KesikÇayır
New member
- Katılım
- 26 Mar 2021
- Mesajlar
- 1,744
- Puanları
- 0
Göğüs kanserini önlemek için margarin tüketimini sınırlayın Hayat şartları ve beslenme biçimimiz kansere yakalanma riskini belirleyen en değerli faktörler. Doğrusunun ne olduğunu kimi vakit bilsek de, gerektiği kadar ihtimamlı olamayabiliyoruz. Göğüs kanserinin dünyada ve Türkiye’de bayanlarda en sık görülen kanser çeşidi olarak bilindiğini tabir eden Genel Cerrahi ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Yol, hastalığın en epey 40-50 yaş ve daha sonrasında ortaya çıktığının altını çizdi.
Göğüs kanserinin sebebi tam olarak bilinemese de gelişen teknoloji, değişen hayat şartları, çalışma koşulları, yetersiz beslenme ve kilo üzere birfazlaca etkenin bu hastalığa yol açabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Serdar Yol, Göğüs Kanseri Farkındalık Ayı ötürüsıyla hastalığın belirtileri ve korunma formları hakkında açıklamalarda bulundu.
MARGARİN TÜKETİMİNE DİKKAT
Göğüs kanseri için mutlaklaşmış risk faktörlerini sıralayan Prof. Dr. Serdar Yol, “Yaşın ileri olması (45-55 yaş ortası en sık görülen yaş aralığıdır, yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar), annede 50 yaş altında göğüs kanseri görülmesi yahut annenin her iki göğsünde de göğüs kanseri olması, hiç doğum yapmamış olmak yahut birinci doğumunu 35 yaşın üstünde yapmak (20 yaş altında doğum yapanlarda göğüs kanseri daha az görülür), emzirememek, birinci adetin 12 yaş altında görülmesi, geç menopoza girmek (55 yaş üstü), menopoz daha sonrası periyotta gelişen şişmanlık, yumurtalık ya da rahim kanseri olmak, beslenmede doymamış yağların çok kullanması (margarinler) göğüs kanseri riskini artırıyor.” diye konuştu.
EN SIK 50 YAŞ ÜSTÜNDE GÖRÜLÜYOR
Göğüs kanserinin en sık 50 yaş üzerinde görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Yol, şu ayrıntıları paylaştı: “Meme kanseri en sık 50 yaş üzeri bayanlarda rastlanır fakat bu ergenlerde göğüs kanseri olmayacağı manasına gelmez. 20 yaş prestiji ile kişinin ayda bir kendisinin, yılda bir hekiminin yapmış olduğu muayene fazlaca değerlidir. Erken teşhis hayat kurtarır. Günümüzde göğüs kanseri belirtilerinin birden fazla kişinin kendisi tarafınca bulunuyor. Kanserli kitleler nispeten sert, sistemsiz kenarlı, yüzeyi pürtüklü görünüyor ve göğüs dokusu ortasında rahatça oynatılamıyor. Göğüste yahut koltuk altında ele gelen kitle (sertlik, şişlik), göğüs başında içe yanlışsız çekilme, çökme yahut form bozukluğu, göğüs başı derisinde değişiklikler (soyulma, kabuklanma), göğüs cildinde yara yahut kızarıklık, göğüs cildinde ödem, şişlik ve içe gerçek çekintiler olması (portakal kabuğu görünümü), göğüste büyüme, hal bozukluğu yahut asimetri ya da renginde değişiklik (kızarıklık vs.), bu belirtilerden en az biri varsa çabucak doktora gösterilmesi gerekmektedir.”
TEDAVİYLE HAYATA TUTUNMAK MÜMKÜN
Erken teşhisin göğüs kanserinde hayatı etkileyen en değerli faktörlerden biri olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yol, “Erken teşhis yardımıyla günümüzde göğüs kanserinden vefatlar yarıya inmiştir.” dedi.
Göğüs kanserinin tedavi formlarından de bahseden Prof. Dr. Yol, “Meme kanseri tespit edilmiş hastaların kanserin boyutuna nazaran tedavi halleri değişmektedir. Erken devirde gelen hastaların tedavisinde göğsünün tamamı alınmamakta, yalnızca tümörlü kısım etrafındaki sağlam doku ile çıkartılmaktadır. Şayet koltuk altında yayılma var ise, tedaviye radyoterapi yahut kemoterapi ek edilmektedir.” tabirlerini kullandı.
Göğüs kanserinin sebebi tam olarak bilinemese de gelişen teknoloji, değişen hayat şartları, çalışma koşulları, yetersiz beslenme ve kilo üzere birfazlaca etkenin bu hastalığa yol açabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Serdar Yol, Göğüs Kanseri Farkındalık Ayı ötürüsıyla hastalığın belirtileri ve korunma formları hakkında açıklamalarda bulundu.
MARGARİN TÜKETİMİNE DİKKAT
Göğüs kanseri için mutlaklaşmış risk faktörlerini sıralayan Prof. Dr. Serdar Yol, “Yaşın ileri olması (45-55 yaş ortası en sık görülen yaş aralığıdır, yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar), annede 50 yaş altında göğüs kanseri görülmesi yahut annenin her iki göğsünde de göğüs kanseri olması, hiç doğum yapmamış olmak yahut birinci doğumunu 35 yaşın üstünde yapmak (20 yaş altında doğum yapanlarda göğüs kanseri daha az görülür), emzirememek, birinci adetin 12 yaş altında görülmesi, geç menopoza girmek (55 yaş üstü), menopoz daha sonrası periyotta gelişen şişmanlık, yumurtalık ya da rahim kanseri olmak, beslenmede doymamış yağların çok kullanması (margarinler) göğüs kanseri riskini artırıyor.” diye konuştu.
EN SIK 50 YAŞ ÜSTÜNDE GÖRÜLÜYOR
Göğüs kanserinin en sık 50 yaş üzerinde görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Yol, şu ayrıntıları paylaştı: “Meme kanseri en sık 50 yaş üzeri bayanlarda rastlanır fakat bu ergenlerde göğüs kanseri olmayacağı manasına gelmez. 20 yaş prestiji ile kişinin ayda bir kendisinin, yılda bir hekiminin yapmış olduğu muayene fazlaca değerlidir. Erken teşhis hayat kurtarır. Günümüzde göğüs kanseri belirtilerinin birden fazla kişinin kendisi tarafınca bulunuyor. Kanserli kitleler nispeten sert, sistemsiz kenarlı, yüzeyi pürtüklü görünüyor ve göğüs dokusu ortasında rahatça oynatılamıyor. Göğüste yahut koltuk altında ele gelen kitle (sertlik, şişlik), göğüs başında içe yanlışsız çekilme, çökme yahut form bozukluğu, göğüs başı derisinde değişiklikler (soyulma, kabuklanma), göğüs cildinde yara yahut kızarıklık, göğüs cildinde ödem, şişlik ve içe gerçek çekintiler olması (portakal kabuğu görünümü), göğüste büyüme, hal bozukluğu yahut asimetri ya da renginde değişiklik (kızarıklık vs.), bu belirtilerden en az biri varsa çabucak doktora gösterilmesi gerekmektedir.”
TEDAVİYLE HAYATA TUTUNMAK MÜMKÜN
Erken teşhisin göğüs kanserinde hayatı etkileyen en değerli faktörlerden biri olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yol, “Erken teşhis yardımıyla günümüzde göğüs kanserinden vefatlar yarıya inmiştir.” dedi.
Göğüs kanserinin tedavi formlarından de bahseden Prof. Dr. Yol, “Meme kanseri tespit edilmiş hastaların kanserin boyutuna nazaran tedavi halleri değişmektedir. Erken devirde gelen hastaların tedavisinde göğsünün tamamı alınmamakta, yalnızca tümörlü kısım etrafındaki sağlam doku ile çıkartılmaktadır. Şayet koltuk altında yayılma var ise, tedaviye radyoterapi yahut kemoterapi ek edilmektedir.” tabirlerini kullandı.