“İklim mültecilerine” Almanya’da ikamet hakkı verilmeli

Burcin

New member
Katılım
25 Mar 2021
Mesajlar
870
Puanları
0



İklim krizi milyonlarca insanın yaşam alanını yok ediyor. Er ya da geç yeni bir ev bulmak zorunda kalacaklar. Bunun için özel bir kural olmalı.


Federal hükümete bağlı bir danışma organına göre, iklim değişikliği nedeniyle vatanını kaybeden herkese Almanya’da daimi ikamet için bir “iklim pasaportu” verilmelidir. Ancak, disiplinler arası Entegrasyon ve Göç Danışma Konseyi’ne (SVR) göre, bu teklif “iklim değişikliği nedeniyle tüm topraklarını kaybeden” ülkelerden gelen insanlarla sınırlandırılmalıdır.


Bağımsız kuruluşun Salı günü Berlin’de yayınladığı yıllık raporuna göre, bunlar öncelikle küresel ısınmanın bir sonucu olarak yükselen deniz seviyeleri nedeniyle varlıkları tehdit altında olan ada devletleri.


Uzmanlar Konseyi, iklim değişikliğinin etkilerinden önemli ölçüde etkilenen ülkelerden gelen insanlar için bir iklim kartı öneriyor. Bunun arkasında, Almanya’da geçici olarak kalmayı sağlayacak bir insani kabul programı konsepti var. Uzmanlar açısından bunun için kotaların belirlenmesi gerekecekti. İklim Kartı sahiplerinin en ciddi sonuçlar ortadan kalktıktan ve uyum önlemleri uygulandıktan sonra evlerine dönmeleri hedefleniyor.


Ayrıca, iklim değişikliğinin neden olduğu sürünen çevresel değişiklikler nedeniyle göçü kontrol altına almak için bir “iklim çalışma vizesi” olmalıdır. Böyle bir vize daha sonra, herhangi bir özel vasıfları olmamasına rağmen bir iş sözleşmesine sahip olduklarını gösterebilen, özellikle etkilenen ülkelerden gelen kişilere verilecektir. SVR, halihazırda Almanya’da kullanılmakta olan Batı Balkanlar düzenleme modelini temel alan bu araç için ülkeye özgü kotaların da belirlenmesi gerektiğine inanmaktadır.


İklim değişikliğine bağlı göç tartışılmaz kabul ediliyor


SVR’nin görüşüne göre, iklim değişikliğinin neden olduğu göçün boyutuna ilişkin güvenilir tahminler pek mümkün değil. Ancak, iklim değişikliğinin tetiklediği çevresel değişikliklerin ve aşırı hava olaylarının mevcut sorunları daha da kötüleştirerek göçü tetikleyebileceği tartışılmaz.


SVR Başkan Yardımcısı Birgit Leyendecker, “İklim değişikliğini dizginlemeyi başaramazsak, bir yandan iklim göçü artmaya devam edecek” dedi. Disiplinlerarası Göç Merkezi’ni yöneten Leyendecker, “Öte yandan, iklim değişikliğinin sonuçları da göçü engelleyebilir ve hatta önleyebilir – örneğin, insanlar göç edebilmek için ihtiyaç duydukları kaynakları tamamen kaybederse” dedi. Bochum’daki Ruhr Üniversitesi aile araştırması yürütmektedir. SVR başkanı Hans Vorländer, her halükarda, iklim değişikliğinin neden olduğu göçün esas olarak ülke içinde gerçekleştiğini veya insanların komşu bir ülkeye gittiğini söyledi.


Daha geniş bir genel stratejinin yapı taşı


Raporda, “iklim mültecisi” teriminin yaygın olduğu, “ancak uluslararası mülteci hukukunun mantığının iklim değişikliğinin neden olduğu göçle bağdaştırılmasının zor olduğu” belirtiliyor. SVR tarafından göç politikası yelpazesinden önerilen önlemler de yalnızca daha geniş bir genel stratejinin bir bileşeni olarak anlaşılmalıdır. Göç politikası unsurlarını içeren bir “dış iklim politikasına” ve uyum önlemlerini içeren bir kalkınma politikasına ek olarak, bu, ülkeleri iç göç ve afet yardımı ile mücadelede desteklemelidir.


Leyendecker, birçok doğal kaynağı tüketen yüksek CO2 emisyonuna sahip ülkelerin kendi emisyonlarını hızlı bir şekilde azaltmak ve orantısız olarak etkilenen diğer ülkeleri iklim koruma ve iklim değişikliğine uyum konusunda desteklemek konusunda özel bir sorumluluğu olduğunu söyledi.


Birleşmiş Milletler’e göre 2021’de yaklaşık 23,7 milyon insan hem kısa hem de uzun vadeli sürekli yağmur, uzun süreli kuraklık, sıcak hava dalgaları ve fırtınalar gibi doğal olaylar nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldı.
 
Üst