‘Küfürleşme şahsi bir sıkıntı değil’ Zafer Partisi önderi, Soylu ile ortalarındaki hengameyi yorumladı… Ümit Özdağ ile Süleyman Soylu içindeki tartışma ‘düello teklifi’nden telefonda küfürleşmeye kadar vardı. Zafer Partisi başkanı, küfürleşme öncesinde tansiyonun adım adım yükselişini, arbedenin niçinlerini SÖZCÜ’ye tüm bilgileri ile anlattı.
Zafer Partisi (ZP) önderi Prof. Dr. Ümit Özdağ ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun tartışmaları sık sık kamuoyu gündemine geliyor. Evvelce tartışmanın konusu sığınmacılardı. Arbede büyüyünce birtakım bürokratlar da olaya dahil oldu, Cilvegözü Hudut Kapısı’na gitmek isteyen Özdağ Hatay’a sokulmadı. Özdağ, Soylu ile istediği yerde hengame etmeye hazır olduğunu duyurdu. Hengame cephesinden gelen son haber ise telefonda karşılıklı ağır küfürleşme oldu. Bu arbedeyi Özdağ’a sordum, küfürleşmeye varan olayın öncesinde yaşananları anlattı. Bu savlara karşılık İçişleri Bakanı’nın yanıtı var ise sorumlu gazetecilik anlayışımızla onları da yayımlarız. İşte Özdağ’ın anlattıkları:
– Süleyman Soylu ile benim aramda sıkıntı şahsi değildir. Soylu’nun bana birinci sefer Antalya’da Göç Yönetimi Başkanlığı’nın çalıştayında hakaret etti. Ama bağımsız Türk yargısından bunun hakaret olmadığı sonucu çıktı. Bu küfürleşme benim açımdan da Türkiye açısından da şahsi bir problem değil. Bir baskıcı rejimin İçişleri Bakanının, bir parlamentere ve parti genel liderine siyasetlerini engellediği için ve deşifre ettiği için nefret kusmasıdır. Benim Soylu’nun temsil ettiği rejimle kavgam Türkiye’de demokrasi ve hukuk devleti arbedesinin yansımasından ibarettir.
WHATSAPP’TAN UYARDIM
– Soylu niye yıllardır Özdağ’a hakaret ediyor? Zira Soylu’nun, Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Türkiye’nin demokratik yapısını bozan, Anadolu’yu bir iç savaşa sürükleyen, emperyalist projelere hizmet eden siyasetleri karşısında duran tek parti Zafer Partisi’dir. Hengamenin en değerli boyutu Anadolu’nun Türksüzleştirilmesine karşı Zafer Partisi’nin gösterdiği direnç ve Soylu’nun ümmetleştirme siyasetidir.
– Bir TV programında bana, 86 yaşındaki anneme, aileme hakaret etti. Göç Yönetimi Başkanlığı kanalıyla fonlamış olduğu pejmürde, ahlaksız siteler aracılığı ile ben ve parti yöneticileri ile ilgili ahlaksız haberler yaptırıyor. Bu bahiste kendisini WhatsApp üzerinden ağır biçimde uyardım. Yaptırmış olduğu bizimle ilgili bir pis haberi kendisine yollayarak uyardım. Birkaç dakika daha sonra beni aradı.
– Soylu, telefonda ‘Siz beni tehdit ediyorsunuz” dedi ve küfür etmeye başladı. O küfürler edince, ben de anlamış olduğu lisandan yanıt verdim. Almanya’da bir içişleri bakanı, değil bir milletvekiline, sade bir vatandaşa küfretse bakılırsavden alınır.
ALP’TEN ÖZÜR DİLERİM
– Süleyman Soylu küfür ettiğinde, benim de buna karşılık verdiğimde epey az gördüğüm 10 yaşındaki oğlum Alp’le beraberydik. Alışılmış o da küfürleşmeleri duydu. Bana dedi ki; “Baba, Türkiye de 85 milyon vatandaş var, bir tanesi İçişleri Bakanı ile küfürleşiyor. O da benim babam.” Sevgili Alp’ten de bu biçimde bir şeye şahit olmak zorunda bıraktığım için özür diliyorum. Fakat Türkiye’nin geleceğinde Süleyman Soylu tipi siyasetçilerin olmaması için uğraş verilmeli.
Saygı Öztürk’ün sorularını yanıtlayan Ümit Özdağ, “Türkiye sığınmacılarla ilgili bir suskunluk sarmalına itilmişti. Biz siyaset gündemine taşıdık” dedi.
Bir dolar, bir de partimizin oy oranı istikrarlı yükseliyor
Ümit Özdağ ve arkadaşları Zafer Partisi’ni 26 Ağustos 2021’de kurdu. 67 vilayette, 500 ilçede örgütlendi. Özdağ, “Türkiye de hala istikrarlı yükselen iki şey var. Birisi döviz, oburu Zafer Partisi. Bugün oy oranımız da 8-9 bandında olduğunu görüyoruz. Bu noktaya çıkmak epey sıkıntı oldu. Zira büyük bir medya ambargosu altında bu çabayı verdik. Yalnızca toplumsal medya üzerinden parti faaliyetlerini duyurduk ve bu bir yıl içerisinde gelmiş olduğumuz nokta artık bu uçağın kalkıp makul bir irtifaya geldiği ve bundan daha sonraki uçuşunu yükselişini daha rahat yapacağı bir düzey olarak görüyoruz” dedi. Kampanyaları üçer aylık planlıyorlar. Özdağ, “Ne kadar bize ambargo konulsa da o denli yaratıcı teknikler ve halkın vicdanını, halkın sesini gündeme taşıyan o denli atılımlar gerçekleştiriyoruz ki Türk kamuoyuna bir biçimde ulaşmayı başarıyoruz” tezinde.
22 Haziran’da jandarma Hatay’a giden Ümit Özdağ’ı kente sokmadı. Özdağ, “Cumhuriyet tarihinde bir kente sokulmayan birinci başkan İsmet İnönü, ikincisi benim” dedi.
Mansur Yavaş’la adaylık konusunu görüşmedik
Ümit Özdağ muhalefetin oylarını bölmekle suçlanıyor. Bu argümanları hatırlattığımda şunları söylemiş oldu: “Özellikle şunun altını çizmek isterim: İki seçim var. Bunlardan birisi cumhurbaşkanlığı seçimi, başkası ise parlamento seçimi. Parlamento seçiminde oy bölmek kelam konusu değil. Her parti kendi oyunu alıyor. Oy bölünmesi cumhurbaşkanlığı seçimi için geçerli. Biz de cumhurbaşkanlığı seçiminde oyları bölmeyeceğimizi, birleştireceğimizi, Altılı Masa’nın Mansur Yavaş’ı aday çıkarmasını önererek daha baştan deklare etmiş bir partiyiz. Hal bu biçimdeyken Zafer Partisi’ni oyları bölmekle suçlamak siyasal ahlaksızlık tabiridir.”
Özdağ’a, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda Mansur Yavaş’la konuşup konuşmadığını, adaylık önerip önermediğini sorduğumda “Hayır, kendisiyle hiç konuşmadım” karşılığını verdi. Özdağ, partisinin çıkışı nasıl yakaladığını da şu biçimde deklare etti:
MİLLETLE İTTİFAK YAPTIK
“Siyaset ittifak sanatıdır. Lakin ittifakların çürüklüğü, işe yaramazlığı, basiretsizliği ve Türkiye’nin karşı karşıya olduğu dev problemleri aşmada yetersiz kalacağı gerçeği de görüldükçe, halk seçim daha sonrasında kararlı bir önder, kuvvetli bir politik takım ile mevcut sıkıntılara meydan okuyan bir siyasi partinin gerisinde durabilir.”
Özdağ’a seçimlerde hangi ittifak ortasında yer alacaklarını sorduğumda açıklaması şu biçimde oldu:
“Zafer Partisi, Türk milleti ile ittifak yapmış durumda. Mevcut ittifak yapılarının içerisinde değildir lakin Zafer Partisi’nin etrafında oluşabilecek bir yeni ulusal koalisyon konusunda da görüşlere, yaklaşımlara açığız.”
Zafer Partisi (ZP) önderi Prof. Dr. Ümit Özdağ ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun tartışmaları sık sık kamuoyu gündemine geliyor. Evvelce tartışmanın konusu sığınmacılardı. Arbede büyüyünce birtakım bürokratlar da olaya dahil oldu, Cilvegözü Hudut Kapısı’na gitmek isteyen Özdağ Hatay’a sokulmadı. Özdağ, Soylu ile istediği yerde hengame etmeye hazır olduğunu duyurdu. Hengame cephesinden gelen son haber ise telefonda karşılıklı ağır küfürleşme oldu. Bu arbedeyi Özdağ’a sordum, küfürleşmeye varan olayın öncesinde yaşananları anlattı. Bu savlara karşılık İçişleri Bakanı’nın yanıtı var ise sorumlu gazetecilik anlayışımızla onları da yayımlarız. İşte Özdağ’ın anlattıkları:
– Süleyman Soylu ile benim aramda sıkıntı şahsi değildir. Soylu’nun bana birinci sefer Antalya’da Göç Yönetimi Başkanlığı’nın çalıştayında hakaret etti. Ama bağımsız Türk yargısından bunun hakaret olmadığı sonucu çıktı. Bu küfürleşme benim açımdan da Türkiye açısından da şahsi bir problem değil. Bir baskıcı rejimin İçişleri Bakanının, bir parlamentere ve parti genel liderine siyasetlerini engellediği için ve deşifre ettiği için nefret kusmasıdır. Benim Soylu’nun temsil ettiği rejimle kavgam Türkiye’de demokrasi ve hukuk devleti arbedesinin yansımasından ibarettir.
WHATSAPP’TAN UYARDIM
– Soylu niye yıllardır Özdağ’a hakaret ediyor? Zira Soylu’nun, Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Türkiye’nin demokratik yapısını bozan, Anadolu’yu bir iç savaşa sürükleyen, emperyalist projelere hizmet eden siyasetleri karşısında duran tek parti Zafer Partisi’dir. Hengamenin en değerli boyutu Anadolu’nun Türksüzleştirilmesine karşı Zafer Partisi’nin gösterdiği direnç ve Soylu’nun ümmetleştirme siyasetidir.
– Bir TV programında bana, 86 yaşındaki anneme, aileme hakaret etti. Göç Yönetimi Başkanlığı kanalıyla fonlamış olduğu pejmürde, ahlaksız siteler aracılığı ile ben ve parti yöneticileri ile ilgili ahlaksız haberler yaptırıyor. Bu bahiste kendisini WhatsApp üzerinden ağır biçimde uyardım. Yaptırmış olduğu bizimle ilgili bir pis haberi kendisine yollayarak uyardım. Birkaç dakika daha sonra beni aradı.
– Soylu, telefonda ‘Siz beni tehdit ediyorsunuz” dedi ve küfür etmeye başladı. O küfürler edince, ben de anlamış olduğu lisandan yanıt verdim. Almanya’da bir içişleri bakanı, değil bir milletvekiline, sade bir vatandaşa küfretse bakılırsavden alınır.
ALP’TEN ÖZÜR DİLERİM
– Süleyman Soylu küfür ettiğinde, benim de buna karşılık verdiğimde epey az gördüğüm 10 yaşındaki oğlum Alp’le beraberydik. Alışılmış o da küfürleşmeleri duydu. Bana dedi ki; “Baba, Türkiye de 85 milyon vatandaş var, bir tanesi İçişleri Bakanı ile küfürleşiyor. O da benim babam.” Sevgili Alp’ten de bu biçimde bir şeye şahit olmak zorunda bıraktığım için özür diliyorum. Fakat Türkiye’nin geleceğinde Süleyman Soylu tipi siyasetçilerin olmaması için uğraş verilmeli.
Saygı Öztürk’ün sorularını yanıtlayan Ümit Özdağ, “Türkiye sığınmacılarla ilgili bir suskunluk sarmalına itilmişti. Biz siyaset gündemine taşıdık” dedi.
Bir dolar, bir de partimizin oy oranı istikrarlı yükseliyor
Ümit Özdağ ve arkadaşları Zafer Partisi’ni 26 Ağustos 2021’de kurdu. 67 vilayette, 500 ilçede örgütlendi. Özdağ, “Türkiye de hala istikrarlı yükselen iki şey var. Birisi döviz, oburu Zafer Partisi. Bugün oy oranımız da 8-9 bandında olduğunu görüyoruz. Bu noktaya çıkmak epey sıkıntı oldu. Zira büyük bir medya ambargosu altında bu çabayı verdik. Yalnızca toplumsal medya üzerinden parti faaliyetlerini duyurduk ve bu bir yıl içerisinde gelmiş olduğumuz nokta artık bu uçağın kalkıp makul bir irtifaya geldiği ve bundan daha sonraki uçuşunu yükselişini daha rahat yapacağı bir düzey olarak görüyoruz” dedi. Kampanyaları üçer aylık planlıyorlar. Özdağ, “Ne kadar bize ambargo konulsa da o denli yaratıcı teknikler ve halkın vicdanını, halkın sesini gündeme taşıyan o denli atılımlar gerçekleştiriyoruz ki Türk kamuoyuna bir biçimde ulaşmayı başarıyoruz” tezinde.
22 Haziran’da jandarma Hatay’a giden Ümit Özdağ’ı kente sokmadı. Özdağ, “Cumhuriyet tarihinde bir kente sokulmayan birinci başkan İsmet İnönü, ikincisi benim” dedi.
Mansur Yavaş’la adaylık konusunu görüşmedik
Ümit Özdağ muhalefetin oylarını bölmekle suçlanıyor. Bu argümanları hatırlattığımda şunları söylemiş oldu: “Özellikle şunun altını çizmek isterim: İki seçim var. Bunlardan birisi cumhurbaşkanlığı seçimi, başkası ise parlamento seçimi. Parlamento seçiminde oy bölmek kelam konusu değil. Her parti kendi oyunu alıyor. Oy bölünmesi cumhurbaşkanlığı seçimi için geçerli. Biz de cumhurbaşkanlığı seçiminde oyları bölmeyeceğimizi, birleştireceğimizi, Altılı Masa’nın Mansur Yavaş’ı aday çıkarmasını önererek daha baştan deklare etmiş bir partiyiz. Hal bu biçimdeyken Zafer Partisi’ni oyları bölmekle suçlamak siyasal ahlaksızlık tabiridir.”
Özdağ’a, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda Mansur Yavaş’la konuşup konuşmadığını, adaylık önerip önermediğini sorduğumda “Hayır, kendisiyle hiç konuşmadım” karşılığını verdi. Özdağ, partisinin çıkışı nasıl yakaladığını da şu biçimde deklare etti:
MİLLETLE İTTİFAK YAPTIK
“Siyaset ittifak sanatıdır. Lakin ittifakların çürüklüğü, işe yaramazlığı, basiretsizliği ve Türkiye’nin karşı karşıya olduğu dev problemleri aşmada yetersiz kalacağı gerçeği de görüldükçe, halk seçim daha sonrasında kararlı bir önder, kuvvetli bir politik takım ile mevcut sıkıntılara meydan okuyan bir siyasi partinin gerisinde durabilir.”
Özdağ’a seçimlerde hangi ittifak ortasında yer alacaklarını sorduğumda açıklaması şu biçimde oldu:
“Zafer Partisi, Türk milleti ile ittifak yapmış durumda. Mevcut ittifak yapılarının içerisinde değildir lakin Zafer Partisi’nin etrafında oluşabilecek bir yeni ulusal koalisyon konusunda da görüşlere, yaklaşımlara açığız.”