- Katılım
- 15 Nis 2021
- Mesajlar
- 2,706
- Puanları
- 0
Kasım Ayının Favori Vitamin Deposu Kivi Biraz tatlı biraz ekşi tadıyla kış aylarında ülkemizde de çokça tüketilen kivi besin bedeli pek yüksek bir meyve olup, son senelerda sıhhate faydaları da çok ilgi görüyor. Sabri Ülker Vakfı’nin derlediği bilgiler vitamin deposu kivinin besin profiline dair değerli bilgiler içeriyor.
Kivi, günlük C vitamini muhtaçlığının neredeyse tamamını karşılayabiliyor!
Kivi meyvesinin en besbelli ve besleyici özelliği toplam askorbik asit (C vitamini) içeriğinin yüksek olması. Kivinin içerdiği C vitamini düzeyi düzgün bir C vitamini kaynağı olan portakal ve çilekte bulunan vitamin kıymetlerinin neredeyse üç katı. Bunların yanı sıra kivi, yeterli bir lif, potasyum ve K vitamini kaynağı. Kivinin “Hayward” denen yeşil renkli çeşidindeki C vitamini ölçüsü, 100 gramında 80 ile 120 mg içinde değişiyor. “SunGold” denen sarı renkli kivi çeşidinde ise, C vitamini ölçüsü 100 gramda 161.3 mg’dır.
Bedenimiz biroldukca biyolojik süreç için c vitaminine muhtaçlık duyuyor. Örneğin c vitamini kolajen üzere yapıların yahut oksitosin üzere hormonların bedende sentezi için gereklidir. C vitamini, kuvvetli antioksidan özelliği ile bağışıklık sisteminin desteklenmesinde büyük rol oynar. Bağışıklık sisteminde hayati fonksiyonu olan lökositlerin yapısında da C vitamini bulunur.
Demir ve E vitamini kaynağı
Düşük demir düzeyleri global olarak en yaygın görülen besin ögesi yetersizlikleri içinde yer alıyor. Demir düzeyi düşük bireyler ile yapılan bir çalışmada demirle zenginleştirilmiş kahvaltılık gevrek ile kivi tüketiminin demir düzeyinde olumlu tesirleri olduğu belirtiliyor. Kivinin yüksek C vitamini içeriği demir düzeyini arttırabileceğinden demirden varlıklı besinlerle birlikte tüketimi eksikliğini yaşayan bireyler için önerilebilir.
Kivi, C vitaminin yanı sıra güzel bir E vitamini deposudur. “SunGold” ve yeşil kivi 100 g’da sırasıyla 1,40 ve 1,46 mg E vitamininin ana formu olan alfa-tokoferol içerir. Bunun yanı sıra yeşil ve altın kivi, tipik olarak 100 g başına yaklaşık 301-315 mg içeren yeterli potasyum deposudur.
Beslenmedeki kıymetli folat kaynaklarından birisi!
Kivi, diyette folatın düzgün bir deposudur. Folatın besin kaynaklarına baktığımızda, yeşil yapraklı sebzelerde bulunduğunu görüyoruz. Fakat bu sebzeler pişirildiğinde yani ısıl süreç uygulandıklarında folat ölçüsü uygulanan sıcaklık derecesine bağlı olarak azalır yahut yok olur. Bu yüzden taze kivi folatın diyetteki düzgün bir kaynağı olarak gösterilir.
Tıpkı biçimde lif kaynağı olan kivide bulunan liflerin en kıymetli özellikleri içinde su tutma özelliği yer alır. Su tutma fizyolojik olarak kıymetli bir özelliktir zira dışkıyı ve öteki işlevsel faydaları tesirler. Kivinin içerisindeki bileşenler dışkı hacmini ve yumuşaklığını arttırarak kabızlığın tesirlerini azaltabilir.
Kivinin anti-kanser özellik gösterebileceği üzerinde de duruluyor. İçerisinde bulunan askorbik asit ve öteki antioksidan aktiviteye sahip yapılar aracılığıyla oksidatif hasarının azalması ve kanser hücreleri üstündeki sitotoksik tesirlerin azaltılarak anti-kanser tesir gösterebileceği düşünülüyor. Bir başka sebep ise kivinin günlük bağırsak hareketlerini ve dışkıda laktik asit bakterilerinin ölçüsünü artırması ile kalın bağırsak kanseri için önleyiciliği olabileceğidir. Genel bir sonuç olarak, kivi tüketiminin sıhhatimiz için bir epeyce açıdan yararı olduğu bir gerçek. Fakat, unutmamak gerekir ki hiç bir besin mucizevi, her probleme tahlil değildir.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Kivi, günlük C vitamini muhtaçlığının neredeyse tamamını karşılayabiliyor!
Kivi meyvesinin en besbelli ve besleyici özelliği toplam askorbik asit (C vitamini) içeriğinin yüksek olması. Kivinin içerdiği C vitamini düzeyi düzgün bir C vitamini kaynağı olan portakal ve çilekte bulunan vitamin kıymetlerinin neredeyse üç katı. Bunların yanı sıra kivi, yeterli bir lif, potasyum ve K vitamini kaynağı. Kivinin “Hayward” denen yeşil renkli çeşidindeki C vitamini ölçüsü, 100 gramında 80 ile 120 mg içinde değişiyor. “SunGold” denen sarı renkli kivi çeşidinde ise, C vitamini ölçüsü 100 gramda 161.3 mg’dır.
Bedenimiz biroldukca biyolojik süreç için c vitaminine muhtaçlık duyuyor. Örneğin c vitamini kolajen üzere yapıların yahut oksitosin üzere hormonların bedende sentezi için gereklidir. C vitamini, kuvvetli antioksidan özelliği ile bağışıklık sisteminin desteklenmesinde büyük rol oynar. Bağışıklık sisteminde hayati fonksiyonu olan lökositlerin yapısında da C vitamini bulunur.
Demir ve E vitamini kaynağı
Düşük demir düzeyleri global olarak en yaygın görülen besin ögesi yetersizlikleri içinde yer alıyor. Demir düzeyi düşük bireyler ile yapılan bir çalışmada demirle zenginleştirilmiş kahvaltılık gevrek ile kivi tüketiminin demir düzeyinde olumlu tesirleri olduğu belirtiliyor. Kivinin yüksek C vitamini içeriği demir düzeyini arttırabileceğinden demirden varlıklı besinlerle birlikte tüketimi eksikliğini yaşayan bireyler için önerilebilir.
Kivi, C vitaminin yanı sıra güzel bir E vitamini deposudur. “SunGold” ve yeşil kivi 100 g’da sırasıyla 1,40 ve 1,46 mg E vitamininin ana formu olan alfa-tokoferol içerir. Bunun yanı sıra yeşil ve altın kivi, tipik olarak 100 g başına yaklaşık 301-315 mg içeren yeterli potasyum deposudur.
Beslenmedeki kıymetli folat kaynaklarından birisi!
Kivi, diyette folatın düzgün bir deposudur. Folatın besin kaynaklarına baktığımızda, yeşil yapraklı sebzelerde bulunduğunu görüyoruz. Fakat bu sebzeler pişirildiğinde yani ısıl süreç uygulandıklarında folat ölçüsü uygulanan sıcaklık derecesine bağlı olarak azalır yahut yok olur. Bu yüzden taze kivi folatın diyetteki düzgün bir kaynağı olarak gösterilir.
Tıpkı biçimde lif kaynağı olan kivide bulunan liflerin en kıymetli özellikleri içinde su tutma özelliği yer alır. Su tutma fizyolojik olarak kıymetli bir özelliktir zira dışkıyı ve öteki işlevsel faydaları tesirler. Kivinin içerisindeki bileşenler dışkı hacmini ve yumuşaklığını arttırarak kabızlığın tesirlerini azaltabilir.
Kivinin anti-kanser özellik gösterebileceği üzerinde de duruluyor. İçerisinde bulunan askorbik asit ve öteki antioksidan aktiviteye sahip yapılar aracılığıyla oksidatif hasarının azalması ve kanser hücreleri üstündeki sitotoksik tesirlerin azaltılarak anti-kanser tesir gösterebileceği düşünülüyor. Bir başka sebep ise kivinin günlük bağırsak hareketlerini ve dışkıda laktik asit bakterilerinin ölçüsünü artırması ile kalın bağırsak kanseri için önleyiciliği olabileceğidir. Genel bir sonuç olarak, kivi tüketiminin sıhhatimiz için bir epeyce açıdan yararı olduğu bir gerçek. Fakat, unutmamak gerekir ki hiç bir besin mucizevi, her probleme tahlil değildir.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı