Minimum fiyatın yüzde 34’ü vergiye gidiyor Minimum fiyatlı yılın 122 günü vergiye çalışıyor. CHP, minimum fiyatın vergi dışı bırakılması için kanun teklifi hazırladı.
Minimum fiyat üstündeki vergi yükü giderek artıyor. Brüt minimum fiyatın yüzde 34’ü vergiye gidiyor. Minimum ücretlinin eline brüt minimum fiyatın yalnızca yüzde 66.6’sı net harcanabilir gelir olarak geçiyor. Minimum fiyatlı, 365 günün 122 günü, vergi ve kesintiler için çalışıyor. CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, hazırladığı kanun teklifi ile 2 bin 825 lira olan minimum fiyat üstündeki vergi yükünün azaltılmasını istedi ve “Sosyal devlet prensibi gereği minimum fiyattan vergi alınmamalı. Anayasaya nazaran herkes gücüne bakılırsa vergilendirilmeli. Vergide adaletin sağlanması için taban fiyat vergi dışı bırakılmalı” dedi.
Gök’ün teklifinin öne sürülen nedeninde ‘’Çalışan bir kişinin kendisi ve ailesinin onurlu bir biçimde yaşayabilmesi için gerekli olan gelir olarak tanımlanan minimum fiyat, günümüzde toplumsal devlet unsuru kapsamında bir hayli ülkede uygulanmaktadır” denildi ve şu görüşlere yer verildi:
VERGİ DIŞI BIRAKIN
“Asgari fiyat, iktidarların taraflı vergilendirme siyasetlerinden olumsuz etkileniyor. Bu durum çalışanların gerçek gelirinin azalmasına niye olurken, kayıt dışı istihdamın da artmasına niye oluyor. Bu niçinle aslına bakarsan sıkıntı şartlar altında ömürlerini idame ettirmek zorunda kalan dar gelirlilerin insaflı ve adaletli bir biçimde vergilendirilmesi gerekmektedir. Adaletli bir vergileme ise yükümlülerin mali güçlerinin vergilendirmede gözetilmesi halinde mümkündür. Vergilemede adaletin sağlanması için minimum fiyatın vergi dışı bırakılması gerekir.”
Levent Gök
Dünya Bankası, sonbahar ekonomik görünüm güncellemesinde, Türkiye’de 2020 yılında 2019’a nazaran 1.6 milyon daha fazla fakir insan bulunduğunu deklare etti. Bu düzeyin son 8 yılın tepesi olduğunu belirten bankaya nazaran Türkiye’de fakir sayısı 2020’de 10 milyon 171 bine yükseldi. Raporun Türkiye sayfasında kırılganlıkların ön plana çıkarılması dikkat çekti. Raporda Türkiye’de üretkenliğin düştüğü, büyümenin kredi paketleri ve iç talebe dayalı gerçekleştiği, bunun da kırılganlıkları pekiştirdiği açıklandı.
Minimum fiyat üstündeki vergi yükü giderek artıyor. Brüt minimum fiyatın yüzde 34’ü vergiye gidiyor. Minimum ücretlinin eline brüt minimum fiyatın yalnızca yüzde 66.6’sı net harcanabilir gelir olarak geçiyor. Minimum fiyatlı, 365 günün 122 günü, vergi ve kesintiler için çalışıyor. CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, hazırladığı kanun teklifi ile 2 bin 825 lira olan minimum fiyat üstündeki vergi yükünün azaltılmasını istedi ve “Sosyal devlet prensibi gereği minimum fiyattan vergi alınmamalı. Anayasaya nazaran herkes gücüne bakılırsa vergilendirilmeli. Vergide adaletin sağlanması için taban fiyat vergi dışı bırakılmalı” dedi.
Gök’ün teklifinin öne sürülen nedeninde ‘’Çalışan bir kişinin kendisi ve ailesinin onurlu bir biçimde yaşayabilmesi için gerekli olan gelir olarak tanımlanan minimum fiyat, günümüzde toplumsal devlet unsuru kapsamında bir hayli ülkede uygulanmaktadır” denildi ve şu görüşlere yer verildi:
VERGİ DIŞI BIRAKIN
“Asgari fiyat, iktidarların taraflı vergilendirme siyasetlerinden olumsuz etkileniyor. Bu durum çalışanların gerçek gelirinin azalmasına niye olurken, kayıt dışı istihdamın da artmasına niye oluyor. Bu niçinle aslına bakarsan sıkıntı şartlar altında ömürlerini idame ettirmek zorunda kalan dar gelirlilerin insaflı ve adaletli bir biçimde vergilendirilmesi gerekmektedir. Adaletli bir vergileme ise yükümlülerin mali güçlerinin vergilendirmede gözetilmesi halinde mümkündür. Vergilemede adaletin sağlanması için minimum fiyatın vergi dışı bırakılması gerekir.”
Levent Gök
Dünya Bankası, sonbahar ekonomik görünüm güncellemesinde, Türkiye’de 2020 yılında 2019’a nazaran 1.6 milyon daha fazla fakir insan bulunduğunu deklare etti. Bu düzeyin son 8 yılın tepesi olduğunu belirten bankaya nazaran Türkiye’de fakir sayısı 2020’de 10 milyon 171 bine yükseldi. Raporun Türkiye sayfasında kırılganlıkların ön plana çıkarılması dikkat çekti. Raporda Türkiye’de üretkenliğin düştüğü, büyümenin kredi paketleri ve iç talebe dayalı gerçekleştiği, bunun da kırılganlıkları pekiştirdiği açıklandı.