EURO 2020 A KÜMESİ | “Yolumuz uzun, heyecanımız yüksek, gençliğimiz var” Euro 2020 Türkiye-İtalya çabası ile 11 Haziran günü başlayacak. Millilerimizin de ortasında bulunduğu A kümesini daima birlikte mercek altına alalım…
ŞENOL GÜNEŞ ÖYKÜ YAZMAYI ÇOK SEVER
A Ulusal Ekibimiz Euro 2016’daki saha içi ve saha dışı fiyaskoların akabinde Euro 2020’ye umutlu biçimde gidiyor. Şenol Güneş önderliğinde kurulan genç, dinamik, çalışkan ve en kıymetlisi ‘adam’ değil ‘insan’ topluluğu bir takım turnuvaya gidiyor. Kamptan gelen fotoğraflara ve demeçlere biraz göz atacak olursak harikulade bir beraberliği hâkim olduğunu söylememiz yanlış olmaz. Bu beraberliğin en büyük örneklerinden birisi günlerdir Uğurcan mı Altay mı tartışmasına iki genç eldivenin kıymetli olan ‘Türkiye forması’ demeçleri ile son vermesinden anlayabiliriz. Saha içine dönmedilk evvel ulusal ekibin hepimize ümit vermesinin baş faktörünün Şenol Güneş olduğunu düşünüyorum. Gittiği her kadroda başarılı olmayı geçin bir öykü yazan Şenol Hoca, 2002 Dünya Kupası’nda yarım bıraktığı öyküyü Euro 2020’de tamamlamak isteyecektir. Şenol Güneş’in futbol usulü genel olarak ‘muhafazakâr’ olarak isimlendirilebilir. Ama bu turnuva öncesi oynadığımız maçlara, idman notlarına bakacak olursak Şenol Hoca rakiplerine bir sürpriz yaratmak için elindeki kartları en verimli biçimde dağıtacaktır. 3 savunmalı nizamı denememiz bile bunun en büyük göstergesidir.
Futbolcularımıza dönecek olursak hayli genç bir takımımız var. Burak Yılmaz faktörüne karşın yaş ortalamamız 25 bandında. Oyuncularımızın büyük bir çoğunluğu Avrupa’nın değerli liglerinde uğraş ediyor. Hatta kimileri o liglerdeki ‘zengin’ hegemonyaları yıkıyor. Evet, Zeki-Burak-Yusuf üçlüsünden bahsediyorum. Birbirleri ile oynama alışkanlığı en yüksek düzeyde olan bu üçlü turnuvadaki yerimizi belirleyecek en büyük etkenlerden olacak diye düşünüyorum.
Uzun lafın kısası Şenol Güneş öykü yazmayı hayli sever, bizler de öykü dinlemeyi. Uygunuyla kötüsüyle gurur duyacağımız bir A Ulusal Ekibi alanda görmek hepimizin tek isteği. Son devirlerin başarılı ve tanınan bir repliği ile Türkiye defterini şimdilik kapatalım;
“Yolumuz uzun, heyecanımız yüksek, gençliğimiz var…”
RÖNESANS İTALYA’SI KARŞIMIZDA
Son turnuvalarda epeyce başarısız bir grafik çizen İtalya 60 yıl ortanın akabinde 2018 Dünya Kupası’nı kaçırdı ve büyük bir dönüşümün içine girdi. İtalyan futbolunun bu dönüşümü adeta 15 – 16. yüzyılda İtalya’da ortaya çıkan ve radikal değişimlerin yaşandığı Rönesans periyodunu hatırlatmıştır. Sert, fiziğe dayalı ve tabiri caizse ‘cüsseli’ oyunculardan kurulan İtalyan geleneği ayağa ve pasa dayalı, kısa, çabuk oyunculardan kurulan bir takıma dönüştü. Barella, Veratti, Jorginho, Insigne üzere oyuncuların ekibin çehresini belirlediği İtalya’nın en önceliği her daim topa sahip olmak olacak. Türkiye’nin yakından tanıdığı Mancini’nin İtalyası bu dönüşümün akabinde makine üzere bir ekip oldu. Gerçekten resmi ve özel maç olmak üzere yenilmezlik serisini 27 maça çıkarması da bunu ispatı.
Pekala rönesans İtalya’sının zaafı ne?
İtalya biroldukça futbol otoritesi tarafınca turnuvanın bilinmeyen favorisi olarak gösteriliyor. 3 savunmalı sistemde ve topu oyuna pasla sokan İtalya’nın en bocaladığı kısım ön alan presi. Rakip grupların önde yapacağı baskı İtalya’nın oyun kurmasını hatta yanılgı yapmasını sağlayabilir. Bilhassa A Ulusal grubumuzun Fransa’ya karşı oynadığı ‘boz ve süratli çık’ anlayışı İtalya’yı da bozguna uğratabilir.
BALE, GOLFÜ MÜ FUTBOLU MU SEÇEÇEK?
Adanın sert, fizik gücüne dayalı oynayan kadrosu Galler’in uzun yıllardır en büyük silahı Gareth Bale. Ama Bale son senelerda ‘oyuncak silah’a dönüşmüş vaziyette. Real Madri’de istenmeyen adam ilan edilmesi, gencecik çocukların rotasyona girdiği takımda 5 dakika bile mühlet bulamayan Bale, ‘Galler ve golf Real Madrid’e nazaran daha büyük önceliğim’ açıklamasının akabinde Tottenham’a kiralandı. Orada da beklentileri karşılamayan Bale turnuvanın akabinde 30 üzere genç bir yaşta futbolu bile bırakabilir. Pekala Galler Bale’den mi ibaret? Olağan ki hayır. Lakin takımınızda bu kadar büyük bir ismin bulunması sanki ‘eski günlerine döner mi?’ sorusunu daima canlı tutuyor.
Bilhassa grubun teknik yöneticisi Ryan Giggs’in bir ‘skandal’ ile turnuvada ekibin başında olmayacak olması Bale üzere isimlere umudu daha epey bağlayacaktır. Bakalım bu turnuva Bale ve Galler’in mi turnuvası olacak yoksa Bale ve golfün mü?
Bale haricinde başka oyunculara değinmezsek haksızlık yapmış oluruz. Genel sınırlarıyla Galler Ethan Ampadu, Daniel James, Aaron Ramsey, Harry Wilson üzere üst seviye ekiplerde uzunluk gösteren oyunculara sahip. Bilhassa Ramsey’in topu dağıttığı Harry Wilson ve Daniel James üzere süratli oyuncuların savunmanın ardına kaçtığı bir plan rakipler için savunulması güç bir hamle sınırı oluşturuyor.
İSVİÇRE’NİN VALİZLERİ NERDE TOPLANACAK?
İsviçre takımı adeta küçük bir Bundeliga. Takımında Almanya Ligi’inde oynayan 12 oyuncu bulunduran İsviçre’nin uzun vakittir birbirleriyle oynayan bir grubu var.
Avrupa’nın büyük liglerinde, büyük kulüplerinde oynayan biroldukça futbolcu olmasına karşın Xhaka, Elvedi, Rodriges üzere oyuncuların formsuz ve az forma bahtı bulması kadronun en büyük eksiklerinden. Ekibin en kıymetli isimlerinden Xhaka’nın ‘valizlerimizi finale bakılırsa hazırladık’ açıklaması kendilerine fazlaca fazla güvendiğini ortaya çıkıyor. Futbol hatta spor arenasına baktığımızda kendini dev aynasında bakılırsan herkes kaybetmeye mahkum olmuştur. Bakalım İsviçre’nin bu özgüveninin kararı ne ile sonuçlanacak.
Mancini’nin akabinde bir daha ligimizi ve oyunumuzu yeterli tanıyan bir teknik yönetici ile karşı karşıyayız. 2011/2012 döneminde Samsunspor’u çalıştıran Petkovic şu an İsviçre’nin başında. Genel olarak genç oyunculara epey fazla talih vermemesiyle, deneyimli isimlere yönelmesiyle tanınan Petkovic bu özelliğini bir daha gösterdi ve aday takıma çağırdığı neredeyse tüm genç isimleri takımdan çıkarttı. Tesirli bir hamle sınırına sahip olan Petkovic’in öğrencileri bilhassa kanat tertipleri ile rakiplerine dert çıkartabilir.
ŞENOL GÜNEŞ ÖYKÜ YAZMAYI ÇOK SEVER
A Ulusal Ekibimiz Euro 2016’daki saha içi ve saha dışı fiyaskoların akabinde Euro 2020’ye umutlu biçimde gidiyor. Şenol Güneş önderliğinde kurulan genç, dinamik, çalışkan ve en kıymetlisi ‘adam’ değil ‘insan’ topluluğu bir takım turnuvaya gidiyor. Kamptan gelen fotoğraflara ve demeçlere biraz göz atacak olursak harikulade bir beraberliği hâkim olduğunu söylememiz yanlış olmaz. Bu beraberliğin en büyük örneklerinden birisi günlerdir Uğurcan mı Altay mı tartışmasına iki genç eldivenin kıymetli olan ‘Türkiye forması’ demeçleri ile son vermesinden anlayabiliriz. Saha içine dönmedilk evvel ulusal ekibin hepimize ümit vermesinin baş faktörünün Şenol Güneş olduğunu düşünüyorum. Gittiği her kadroda başarılı olmayı geçin bir öykü yazan Şenol Hoca, 2002 Dünya Kupası’nda yarım bıraktığı öyküyü Euro 2020’de tamamlamak isteyecektir. Şenol Güneş’in futbol usulü genel olarak ‘muhafazakâr’ olarak isimlendirilebilir. Ama bu turnuva öncesi oynadığımız maçlara, idman notlarına bakacak olursak Şenol Hoca rakiplerine bir sürpriz yaratmak için elindeki kartları en verimli biçimde dağıtacaktır. 3 savunmalı nizamı denememiz bile bunun en büyük göstergesidir.
Futbolcularımıza dönecek olursak hayli genç bir takımımız var. Burak Yılmaz faktörüne karşın yaş ortalamamız 25 bandında. Oyuncularımızın büyük bir çoğunluğu Avrupa’nın değerli liglerinde uğraş ediyor. Hatta kimileri o liglerdeki ‘zengin’ hegemonyaları yıkıyor. Evet, Zeki-Burak-Yusuf üçlüsünden bahsediyorum. Birbirleri ile oynama alışkanlığı en yüksek düzeyde olan bu üçlü turnuvadaki yerimizi belirleyecek en büyük etkenlerden olacak diye düşünüyorum.
Uzun lafın kısası Şenol Güneş öykü yazmayı hayli sever, bizler de öykü dinlemeyi. Uygunuyla kötüsüyle gurur duyacağımız bir A Ulusal Ekibi alanda görmek hepimizin tek isteği. Son devirlerin başarılı ve tanınan bir repliği ile Türkiye defterini şimdilik kapatalım;
“Yolumuz uzun, heyecanımız yüksek, gençliğimiz var…”
RÖNESANS İTALYA’SI KARŞIMIZDA
Son turnuvalarda epeyce başarısız bir grafik çizen İtalya 60 yıl ortanın akabinde 2018 Dünya Kupası’nı kaçırdı ve büyük bir dönüşümün içine girdi. İtalyan futbolunun bu dönüşümü adeta 15 – 16. yüzyılda İtalya’da ortaya çıkan ve radikal değişimlerin yaşandığı Rönesans periyodunu hatırlatmıştır. Sert, fiziğe dayalı ve tabiri caizse ‘cüsseli’ oyunculardan kurulan İtalyan geleneği ayağa ve pasa dayalı, kısa, çabuk oyunculardan kurulan bir takıma dönüştü. Barella, Veratti, Jorginho, Insigne üzere oyuncuların ekibin çehresini belirlediği İtalya’nın en önceliği her daim topa sahip olmak olacak. Türkiye’nin yakından tanıdığı Mancini’nin İtalyası bu dönüşümün akabinde makine üzere bir ekip oldu. Gerçekten resmi ve özel maç olmak üzere yenilmezlik serisini 27 maça çıkarması da bunu ispatı.
Pekala rönesans İtalya’sının zaafı ne?
İtalya biroldukça futbol otoritesi tarafınca turnuvanın bilinmeyen favorisi olarak gösteriliyor. 3 savunmalı sistemde ve topu oyuna pasla sokan İtalya’nın en bocaladığı kısım ön alan presi. Rakip grupların önde yapacağı baskı İtalya’nın oyun kurmasını hatta yanılgı yapmasını sağlayabilir. Bilhassa A Ulusal grubumuzun Fransa’ya karşı oynadığı ‘boz ve süratli çık’ anlayışı İtalya’yı da bozguna uğratabilir.
BALE, GOLFÜ MÜ FUTBOLU MU SEÇEÇEK?
Adanın sert, fizik gücüne dayalı oynayan kadrosu Galler’in uzun yıllardır en büyük silahı Gareth Bale. Ama Bale son senelerda ‘oyuncak silah’a dönüşmüş vaziyette. Real Madri’de istenmeyen adam ilan edilmesi, gencecik çocukların rotasyona girdiği takımda 5 dakika bile mühlet bulamayan Bale, ‘Galler ve golf Real Madrid’e nazaran daha büyük önceliğim’ açıklamasının akabinde Tottenham’a kiralandı. Orada da beklentileri karşılamayan Bale turnuvanın akabinde 30 üzere genç bir yaşta futbolu bile bırakabilir. Pekala Galler Bale’den mi ibaret? Olağan ki hayır. Lakin takımınızda bu kadar büyük bir ismin bulunması sanki ‘eski günlerine döner mi?’ sorusunu daima canlı tutuyor.
Bilhassa grubun teknik yöneticisi Ryan Giggs’in bir ‘skandal’ ile turnuvada ekibin başında olmayacak olması Bale üzere isimlere umudu daha epey bağlayacaktır. Bakalım bu turnuva Bale ve Galler’in mi turnuvası olacak yoksa Bale ve golfün mü?
Bale haricinde başka oyunculara değinmezsek haksızlık yapmış oluruz. Genel sınırlarıyla Galler Ethan Ampadu, Daniel James, Aaron Ramsey, Harry Wilson üzere üst seviye ekiplerde uzunluk gösteren oyunculara sahip. Bilhassa Ramsey’in topu dağıttığı Harry Wilson ve Daniel James üzere süratli oyuncuların savunmanın ardına kaçtığı bir plan rakipler için savunulması güç bir hamle sınırı oluşturuyor.
İSVİÇRE’NİN VALİZLERİ NERDE TOPLANACAK?
İsviçre takımı adeta küçük bir Bundeliga. Takımında Almanya Ligi’inde oynayan 12 oyuncu bulunduran İsviçre’nin uzun vakittir birbirleriyle oynayan bir grubu var.
Avrupa’nın büyük liglerinde, büyük kulüplerinde oynayan biroldukça futbolcu olmasına karşın Xhaka, Elvedi, Rodriges üzere oyuncuların formsuz ve az forma bahtı bulması kadronun en büyük eksiklerinden. Ekibin en kıymetli isimlerinden Xhaka’nın ‘valizlerimizi finale bakılırsa hazırladık’ açıklaması kendilerine fazlaca fazla güvendiğini ortaya çıkıyor. Futbol hatta spor arenasına baktığımızda kendini dev aynasında bakılırsan herkes kaybetmeye mahkum olmuştur. Bakalım İsviçre’nin bu özgüveninin kararı ne ile sonuçlanacak.
Mancini’nin akabinde bir daha ligimizi ve oyunumuzu yeterli tanıyan bir teknik yönetici ile karşı karşıyayız. 2011/2012 döneminde Samsunspor’u çalıştıran Petkovic şu an İsviçre’nin başında. Genel olarak genç oyunculara epey fazla talih vermemesiyle, deneyimli isimlere yönelmesiyle tanınan Petkovic bu özelliğini bir daha gösterdi ve aday takıma çağırdığı neredeyse tüm genç isimleri takımdan çıkarttı. Tesirli bir hamle sınırına sahip olan Petkovic’in öğrencileri bilhassa kanat tertipleri ile rakiplerine dert çıkartabilir.