KesikÇayır
New member
- Katılım
- 26 Mar 2021
- Mesajlar
- 1,744
- Puanları
- 0
Her 100 çocuktan 5’inde böbrek taşı görülüyor Yetişkin hastalığı üzere görülen böbrek taşı sorunları çocuklarda da sık karşılaşılabilen problemlerden biri. Genetik faktörlerin kıymetli tesiri olduğu bilinen çocuklarda böbrek taşı oluşumlarının, bilhassa böbrek taşı jenerasyonunda bulunan Türkiye açısından farklı bir ehemmiyeti olduğunu söyleyen Çocuk Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Şafak Karaçay, bahisle ilgili değerli açıklamalarda bulundu.
Bu sorunun yalnızca böbrekler olarak sonlandırılmaması gerektiğini üriner sistem olarak tanımlanan ve idrar yollarını da kapsayan toplayıcı sistemdeki tüm taş oluşumlarının bu kümede yer aldığını söyleyen Doç. Dr. Şafak Karaçay, bebek ve çocuklarda görünen böbrek taşı rahatsızlığının oransal olarak yüksekliğine dikkat çekti.
“İDRARIN RENGİNE DİKKAT EDİLMELİ”
Çocuklar ve bebeklerin böbrekleriyle ilgili yaşadığı sıkıntıları dillendiremedikleri için vakit zaman fark edilmediğini ya da farklı sıkıntılarla karıştırıldığını hatırlatan Doç. Dr. Karaçay, dikkat edilmesi gereken belirtiler konusunda şunları anlattı: “Özellikle bebeklik devrinde, bebekte huzursuzluk, kabızlık ya da ağlama nöbetlerinde böbrek taşından kuşku duyuluyor. Sonuçta bebekte bu belirtilerle kendini gösterebilen yüzlerce sebep olabilse de bunlardan bir adedinin de böbrek taşı ya da üriner sistem sorunu olduğu göz önünde bulundurulmalı. Buna bağlı olarak gerekli laboratuvar incelemelerin yapılması gerekir. Daha büyük olan ve ağrılarını tanım edebilen çocuklarda ise ağrı, idrarda kırmızı ya da pembe renk değişiklikleri, hematüri dediğimiz idrarda kan hücrelerinin görülmesi üzere durumlar uyarıcı olmalı. Bu durumda da idrar analizi ve ultrason tanıyı koymada yardımcı olacaktır.”
Doç. Dr. Şafak Karaçay, çocuklarda görülen böbrek taşlarının tedavi formları hakkında şu ayrıntıları verdi: “Taşın boyutu 5- 6 milimetrenin üstüne çıkan çocuklarda artık cerrahi teşebbüsü yapmak gerekiyor. Zira bu taşların idrar yollarından zaten düşmesi pek mümkün değil. Son senelerda çocuklarda eskiye kıyasla fazlaca daha fazla kapalı yollar kelam konusu. Cerrahiyle idrar yollarına endoskopik sistemle girip, lazerle taşları parçalamak ya dışardan epeyce küçük bir kesi yaparak böbreğe ulaşarak lazerle taşı parçalayıp düşmesini sağlamak mümkün. Çok daha büyük taşlarda ise uygun olan olaylarda, ESWL dediğimiz solar ses dalgalarının kullanılarak bu böbrek taşlarının kırılması da tercih edilen bir yol.”
EN KIYMETLİ NOKTA ŞÜPHELENMEK
Çocuklarda erişkinlerden farklı olarak bulguların epeyce geç fark edilebileceği, bu durumda da kronik böbrek yetmezliğine kadar gidebilen sonuçlarla karşılaşılabildiğini söyleyen Doç. Dr. Şafak Karaçay, kelamlarına şöyleki devam etti: “Gecikmeyle gelen bu çocuklarda tıkanıklık niçiniyle teşebbüs yapmak bir ölçü zorlaşıyor. Vakit içerisinde de bu tıkanıklığın fark edilmediği durumlarda etkilenen böbreğin işlev kaybı görülebiliyor. Hatta hastalar böbrek işlev bozukluğu, kronik böbrek yetmezlikleri üzere sonuçlarla karşımıza gelebiliyor.” Bu durumların önüne geçmek ve erken teşhis için en değerli noktanın şüphelenmek olduğunu söyleyen Doç. Dr. Şafak Karaçay, “Şüphelenildiğinde hakikat testleri yapmak, tanıyı koymak ve bir an evvel tedavi için gerekli adımları atmak gerekiyor.”
Genetik faktörlerin çocuklarda üriner sistem taşlarının oluşumunda da en kıymetli risk faktörlerinden birini oluşturduğuna işaret eden Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Çocuk Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Şafak Karaçay, “Genetik faktörler yaklaşık yüzde 30-35 civarında tesirli olduğunu biliyoruz. Bu niçinle bilhassa ebeveynlerinde taş hikayesi olan çocukların ve bebeklerin kesinlikle taramaya alınması gerekir. şüphesiz genetik tek sebebi oluşturmuyor. Artık çevresel faktörler de epeyce değerli yerlere gelmeye başladı. Yediklerimiz, içtiklerimiz, tükettiklerimiz ve çocuklarımıza yedirdiklerimiz de bu sıkıntıda tesirli faktörler. Bilhassa früktoz tüketimi fazla olan, asit içeriği yüksek içecekleri, abur cubur üzere atıştırmalıkları, lifsiz meyve sularını fazla tüketen, günlük su tüketimi ölçüsü az olan ve hareketsiz olan çocuklarda bu meseleleri fazlaca daha sık görüyoruz. Bu yüzden hem genetikten şüphelenmek birebir vakitte beslenme formuna dikkat etmek gerekiyor.” sözlerini kullandı.
Bu sorunun yalnızca böbrekler olarak sonlandırılmaması gerektiğini üriner sistem olarak tanımlanan ve idrar yollarını da kapsayan toplayıcı sistemdeki tüm taş oluşumlarının bu kümede yer aldığını söyleyen Doç. Dr. Şafak Karaçay, bebek ve çocuklarda görünen böbrek taşı rahatsızlığının oransal olarak yüksekliğine dikkat çekti.
“İDRARIN RENGİNE DİKKAT EDİLMELİ”
Çocuklar ve bebeklerin böbrekleriyle ilgili yaşadığı sıkıntıları dillendiremedikleri için vakit zaman fark edilmediğini ya da farklı sıkıntılarla karıştırıldığını hatırlatan Doç. Dr. Karaçay, dikkat edilmesi gereken belirtiler konusunda şunları anlattı: “Özellikle bebeklik devrinde, bebekte huzursuzluk, kabızlık ya da ağlama nöbetlerinde böbrek taşından kuşku duyuluyor. Sonuçta bebekte bu belirtilerle kendini gösterebilen yüzlerce sebep olabilse de bunlardan bir adedinin de böbrek taşı ya da üriner sistem sorunu olduğu göz önünde bulundurulmalı. Buna bağlı olarak gerekli laboratuvar incelemelerin yapılması gerekir. Daha büyük olan ve ağrılarını tanım edebilen çocuklarda ise ağrı, idrarda kırmızı ya da pembe renk değişiklikleri, hematüri dediğimiz idrarda kan hücrelerinin görülmesi üzere durumlar uyarıcı olmalı. Bu durumda da idrar analizi ve ultrason tanıyı koymada yardımcı olacaktır.”
Doç. Dr. Şafak Karaçay, çocuklarda görülen böbrek taşlarının tedavi formları hakkında şu ayrıntıları verdi: “Taşın boyutu 5- 6 milimetrenin üstüne çıkan çocuklarda artık cerrahi teşebbüsü yapmak gerekiyor. Zira bu taşların idrar yollarından zaten düşmesi pek mümkün değil. Son senelerda çocuklarda eskiye kıyasla fazlaca daha fazla kapalı yollar kelam konusu. Cerrahiyle idrar yollarına endoskopik sistemle girip, lazerle taşları parçalamak ya dışardan epeyce küçük bir kesi yaparak böbreğe ulaşarak lazerle taşı parçalayıp düşmesini sağlamak mümkün. Çok daha büyük taşlarda ise uygun olan olaylarda, ESWL dediğimiz solar ses dalgalarının kullanılarak bu böbrek taşlarının kırılması da tercih edilen bir yol.”
EN KIYMETLİ NOKTA ŞÜPHELENMEK
Çocuklarda erişkinlerden farklı olarak bulguların epeyce geç fark edilebileceği, bu durumda da kronik böbrek yetmezliğine kadar gidebilen sonuçlarla karşılaşılabildiğini söyleyen Doç. Dr. Şafak Karaçay, kelamlarına şöyleki devam etti: “Gecikmeyle gelen bu çocuklarda tıkanıklık niçiniyle teşebbüs yapmak bir ölçü zorlaşıyor. Vakit içerisinde de bu tıkanıklığın fark edilmediği durumlarda etkilenen böbreğin işlev kaybı görülebiliyor. Hatta hastalar böbrek işlev bozukluğu, kronik böbrek yetmezlikleri üzere sonuçlarla karşımıza gelebiliyor.” Bu durumların önüne geçmek ve erken teşhis için en değerli noktanın şüphelenmek olduğunu söyleyen Doç. Dr. Şafak Karaçay, “Şüphelenildiğinde hakikat testleri yapmak, tanıyı koymak ve bir an evvel tedavi için gerekli adımları atmak gerekiyor.”
Genetik faktörlerin çocuklarda üriner sistem taşlarının oluşumunda da en kıymetli risk faktörlerinden birini oluşturduğuna işaret eden Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Çocuk Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Şafak Karaçay, “Genetik faktörler yaklaşık yüzde 30-35 civarında tesirli olduğunu biliyoruz. Bu niçinle bilhassa ebeveynlerinde taş hikayesi olan çocukların ve bebeklerin kesinlikle taramaya alınması gerekir. şüphesiz genetik tek sebebi oluşturmuyor. Artık çevresel faktörler de epeyce değerli yerlere gelmeye başladı. Yediklerimiz, içtiklerimiz, tükettiklerimiz ve çocuklarımıza yedirdiklerimiz de bu sıkıntıda tesirli faktörler. Bilhassa früktoz tüketimi fazla olan, asit içeriği yüksek içecekleri, abur cubur üzere atıştırmalıkları, lifsiz meyve sularını fazla tüketen, günlük su tüketimi ölçüsü az olan ve hareketsiz olan çocuklarda bu meseleleri fazlaca daha sık görüyoruz. Bu yüzden hem genetikten şüphelenmek birebir vakitte beslenme formuna dikkat etmek gerekiyor.” sözlerini kullandı.