Müsilaj tehlikesi devam ediyor Prof. Dr. Mustafa Sarı, şu an korkulan bir durumun olmadığını lakin tehlikenin devam ettiğini belirtti.
Müsilaj (Deniz salyası) ile ilgili yaptığı araştırmalarla tanınan, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, son yaptığı dalışlarda elde ettiği ayrıntıları paylaştı.
Müsilajın geçen yıl kasım ayında başladığını hatırlatan Prof. Dr. Sarı, şu sözleri kullandı:
* Her ne kadar nisan ayında görmeye başlasak da müsilaj geçen yıl kasım ayında başladı. Bu niçinle büyük bir korkuyla kasım ayının gelmesini bekledik.
* Artık kasım ayının başındayız, epeyce şükür en son yaptığım dalışlarda bir müsilaja rastlamadım. Lakin 8 metreden 22-23 metreye kadar çok alg çoğalması var.
* Bu alg çoğalması; hayra alamet değil. İnşallah bu müsilaj oluşumuna dönüşmez, deniz salyasına temel teşkil etmez.
* Ayrıyeten tabana yığılmış, az akıntılı bölgelerde kümelenmiş ve şu anda parçalanmaya başlamış müsilaj tesirini hala sürdürüyor.
* Tabanda yer yer 10 santimin üzerinde kalınlığa ulaşmış durumda.
* Parçalanıyor, bu sırada oksijeni tüketiyor, bir taraftan da açığa çıkan inorganik besin elementleri istikametiyle bir geri beslemeye; yeni bir müsilaj oluşumuna niye oluyor.
* tekrar edelim, epey şükür; şu an Marmara Denizi’nde bir müsilaj oluşumu yok.
‘MARMARA DENİZİ’NE BİR MUHAFAZA ŞAMSİYESİ GETİRELİM’
Marmara Denizi için alınan müdafaa kararları hakkında da konuşan Prof. Dr. Sarı, şunları söylemiş oldu:
* Biliyorsunuz Sayın Etraf Bakanı 22 husustan oluşan ‘Marmara Denizi Müdafaa Aksiyon Planı’nı deklare etti.
* Bu müdafaa hareket planı tüm tarafların iştirakiyle, hayli şahane hazırlanmış, aslında bir üst idare dokümanıdır. O günden itibaren de bu planın uygulanması istikametinde uğraşlar var.
* Bizim en epeyce talep ettiğimiz konulardan bir tanesi, yasal olarak tamamlanmış oldu. Daima talep ettik ki; Marmara Denizi’ne bir müdafaa şemsiyesi getirelim, bir müdafaa statüsü kazandıralım.
* Bu tahminen birinci etapta sıkıntıları çözmeyecek, tahlil kaynağı olmayacak fakat uzun vadeli düşündüğümüzde Marmara Denizi’ndeki muhafaza alanlarının, hassas bölgelerin belirlenmesi, çeşitlerin müdafaa altına alınması, sürdürülebilir balıkçılığa geçilmesi, ekosistem asıllı balıkçılığa geçilmesi üzere bütün bahislere altlık teşkil edecek bir yaklaşım.
‘ATIKLARI AZALTMAZSAK MÜSİLAJ TEHLİKESİ DAİMA OLUR’
Adalar da dahil olmak üzere Marmara Denizi’nin tamamının ‘Özel Etraf Muhafaza Alanı’ olarak ilan edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Sarı, şu sözleri kullandı:
* Bundan hayli büyük bir memnuniyet duyduğumu belirtmek isterim. Lakin müdafaa alanı ilan etmek; tek başına kesinlikle yetmeyecektir.
* Aksiyon planının geri kalan kısımlarının da bir an evvel hayata geçirilmesi gerekiyor. Bunların başında da hala bütün atıklarımızı Marmara Denizi’ne göndermeye devam ediyoruz.
* Evet, müdafaa alanı ilan ettik lakin evsel atıklarımızım yüzde 43’ünü arıtarak Marmara Denizi’ne veriyoruz. Yüzde 56’sı haydi optimist olan, yüzde 50’si ise hiç arıtılmadan Marmara Denizi’ne gitmeye devam ediyor.
* Atıkları azaltmadığımız sürece daima müsilaj riskiyle, tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzun da altını çizelim. (DHA)
Günün Trend Görüntüsü
Daha fazla göster
Müsilaj (Deniz salyası) ile ilgili yaptığı araştırmalarla tanınan, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, son yaptığı dalışlarda elde ettiği ayrıntıları paylaştı.
Müsilajın geçen yıl kasım ayında başladığını hatırlatan Prof. Dr. Sarı, şu sözleri kullandı:
* Her ne kadar nisan ayında görmeye başlasak da müsilaj geçen yıl kasım ayında başladı. Bu niçinle büyük bir korkuyla kasım ayının gelmesini bekledik.
* Artık kasım ayının başındayız, epeyce şükür en son yaptığım dalışlarda bir müsilaja rastlamadım. Lakin 8 metreden 22-23 metreye kadar çok alg çoğalması var.
* Bu alg çoğalması; hayra alamet değil. İnşallah bu müsilaj oluşumuna dönüşmez, deniz salyasına temel teşkil etmez.
* Ayrıyeten tabana yığılmış, az akıntılı bölgelerde kümelenmiş ve şu anda parçalanmaya başlamış müsilaj tesirini hala sürdürüyor.
* Tabanda yer yer 10 santimin üzerinde kalınlığa ulaşmış durumda.
* Parçalanıyor, bu sırada oksijeni tüketiyor, bir taraftan da açığa çıkan inorganik besin elementleri istikametiyle bir geri beslemeye; yeni bir müsilaj oluşumuna niye oluyor.
* tekrar edelim, epey şükür; şu an Marmara Denizi’nde bir müsilaj oluşumu yok.
‘MARMARA DENİZİ’NE BİR MUHAFAZA ŞAMSİYESİ GETİRELİM’
Marmara Denizi için alınan müdafaa kararları hakkında da konuşan Prof. Dr. Sarı, şunları söylemiş oldu:
* Biliyorsunuz Sayın Etraf Bakanı 22 husustan oluşan ‘Marmara Denizi Müdafaa Aksiyon Planı’nı deklare etti.
* Bu müdafaa hareket planı tüm tarafların iştirakiyle, hayli şahane hazırlanmış, aslında bir üst idare dokümanıdır. O günden itibaren de bu planın uygulanması istikametinde uğraşlar var.
* Bizim en epeyce talep ettiğimiz konulardan bir tanesi, yasal olarak tamamlanmış oldu. Daima talep ettik ki; Marmara Denizi’ne bir müdafaa şemsiyesi getirelim, bir müdafaa statüsü kazandıralım.
* Bu tahminen birinci etapta sıkıntıları çözmeyecek, tahlil kaynağı olmayacak fakat uzun vadeli düşündüğümüzde Marmara Denizi’ndeki muhafaza alanlarının, hassas bölgelerin belirlenmesi, çeşitlerin müdafaa altına alınması, sürdürülebilir balıkçılığa geçilmesi, ekosistem asıllı balıkçılığa geçilmesi üzere bütün bahislere altlık teşkil edecek bir yaklaşım.
‘ATIKLARI AZALTMAZSAK MÜSİLAJ TEHLİKESİ DAİMA OLUR’
Adalar da dahil olmak üzere Marmara Denizi’nin tamamının ‘Özel Etraf Muhafaza Alanı’ olarak ilan edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Sarı, şu sözleri kullandı:
* Bundan hayli büyük bir memnuniyet duyduğumu belirtmek isterim. Lakin müdafaa alanı ilan etmek; tek başına kesinlikle yetmeyecektir.
* Aksiyon planının geri kalan kısımlarının da bir an evvel hayata geçirilmesi gerekiyor. Bunların başında da hala bütün atıklarımızı Marmara Denizi’ne göndermeye devam ediyoruz.
* Evet, müdafaa alanı ilan ettik lakin evsel atıklarımızım yüzde 43’ünü arıtarak Marmara Denizi’ne veriyoruz. Yüzde 56’sı haydi optimist olan, yüzde 50’si ise hiç arıtılmadan Marmara Denizi’ne gitmeye devam ediyor.
* Atıkları azaltmadığımız sürece daima müsilaj riskiyle, tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzun da altını çizelim. (DHA)
Günün Trend Görüntüsü
Daha fazla göster