O eserlerden vazgeçtik ekmeği güç buluyoruz! Erdoğan’ın manda yoğurtlu, kestane ballı tanımına halktan reaksiyon… İstanbul Eminönü’nde halka, “Erdoğan’ın saydığı şifalı eserleri alabiliyor musunuz” diye sorduk. “O’na afiyet olsun. Bunlar bizim için lüks” karşılığını aldık…
Millet geçim kaygısıyla boğuşurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan; manda yoğurtlu, medine hurmalı, kestane ballı ve yulaf ezmeli “şifalı” karışım tanımı verdi. Erdoğan’ın kelamlarına epey sayıda siyasetçi ve vatandaş reaksiyon gösterdi. SÖZCÜ muhabiri, İstanbul Eminönü Çarşısı’nda halka ‘Bu eserleri alabiliyor musunuz’ diye mikrofon uzattı. Vatandaşlar şu biçimde isyan etti:
■ Yılmaz Tuna: Neredeee… O eserlerden vazgeçtik, ekmek aldığımıza şükrediyoruz. Ekmekten de vazgeçtik; faturaları ödesek yetiyor bize. Öbür bir şey istemiyoruz. Yedikleri şifa evet fakat biz yiyemiyoruz.
■ Halis Bingöl: Bulunduramıyorum. Zira onları almak için benim aylığımın 12-15 bin lira civarında olması lazım. O’na afiyet olsun. bu biçimde vatandaşlara birer koli göndesin. Vatandaş da rahat etsin, onun üzere şifayı bulsun. O şifayı buluyorsa biz de bulmak istiyoruz.
■ Celal Yüksel: Saray’larda bunlar epeyce sıradan üzere geliyor. Hayat gayreti veren insanın bu seçkin eserlere ulaşması epey sıkıntı. Biz, sonraki gün ne yiyeceğimizin hesabını yapıyoruz.
■ Kazım Gümüş: Biz olağan yoğurt bulamıyoruz, manda yoğurdunu nereden bulacağız? Onun için toz pembe dünya.
■ Cengiz İmat: Toplumun büyük bir bölümü bu eserleri tedarik etmekte zorlanır. Bizim için lüks. Olağan yoğurdu bile sıkıntı alıp yiyebiliyoruz.
■ Esma İpek: Apartmanca yoğurda girip bölüşürsek tahminen bulundurabiliriz. Biz Saray’da yaşamadığımız için o tanımlara uyamıyoruz.
■ Mercan Şeker: Bulunduramam. Konutumuza birini alabiliyorsak, öbürünü alamıyoruz.
Millet geçim kaygısıyla boğuşurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan; manda yoğurtlu, medine hurmalı, kestane ballı ve yulaf ezmeli “şifalı” karışım tanımı verdi. Erdoğan’ın kelamlarına epey sayıda siyasetçi ve vatandaş reaksiyon gösterdi. SÖZCÜ muhabiri, İstanbul Eminönü Çarşısı’nda halka ‘Bu eserleri alabiliyor musunuz’ diye mikrofon uzattı. Vatandaşlar şu biçimde isyan etti:
■ Yılmaz Tuna: Neredeee… O eserlerden vazgeçtik, ekmek aldığımıza şükrediyoruz. Ekmekten de vazgeçtik; faturaları ödesek yetiyor bize. Öbür bir şey istemiyoruz. Yedikleri şifa evet fakat biz yiyemiyoruz.
■ Halis Bingöl: Bulunduramıyorum. Zira onları almak için benim aylığımın 12-15 bin lira civarında olması lazım. O’na afiyet olsun. bu biçimde vatandaşlara birer koli göndesin. Vatandaş da rahat etsin, onun üzere şifayı bulsun. O şifayı buluyorsa biz de bulmak istiyoruz.
■ Celal Yüksel: Saray’larda bunlar epeyce sıradan üzere geliyor. Hayat gayreti veren insanın bu seçkin eserlere ulaşması epey sıkıntı. Biz, sonraki gün ne yiyeceğimizin hesabını yapıyoruz.
■ Kazım Gümüş: Biz olağan yoğurt bulamıyoruz, manda yoğurdunu nereden bulacağız? Onun için toz pembe dünya.
■ Cengiz İmat: Toplumun büyük bir bölümü bu eserleri tedarik etmekte zorlanır. Bizim için lüks. Olağan yoğurdu bile sıkıntı alıp yiyebiliyoruz.
■ Esma İpek: Apartmanca yoğurda girip bölüşürsek tahminen bulundurabiliriz. Biz Saray’da yaşamadığımız için o tanımlara uyamıyoruz.
■ Mercan Şeker: Bulunduramam. Konutumuza birini alabiliyorsak, öbürünü alamıyoruz.