- Katılım
- 25 Eyl 2020
- Mesajlar
- 2,594
- Puanları
- 38
Kuraklık elektrik üretimini tehdit ediyor ve fiyatları artırıyor
Dünyayı bekleyen lakin pandemi ile birlikte gündemden düşen bir öbür global sorun iklim krizi her geçen gün tesirini göstermeye devam ediyor. Elektrik tedarikçileri karşılaştırma internet sitesi encazip.com’un kurucusu Çağada Kırım, giderek artan kuraklık riskinin elektrik üretim kaynaklarını da tehdit ettiğine dikkat çekiyor. Kırım, “Kuralık niçiniyle elektrik üretimi azalıyor fakat tüketimdeki artış durmuyor. Geçtiğimiz günlerde elektrik tüketim rekoru kırıldı. Son günlerde yapılan elektrik artırımının ardında yatan faktörlerin başında ise kuraklık geliyor.” diyor.
İklim kriziyle birlikte gelen kuraklık riski biroldukca ülkeyi olduğu üzere Türkiye’yi de tehdit ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğünün yayınladığı Yağış İndeksi metoduyla oluşturulan kuraklık haritasına bakılırsa, Aralık 2020-Mayıs 2021 tarihleri içinde Batı Karadeniz, Kuzey Ege ve Marmara Bölgesinin bir kısmı dışında Türkiye’nin tüm kentlerinde belli düzeylerde kuraklık görüldü. Bu durum, elektrik konseyi gücünün kıymetli bir kısmını oluşturan hidroelektrik santrallerinde elektrik üretiminin aksamasına ve ötürüsı ile gerekli elektriğin fosil kaynaklı santrallerden sağlanmasına niye oluyor. Buna geçtiğimiz senelerda fiyatlandırmadaki dengesizlikler yüzünden kapanan ya da yurt dışına taşınan doğal gaz çevrim santrallerinden dolayı kaybolan heyeti güç, yüksek kömür fiyatları ve rüzgar gücü üretimindeki düşüş de eklenince elektrik borsasındaki elektrik ünite fiyatları rekor düzeylere ulaştı.
Elektrik maliyeti artırımlı fiyatın da üstünde kaldı
Bu niçinlerden dolayı artan elektrik üretim ve tedarik maliyetleri Temmuz ayında tüketicilere elektrik artırımı olarak yansıdı. Temmuz ayının birinci 12 günü için borsadaki elektrik ünite maliyeti 0,53 TL/kWh olurken buna 0,13 TL/kWh YEKDEM ünite maliyeti de eklenince elektrik tedarik maliyeti 0,63 TL/kWh dolaylarında seyrediyor. Temmuz artırımı ile bir arada 0,47 TL/kWh’e ulaşan konut ve 0,71 TL/kWh’e yükselen iş yeri elektrik tarife meblağlarının dahi maliyetlerin altında ya da hudutta kalması kısa vakit ortasında elektrik fiyatlarına bir artırım daha olması ihtimalini güçlendirdi.
Su, tüm elektrik üretim kaynaklarının bir gereksinimi
Kuraklık biroldukca alanı olduğu üzere güç üretimini de tehdit ediyor. Zira su yalnızca HES’ler için değil, tüm güç üretim kaynakları için gerekli. Memleketler arası Güç Ajansının bilgilerine nazaran, güç üretim tesisleri her yıl 340 milyar metreküpün üzerinde su kullanıyor ve ortalama 50 milyar metreküp su tüketebiliyor. özetlemek gerekirsesı su ve su buharı tüm güç üretim kaynakları için epey değerli bir pozisyonda. Kuraklığın artmasıyla bir arada tüm bu güç üretim kaynaklarını sıkıntı bir müddetç bekliyor.
Üretimi olduğu kadar tüketimi de etkiliyor
Kuraklık yalnızca elektrik üretimini değil, tüketimini de etkiliyor. Örneğin, yağış azaldığında çiftçiler tarlalarını kendi imkanlarıyla sulamak zorunda kalıyor. Bu da ekstra bir elektrik tüketimi manasına geliyor. Sıcaklıklar arttıkça tüketicinin serinlemek için daha fazla klima çalıştırması, soğutma sistemlerini daha fazla kullanımı da elektrik kullanmasını artıran bir öbür etken.
Elektrik üretiminin üçte biri su kaynaklı santrallerden
Türkiye’de geçtiğimiz yıl elektrik gücü üretimi konseyi gücünün yüzde 32’si hidroelektrik santralleriyken geçtiğimiz yıl toplam üretilen elektriğin yüzde 26’sı bu santrallerde üretilmişti. 2021’in şimdiki bilgilerine bakılırsa ise elektrik üretim heyeti gücünün yüzde 35’i su kaynaklı üretime dayalı santrallerde. Başlı başına bu data, kuraklığın elektrik üretiminin üstündeki etkisinin ne derece büyük olabileceğini gösteriyor.
2020 yılının Nisan ayında toplam elektrik gereksiniminin yarısı su kaynaklı santrallerden karşılanırken bu yılın Nisan ayında hidroelektrik santrallerden üretilen elektrik gücünün ölçüsünde yüzde 12’lik bir düşüş oldu. Tıpkı devir için geçtiğimiz yıldan bu yıla elektrik üretiminin yüzde 30 artmasıyla birlikte su kaynaklı üretimin toplam elektrik talebindeki hissesi yüzde 30’lara geriledi. Hidroelektrik santrallerinden üretilemeyen elektrik için ise en cazip alternatif olan doğalgaz kaynaklı santraller devreye alındı. bu biçimdece yabancı kaynaklı ve döviz cinsi maliyeti olan doğalgazdan elektrik üretimi yüzde 263 artış gösterdi.
Güneş, jeotermal ve biyokütle üzere yenilenebilir kaynaklı santrallerden üretilen elektrik gücünün hatrı sayılır bir biçimde yükselmesi sevindirici bir gelişme olsa da bu kaynakları kullanarak tüm elektrik muhtaçlığının karşılanması kısa vadede mümkün değil. Lakin bir daha de 2021 yılında tüm öteki yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektrik gücünün hissesinin daha da artması bekleniyor.
Bunların yanı sıra hidroelektrik santrallerinden güç üretimi azalırken güneş gücü santrallerinden (GES) elektrik üretiminin artması kelam konusu. HES’ten azalan güç üretimine karşı bir öteki yönelim ise doğal gazdan üretilen güç. Lakin geçtiğimiz senelerda yaşanan dengesizlik, bilhassa de küçük ve orta büyüklükteki doğal gaz santrallerinin kapanmasına niye oldu. Mevcut doğal gaz kaynaklı santraller ise bakılırsace büyük ve elektrik üretim maliyeti daha yüksek. Ayrıyeten doğalgaza olan talebin artması, endüstride ve farklı emellerle da kullanılan gazın fiyatının artmasına ve bir daha elektrik meblağlarının yükselmesine niye olabilir.
“Elektrik fiyatlarının daha da artması muhtemel”
Susuzluğun elektrik meblağlarında yarattığı tehdide dikkat çeken elektrik tedarikçileri karşılaştırma internet sitesi encazip.com’un kurucusu Çağada Kırım, “Özellikle son senelerda ülkemizde su kaynaklı santrallerin heyeti gücü bir çok arttı. Bu durum olağan şartlar altında güç kaynaklarının yerlileştirilmesi için fazlaca kıymetliydi. Lakin iklim değişikliklerinin tesiri ile bu yıl karşılaştığımız kuraklık, elektrik piyasasının epey berbat etkilenmesine niye oldu.” diyerek kelamlarına şöyleki devam ediyor:
“Elektrik konseyi güç portföyü beslenmeye benzeri. Lakin istikrarlı beslenmek için tüm besinlerden hakikat bir ölçüde yenilmesi gerekir. Örneğin brokoli sağlıklı bir besin kaynağı olsa da her öğün brokoli yemek sıhhatsiz bir beslenmeye yol açar. Elektrik piyasasında da dengeyi sağlamak için, âlâ bir kaynak olsa da, suya bu kadar yüksek bir hisse verilmemesi, farklı kaynakların da isabetli bir idareyle portföye dahil edilmesi elzemdir. Hidroelektrik santrallerin eksiği için başka santraller devreye alınsa bile en epeyce üretimin doğalgaz ve yabancı kaynaklı kömüre dayalı santrallerden gerçekleşmesini bekliyoruz. Kuraklığın, döviz kurlarının yüksek olduğu bir periyoda denk gelmesi ile elektrik maliyetleri süratle artıyor. Tüm bu faktörler Temmuz ayındaki elektrik artırımını kaçınılmaz hale getirdi. Kuraklığın devam etmesi ve döviz kurlarının mevcut düzeyde seyretmesi durumunda önümüzdeki Ekim ayında, hatta tahminen de daha evvel, en az yüzde 15’lik bir elektrik artırımı daha kelam konusu olabilir. Tüketicilerin düşük fiyatlı elektriğe en kolay biçimde ulaşmasını sağlamak ana amaç olsa da bu fiyatlandırmanın kaçınılmaz olduğunu ve tüketici elektrik fiyatlarının maliyetleri karşılamaması durumunda ise yüksek elektrik fiyatlarından fazlaca daha büyük meselelerin gündeme geleceğini, hatta elektrik kesintilerinin bile kelam konusu olabileceğini söyleyebiliriz.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Dünyayı bekleyen lakin pandemi ile birlikte gündemden düşen bir öbür global sorun iklim krizi her geçen gün tesirini göstermeye devam ediyor. Elektrik tedarikçileri karşılaştırma internet sitesi encazip.com’un kurucusu Çağada Kırım, giderek artan kuraklık riskinin elektrik üretim kaynaklarını da tehdit ettiğine dikkat çekiyor. Kırım, “Kuralık niçiniyle elektrik üretimi azalıyor fakat tüketimdeki artış durmuyor. Geçtiğimiz günlerde elektrik tüketim rekoru kırıldı. Son günlerde yapılan elektrik artırımının ardında yatan faktörlerin başında ise kuraklık geliyor.” diyor.
İklim kriziyle birlikte gelen kuraklık riski biroldukca ülkeyi olduğu üzere Türkiye’yi de tehdit ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğünün yayınladığı Yağış İndeksi metoduyla oluşturulan kuraklık haritasına bakılırsa, Aralık 2020-Mayıs 2021 tarihleri içinde Batı Karadeniz, Kuzey Ege ve Marmara Bölgesinin bir kısmı dışında Türkiye’nin tüm kentlerinde belli düzeylerde kuraklık görüldü. Bu durum, elektrik konseyi gücünün kıymetli bir kısmını oluşturan hidroelektrik santrallerinde elektrik üretiminin aksamasına ve ötürüsı ile gerekli elektriğin fosil kaynaklı santrallerden sağlanmasına niye oluyor. Buna geçtiğimiz senelerda fiyatlandırmadaki dengesizlikler yüzünden kapanan ya da yurt dışına taşınan doğal gaz çevrim santrallerinden dolayı kaybolan heyeti güç, yüksek kömür fiyatları ve rüzgar gücü üretimindeki düşüş de eklenince elektrik borsasındaki elektrik ünite fiyatları rekor düzeylere ulaştı.
Elektrik maliyeti artırımlı fiyatın da üstünde kaldı
Bu niçinlerden dolayı artan elektrik üretim ve tedarik maliyetleri Temmuz ayında tüketicilere elektrik artırımı olarak yansıdı. Temmuz ayının birinci 12 günü için borsadaki elektrik ünite maliyeti 0,53 TL/kWh olurken buna 0,13 TL/kWh YEKDEM ünite maliyeti de eklenince elektrik tedarik maliyeti 0,63 TL/kWh dolaylarında seyrediyor. Temmuz artırımı ile bir arada 0,47 TL/kWh’e ulaşan konut ve 0,71 TL/kWh’e yükselen iş yeri elektrik tarife meblağlarının dahi maliyetlerin altında ya da hudutta kalması kısa vakit ortasında elektrik fiyatlarına bir artırım daha olması ihtimalini güçlendirdi.
Su, tüm elektrik üretim kaynaklarının bir gereksinimi
Kuraklık biroldukca alanı olduğu üzere güç üretimini de tehdit ediyor. Zira su yalnızca HES’ler için değil, tüm güç üretim kaynakları için gerekli. Memleketler arası Güç Ajansının bilgilerine nazaran, güç üretim tesisleri her yıl 340 milyar metreküpün üzerinde su kullanıyor ve ortalama 50 milyar metreküp su tüketebiliyor. özetlemek gerekirsesı su ve su buharı tüm güç üretim kaynakları için epey değerli bir pozisyonda. Kuraklığın artmasıyla bir arada tüm bu güç üretim kaynaklarını sıkıntı bir müddetç bekliyor.
Üretimi olduğu kadar tüketimi de etkiliyor
Kuraklık yalnızca elektrik üretimini değil, tüketimini de etkiliyor. Örneğin, yağış azaldığında çiftçiler tarlalarını kendi imkanlarıyla sulamak zorunda kalıyor. Bu da ekstra bir elektrik tüketimi manasına geliyor. Sıcaklıklar arttıkça tüketicinin serinlemek için daha fazla klima çalıştırması, soğutma sistemlerini daha fazla kullanımı da elektrik kullanmasını artıran bir öbür etken.
Elektrik üretiminin üçte biri su kaynaklı santrallerden
Türkiye’de geçtiğimiz yıl elektrik gücü üretimi konseyi gücünün yüzde 32’si hidroelektrik santralleriyken geçtiğimiz yıl toplam üretilen elektriğin yüzde 26’sı bu santrallerde üretilmişti. 2021’in şimdiki bilgilerine bakılırsa ise elektrik üretim heyeti gücünün yüzde 35’i su kaynaklı üretime dayalı santrallerde. Başlı başına bu data, kuraklığın elektrik üretiminin üstündeki etkisinin ne derece büyük olabileceğini gösteriyor.
2020 yılının Nisan ayında toplam elektrik gereksiniminin yarısı su kaynaklı santrallerden karşılanırken bu yılın Nisan ayında hidroelektrik santrallerden üretilen elektrik gücünün ölçüsünde yüzde 12’lik bir düşüş oldu. Tıpkı devir için geçtiğimiz yıldan bu yıla elektrik üretiminin yüzde 30 artmasıyla birlikte su kaynaklı üretimin toplam elektrik talebindeki hissesi yüzde 30’lara geriledi. Hidroelektrik santrallerinden üretilemeyen elektrik için ise en cazip alternatif olan doğalgaz kaynaklı santraller devreye alındı. bu biçimdece yabancı kaynaklı ve döviz cinsi maliyeti olan doğalgazdan elektrik üretimi yüzde 263 artış gösterdi.
Güneş, jeotermal ve biyokütle üzere yenilenebilir kaynaklı santrallerden üretilen elektrik gücünün hatrı sayılır bir biçimde yükselmesi sevindirici bir gelişme olsa da bu kaynakları kullanarak tüm elektrik muhtaçlığının karşılanması kısa vadede mümkün değil. Lakin bir daha de 2021 yılında tüm öteki yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektrik gücünün hissesinin daha da artması bekleniyor.
Bunların yanı sıra hidroelektrik santrallerinden güç üretimi azalırken güneş gücü santrallerinden (GES) elektrik üretiminin artması kelam konusu. HES’ten azalan güç üretimine karşı bir öteki yönelim ise doğal gazdan üretilen güç. Lakin geçtiğimiz senelerda yaşanan dengesizlik, bilhassa de küçük ve orta büyüklükteki doğal gaz santrallerinin kapanmasına niye oldu. Mevcut doğal gaz kaynaklı santraller ise bakılırsace büyük ve elektrik üretim maliyeti daha yüksek. Ayrıyeten doğalgaza olan talebin artması, endüstride ve farklı emellerle da kullanılan gazın fiyatının artmasına ve bir daha elektrik meblağlarının yükselmesine niye olabilir.
“Elektrik fiyatlarının daha da artması muhtemel”
Susuzluğun elektrik meblağlarında yarattığı tehdide dikkat çeken elektrik tedarikçileri karşılaştırma internet sitesi encazip.com’un kurucusu Çağada Kırım, “Özellikle son senelerda ülkemizde su kaynaklı santrallerin heyeti gücü bir çok arttı. Bu durum olağan şartlar altında güç kaynaklarının yerlileştirilmesi için fazlaca kıymetliydi. Lakin iklim değişikliklerinin tesiri ile bu yıl karşılaştığımız kuraklık, elektrik piyasasının epey berbat etkilenmesine niye oldu.” diyerek kelamlarına şöyleki devam ediyor:
“Elektrik konseyi güç portföyü beslenmeye benzeri. Lakin istikrarlı beslenmek için tüm besinlerden hakikat bir ölçüde yenilmesi gerekir. Örneğin brokoli sağlıklı bir besin kaynağı olsa da her öğün brokoli yemek sıhhatsiz bir beslenmeye yol açar. Elektrik piyasasında da dengeyi sağlamak için, âlâ bir kaynak olsa da, suya bu kadar yüksek bir hisse verilmemesi, farklı kaynakların da isabetli bir idareyle portföye dahil edilmesi elzemdir. Hidroelektrik santrallerin eksiği için başka santraller devreye alınsa bile en epeyce üretimin doğalgaz ve yabancı kaynaklı kömüre dayalı santrallerden gerçekleşmesini bekliyoruz. Kuraklığın, döviz kurlarının yüksek olduğu bir periyoda denk gelmesi ile elektrik maliyetleri süratle artıyor. Tüm bu faktörler Temmuz ayındaki elektrik artırımını kaçınılmaz hale getirdi. Kuraklığın devam etmesi ve döviz kurlarının mevcut düzeyde seyretmesi durumunda önümüzdeki Ekim ayında, hatta tahminen de daha evvel, en az yüzde 15’lik bir elektrik artırımı daha kelam konusu olabilir. Tüketicilerin düşük fiyatlı elektriğe en kolay biçimde ulaşmasını sağlamak ana amaç olsa da bu fiyatlandırmanın kaçınılmaz olduğunu ve tüketici elektrik fiyatlarının maliyetleri karşılamaması durumunda ise yüksek elektrik fiyatlarından fazlaca daha büyük meselelerin gündeme geleceğini, hatta elektrik kesintilerinin bile kelam konusu olabileceğini söyleyebiliriz.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı