- Katılım
- 15 Nis 2021
- Mesajlar
- 2,706
- Puanları
- 0
Mehmet Ceyhan’dan ‘Koronavirüs aşısı kısırlık yapıyor’ argümanlarına cevap Türkiye’nin Covid-19 salgınıyla çaba kapsamında başlatmış olduğu aşılama süreci süratle devam ediyor. Bu süreç, Covid-19 aşılarıyla ilgili bir fazlaca soru ve yanıtın kamuoyunda tartışılmasına niye oluyor.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Kolu Lideri Prof. Dr. Ceyhan, aşıların uzun vadede çeşitli yan tesirleri olabileceği istikametindeki savları ve Covid-19 aşılarıyla ilgili merak edilenleri, kıymetlendirdi.
Geliştirilen tüm aşıların, uygulanan bölgede kızarıklık, sertleşme, şişme, bedende ateş tepkisi, kırgınlık, kas ağrısı üzere en çok 2-3 gün sürecek yan tesirlerinin gözlemlenebildiğini aktaran Ceyhan, bunun haricinde uzun periyodik yan etkisinin olmasının mümkün olmadığını, fazlaca küçük bir ihtimal dahi olsa bu durumda aşının insanlara uygulanamayacağını söylemiş oldu.
“BU YAN TESİRLER ASLA KABUL EDİLEMEZ”
Ceyhan, ilaçlardaki yan tesirlerin muhakkak ölçüde kabul edilebilir olduğunu lakin aşılarda, ilaçlardan farklı bir yaklaşımın benimsendiğini belirterek, şu biçimde konuştu:
“İlacı hastaya veriyorsunuz. Yani kişi aslına bakarsanız hasta ve o hastalıktan muhakkak oranda ziyan bakılırsacek. ötürüsıyla ilacın kimi ziyanlarını göze alıp, kişinin hastalığından daha az zararlıysa hastaya verebiliyorsunuz lakin aşıyı sağlıklı insanlara yapıyorsunuz. Hastalığı olmayan birini hasta edebilecek ufak bir yan tesir ya da mevte, kansere yahut kısırlığa yol açabilecek bir yan tesir aşılarda asla kabul edilemez. En küçük bir ihtimal dahi olsa bu aşının geliştirilip insanlara uygulanması mümkün değil.”
Tüm ülkelerin aşıların uygulanmasına karar veren istişare heyetleri olduğunu ve aşıların bu konseylerden geçerek, çeşitli değerlendirmeler kararında vatandaşlara uygulandığını anlatan Ceyhan, “Özellikle Türkiye Cumhuriyeti Sıhhat Bakanlığında hayli önemli bir yan tesir izleme sistemi vardır. Bunda en ufak bir yan tesir gözlemlense bildirilir, kıymetlendirilir, onu takip eden bir de bilimsel heyet vardır. O heyet da aşıyla ilgili olabilecek yan tesirler her neyse onu takip eder. Yani bu dinamik bir müddetçtir.” dedi.
“DNA’YI DEĞİŞTİRME TALİHİ YOK”
Prof. Dr. Ceyhan, mRNA aşılarının uzun periyodik yan tesirleri olabileceği ve “DNA’yı değiştirebileceği” istikametinde birtakım tezlerin gündeme geldiğini lakin bunun mümkün olmadığını vurgulayarak, şu biçimde devam etti:
“Bu RNA çekirdeğin dışına çıkıyor. daha sonra, şu anda aşıda kullanılan mRNA’ya dönüyor ve hücrenin içerisindeki protein sentez bölgesini uyarıyor. çabucak sonrasında onun yapısına uygun biçimde protein sentezleniyor. Bu yeni bir teknoloji değil, senelerdan beri uygulanıyor. aslına bakarsan o yüzden aşı bu kadar kısa biçimde geliştirildi. Bu RNA, bedende en çok 3 gün kalabiliyor, sonrasındasında bedenden atılıyor. Hatta bu yüzden kansere karşı geliştirilen aşıda başarılı olunamadı, bedende epey kısa mühlet kalabildiği için o mühlet, o proteini geliştirmek için yetmedi. Artık burada bir virüs, enfeksiyon kelam konusu olduğu için burada uygulanabiliyor. Ayrıyeten hücrenin içine girmediği için gidip DNA’yı değiştirme bahtı yok. Yani uzun periyodik yan tesiri olacağı istikametindeki savlar büsbütün bilimsel destekten uzak.”
BİLİMSEL DESTEKTEN MAHRUM
SinoVac’ın ise meyyit bir aşı olduğuna işaret eden Ceyhan, bu niçinle kısa periyodik yan tesirlerinin daha az gözlemlenebildiğini ve etkisinin de daha düşük olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, kamuoyunda aşının kısırlık yapabileceği tarafında de birtakım argümanlar dolaştığına bir daha bunun da bilimsel destekten büsbütün mahrum olduğuna dikkati çekerek, “Bir kişiyi aşıyla kısır yapabilseydiniz, epey ağır doğum denetimi uygulamak isteyen ülkeler var. Bu ülkeler, çocukluk devri aşılarına bunu verirdi ve hayli rahat nüfus denetimi sağlardı. bu biçimde bir şey hiç bir aşıda mümkün değil, o kadar kolay da değil.” diye konuştu.
HADİSE SAYILARIMIZ HALA YÜKSEK
Aşı olmakta kararsız kalan şahıslara aşı olmalarını tavsiye eden Ceyhan, kelamlarını şu biçimde tamamladı:
“Vaka sayılarımız hala yüksek. her insanın kendisini müdafaası lazım. Bir de yüzde 70-75 aşılamaya ulaşırsak salgın bitecek aslına bakarsan. BioNTech biraz daha bağışıklığı artırıyor deniliyor fakat epey da uzun mühlet korunmamız gerekmeyebilir. Yani üçüncü dozdan falan bahsediliyor lakin onun gerekip gerekmediği daha belirli değil. Bunu, birkaç ay daha sonra daha rahat konuşuruz. Onun için herkes hangi aşıyı buluyorsa bir an evvel onu olsun.”
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Kolu Lideri Prof. Dr. Ceyhan, aşıların uzun vadede çeşitli yan tesirleri olabileceği istikametindeki savları ve Covid-19 aşılarıyla ilgili merak edilenleri, kıymetlendirdi.
Geliştirilen tüm aşıların, uygulanan bölgede kızarıklık, sertleşme, şişme, bedende ateş tepkisi, kırgınlık, kas ağrısı üzere en çok 2-3 gün sürecek yan tesirlerinin gözlemlenebildiğini aktaran Ceyhan, bunun haricinde uzun periyodik yan etkisinin olmasının mümkün olmadığını, fazlaca küçük bir ihtimal dahi olsa bu durumda aşının insanlara uygulanamayacağını söylemiş oldu.
“BU YAN TESİRLER ASLA KABUL EDİLEMEZ”
Ceyhan, ilaçlardaki yan tesirlerin muhakkak ölçüde kabul edilebilir olduğunu lakin aşılarda, ilaçlardan farklı bir yaklaşımın benimsendiğini belirterek, şu biçimde konuştu:
“İlacı hastaya veriyorsunuz. Yani kişi aslına bakarsanız hasta ve o hastalıktan muhakkak oranda ziyan bakılırsacek. ötürüsıyla ilacın kimi ziyanlarını göze alıp, kişinin hastalığından daha az zararlıysa hastaya verebiliyorsunuz lakin aşıyı sağlıklı insanlara yapıyorsunuz. Hastalığı olmayan birini hasta edebilecek ufak bir yan tesir ya da mevte, kansere yahut kısırlığa yol açabilecek bir yan tesir aşılarda asla kabul edilemez. En küçük bir ihtimal dahi olsa bu aşının geliştirilip insanlara uygulanması mümkün değil.”
Tüm ülkelerin aşıların uygulanmasına karar veren istişare heyetleri olduğunu ve aşıların bu konseylerden geçerek, çeşitli değerlendirmeler kararında vatandaşlara uygulandığını anlatan Ceyhan, “Özellikle Türkiye Cumhuriyeti Sıhhat Bakanlığında hayli önemli bir yan tesir izleme sistemi vardır. Bunda en ufak bir yan tesir gözlemlense bildirilir, kıymetlendirilir, onu takip eden bir de bilimsel heyet vardır. O heyet da aşıyla ilgili olabilecek yan tesirler her neyse onu takip eder. Yani bu dinamik bir müddetçtir.” dedi.
“DNA’YI DEĞİŞTİRME TALİHİ YOK”
Prof. Dr. Ceyhan, mRNA aşılarının uzun periyodik yan tesirleri olabileceği ve “DNA’yı değiştirebileceği” istikametinde birtakım tezlerin gündeme geldiğini lakin bunun mümkün olmadığını vurgulayarak, şu biçimde devam etti:
“Bu RNA çekirdeğin dışına çıkıyor. daha sonra, şu anda aşıda kullanılan mRNA’ya dönüyor ve hücrenin içerisindeki protein sentez bölgesini uyarıyor. çabucak sonrasında onun yapısına uygun biçimde protein sentezleniyor. Bu yeni bir teknoloji değil, senelerdan beri uygulanıyor. aslına bakarsan o yüzden aşı bu kadar kısa biçimde geliştirildi. Bu RNA, bedende en çok 3 gün kalabiliyor, sonrasındasında bedenden atılıyor. Hatta bu yüzden kansere karşı geliştirilen aşıda başarılı olunamadı, bedende epey kısa mühlet kalabildiği için o mühlet, o proteini geliştirmek için yetmedi. Artık burada bir virüs, enfeksiyon kelam konusu olduğu için burada uygulanabiliyor. Ayrıyeten hücrenin içine girmediği için gidip DNA’yı değiştirme bahtı yok. Yani uzun periyodik yan tesiri olacağı istikametindeki savlar büsbütün bilimsel destekten uzak.”
BİLİMSEL DESTEKTEN MAHRUM
SinoVac’ın ise meyyit bir aşı olduğuna işaret eden Ceyhan, bu niçinle kısa periyodik yan tesirlerinin daha az gözlemlenebildiğini ve etkisinin de daha düşük olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, kamuoyunda aşının kısırlık yapabileceği tarafında de birtakım argümanlar dolaştığına bir daha bunun da bilimsel destekten büsbütün mahrum olduğuna dikkati çekerek, “Bir kişiyi aşıyla kısır yapabilseydiniz, epey ağır doğum denetimi uygulamak isteyen ülkeler var. Bu ülkeler, çocukluk devri aşılarına bunu verirdi ve hayli rahat nüfus denetimi sağlardı. bu biçimde bir şey hiç bir aşıda mümkün değil, o kadar kolay da değil.” diye konuştu.
HADİSE SAYILARIMIZ HALA YÜKSEK
Aşı olmakta kararsız kalan şahıslara aşı olmalarını tavsiye eden Ceyhan, kelamlarını şu biçimde tamamladı:
“Vaka sayılarımız hala yüksek. her insanın kendisini müdafaası lazım. Bir de yüzde 70-75 aşılamaya ulaşırsak salgın bitecek aslına bakarsan. BioNTech biraz daha bağışıklığı artırıyor deniliyor fakat epey da uzun mühlet korunmamız gerekmeyebilir. Yani üçüncü dozdan falan bahsediliyor lakin onun gerekip gerekmediği daha belirli değil. Bunu, birkaç ay daha sonra daha rahat konuşuruz. Onun için herkes hangi aşıyı buluyorsa bir an evvel onu olsun.”