‘Müsilajın temizlenmesi 2 yıl sürer’ Marmara Denizi’ndeki müsilaj probleminin tahlili için Yükseköğretim Kurulu’nca oluşturulan akademik heyette yer alan NKÜ Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tecer, Etraf Mühendisliği Kısmı Laboratuvarı’nda reaktif oksijen cinsleri ile difüze ederek, müsilajın ortasındaki organik unsurları parçalayıp, etkisiz hale getirdiklerini söylemiş oldu. Müsilajla ilgili çalışmaların devam ettiğini ve bu çalışmalarda reaktif oksijen çeşitleriyle başlatılan çalışmaların sonuçlarını gördüklerini belirten Tecer, “Deniz salyasıyla ilgili reaktif oksijen cinsleriyle ilgili başlatmış olduğumız çalışmada artık deniz salyasının bu teknolojiyle bertaraf edilmesinin sonuçlarını gördük. hem de deniz ortamında tükenen çözülmüş oksijen konsantrasyonunu artırdığımızı da artık biliyoruz. Bundan daha sonra yapılması gerekenleri iki kademede özetlemek mümkün. Bir tanesi acil olarak Marmara Denizi’nin yüzeylerinde ve 30 metrelere kadar inen derinliklerde bulunan müsilajın reaktif oksijen tipleriyle hareketli platformlarda yerinde üretilerek parçalanmasının sağlanmasıdır. Yeteri kadar platforma ulaşabilirsek müsilajın da zamansal dağılımını tam olarak belirleyebilirsek bunu 1 yıl, 1,5 yıl yahut 2 yıl üzere müddetlerde yüzeyden ve derinliklerden parçalayarak bertaraf edebileceğimizi öngörüyoruz” dedi.
‘MÜSİLAJIN SEBEPLERİNİ ORTADAN KALDIRMAK GEREK’
Prof. Dr. Tecer, müsilajı meydana getiren faktörleri ortadan kaldırmaya yönelik de çalışma gerektiğine değinerek, “Bunu son vakit içinderda hepimiz duyuyoruz, ileri biyolojik arıtma entegrasyonuyla mevcut deşarjların yapılması gerektiği söyleniyor. Evet gerçek bir yaklaşım, gerçek sistemdir lakin alternatif olarak da reaktif oksijeni yerinde üretebilecek plazma teknolojisinin atık su arıtma tesislerinin çıkışına entegrasyonu, ileri biyolojik arıtım formlarına bakılırsa daha fizibil olduğu ve daha kolay entegrasyonunun sağlanabileceğine yönelik çalışmalarımız, bulgularımız da var. ötürüsıyla atık su arıtma tesisi çıkışına reaktif oksijen dozlaması yapacak sistemlerin entegrasyonu yapılarak müsilajı üreten azot fosfor üzere besin unsurlarının yüzde 90-95’lere varan düzeylerde giderilebileceğini biliyoruz” diye konuştu.
‘BALIKÇI TEKNELERİ KULLANILABİLİR’
Prof. Dr. Tecer, bölgede 4 bin balıkçı olduğunu ve teknelerini bu proje kapsamında kullanmayı düşündüklerini de belirterek, şunları kaydetti:
“Bu reaktif oksijenle Marmara Denizi yüzey ve derinlerinde hareketli platformlarda uygulama yapılırken balıkçılardan istifade edilebilir. Marmara Bölgesi’nde 4 bine yakın balıkçının olduğu söyleniyor. Bu balıkçıların 7/24 çalışma yöntemiyle gezen hareketli platformları onların tekneleri kullanılarak pekala hayata geçirilebilir. Bu da üzerinde çalıştığımız konulardan bir tanesi. bu biçimdelikle tıpkı zamandanizde müsilaj çabası yapılırken tıpkı vakitte balık avına çıkamayan balıkçıların mağduriyetinin bu türlü giderilebileceğini öngörüyoruz. Bunun üzerine de çalışılması gerekir. Bu, bir anda ne kadar platform üretebileceğimize bağlı yani birkaç yüz tane platformdan bahsediyoruz. Bunların üretilmesi ve devreye sokulması için de bir vakit gerekecek lakin aslına bakarsan hiç kimse müsilajın bugünden yarına çözülebileceğini argüman etmiyor. Bu bir vakit sıkıntısıdır. Bugünden tezi yok, yarından tezi yok bu sürece başlanması gerekiyor. Etraf ve Şehircilik Bakanlığı’mızın fazlaca hararetli ve tesirli çalışmaları var. Bu bile şu basamaktaki yoğunluğu, şu basamaktaki riski azaltabilecek bir tesir yaratıyor. ötürüsıyla bir fazlaca prosedürü, bir hayli metodolojiyi bir ortada götürerek bu süreci vakte yayarak halletmemiz lazım.”
‘MÜSİLAJIN SEBEPLERİNİ ORTADAN KALDIRMAK GEREK’
Prof. Dr. Tecer, müsilajı meydana getiren faktörleri ortadan kaldırmaya yönelik de çalışma gerektiğine değinerek, “Bunu son vakit içinderda hepimiz duyuyoruz, ileri biyolojik arıtma entegrasyonuyla mevcut deşarjların yapılması gerektiği söyleniyor. Evet gerçek bir yaklaşım, gerçek sistemdir lakin alternatif olarak da reaktif oksijeni yerinde üretebilecek plazma teknolojisinin atık su arıtma tesislerinin çıkışına entegrasyonu, ileri biyolojik arıtım formlarına bakılırsa daha fizibil olduğu ve daha kolay entegrasyonunun sağlanabileceğine yönelik çalışmalarımız, bulgularımız da var. ötürüsıyla atık su arıtma tesisi çıkışına reaktif oksijen dozlaması yapacak sistemlerin entegrasyonu yapılarak müsilajı üreten azot fosfor üzere besin unsurlarının yüzde 90-95’lere varan düzeylerde giderilebileceğini biliyoruz” diye konuştu.
‘BALIKÇI TEKNELERİ KULLANILABİLİR’
Prof. Dr. Tecer, bölgede 4 bin balıkçı olduğunu ve teknelerini bu proje kapsamında kullanmayı düşündüklerini de belirterek, şunları kaydetti:
“Bu reaktif oksijenle Marmara Denizi yüzey ve derinlerinde hareketli platformlarda uygulama yapılırken balıkçılardan istifade edilebilir. Marmara Bölgesi’nde 4 bine yakın balıkçının olduğu söyleniyor. Bu balıkçıların 7/24 çalışma yöntemiyle gezen hareketli platformları onların tekneleri kullanılarak pekala hayata geçirilebilir. Bu da üzerinde çalıştığımız konulardan bir tanesi. bu biçimdelikle tıpkı zamandanizde müsilaj çabası yapılırken tıpkı vakitte balık avına çıkamayan balıkçıların mağduriyetinin bu türlü giderilebileceğini öngörüyoruz. Bunun üzerine de çalışılması gerekir. Bu, bir anda ne kadar platform üretebileceğimize bağlı yani birkaç yüz tane platformdan bahsediyoruz. Bunların üretilmesi ve devreye sokulması için de bir vakit gerekecek lakin aslına bakarsan hiç kimse müsilajın bugünden yarına çözülebileceğini argüman etmiyor. Bu bir vakit sıkıntısıdır. Bugünden tezi yok, yarından tezi yok bu sürece başlanması gerekiyor. Etraf ve Şehircilik Bakanlığı’mızın fazlaca hararetli ve tesirli çalışmaları var. Bu bile şu basamaktaki yoğunluğu, şu basamaktaki riski azaltabilecek bir tesir yaratıyor. ötürüsıyla bir fazlaca prosedürü, bir hayli metodolojiyi bir ortada götürerek bu süreci vakte yayarak halletmemiz lazım.”