu ameliyat, riskli bayanlarda kanser gelişmeden de esirgeyici olarak yapılabilmektedir. Buna örnek olarak, Angelina Jolie’yi verebiliriz.
Koltuk Altı Cerrahisinde de Önemli Gelişmeler Var!
Koltuk altı cerrahisinde de önemli gelişmeler vardır. Geçmişte, her göğüs kanseri ameliyatında tüm koltuk altı lenf dokusu çıkartılmaktaydı ve buna radyoterapi de eklendiğinde 5 bayandan birinde makûs sonuçlara yol açan kolda şişmeye sebep olabilmekteydi (lenfödem). Günümüz göğüs cerrahisinde ise, artık koltuk altı dokusu örneklenmekte ve gerek var ise cerrahi müdahale yapılmakta yahut bölgesel tedavi yalnızca radyoterapiye bırakılabilmektedir. Hastalığın belirli bir evreyi geçtiği, lakin çabucak hemen metastaz yapmış olmadığı hastalarda da ameliyat öncesi kemoterapi uygulanmakta ve hastalık geriletilerek üstteki tedavilerden uygun olanı yapılmaktadır.
özetlemek gerekirse Çağdaş Göğüs Kanseri Tedavisinde Maksat;
- Hastalığı önlemeye çalışmak
- Hastalık önlenememişse en erken yakalamaya çalışmak
- En az tedavi ile mümkün olan en uygun kozmetik sonuçla ve en yeterli ömür beklentisiyle hastamızı tedavi etmektir.