- Katılım
- 15 Nis 2021
- Mesajlar
- 2,706
- Puanları
- 0
Omikron varyantının tesirini azaltmak için üçüncü aşı kural Dünya Sıhhat Örgütü, 24 Kasım’da Güney Afrika’nın bildirdiği yeni varyantı “kaygı verici” olarak nitelendirerek bu varyanta “omikron” ismini verdi. Bu varyant için uzmanlar “Aşılar etkisiz kalabilir mi? Daha öldürücü mü?” sorularını tartışıyor. Yeni varyantın aşılardan kaçabilme özelliği kazanmış olabileceği ve aşı aktifliğini azaltabileceği konusunda telaşların olduğunu belirten, İstinye Üniversitesi (İSÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuriye Taşdelen Fışgın, “İki doz aşının esirgeyici olmakla birlikte hatırlatma dozlarının yani üçüncü doz aşının kesinlikle yapılması gerektiği unutulmamalı” diyor. Taşdelen Fışgın, yeni varyanta karşı alınması gereken tedbirleri de sıralıyor.
Tüm dünyada Covid-19 olayları bir daha yükselişe geçerken, uzmanlar önlemli davranmaları, salgın kurallarına uymaları konusunda vatandaşları uyarıyor. Öte yandan yeni varyantlar da gündeme gelmeye devam ediyor. Dünya Sıhhat Örgütü, 24 Kasım’da Güney Afrika’nın bildirdiği yeni varyantı, 26 Kasım’da yaptığı toplantıyla telaş verici varyant olarak sınıflandırdı ve bu varyantı “omikron” olarak isimlendirdi. İstinye Üniversitesi (İSÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuriye Taşdelen Fışgın, omikronun şu ana kadar oluşan varyantlar içerisinde en çok mutasyona sahip virüs özelliği göstermesi niçiniyle hem toplumda birebir vakitte bilim etraflarında tedirginlik oluşturduğunu belirtti. Omikron varyantının da beta varyantı üzere aşıdan daha kolay kaçabilen bir varyant olabileceğine dikkat çeken Taşdelen Fışgın, “Bu da bizi yeni varyantın da aşılardan kaçabilme özelliği kazanmış olabileceği ve aşı aktifliğini azaltabileceği konusunda endişelendiriyor. Omikronda korunmada aşıların değeri yine vurgulanıyor. İki doz aşının hami olmakla birlikte hatırlatma dozlarının yani üçüncü doz aşının kesinlikle yapılması gerektiği unutulmamalı” diyor.
“Ülkemizde delta varyantı yaygın”
Ülkemizde şu anda en yaygın varyantın delta olduğunu belirten İSÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taşdelen Fışgın, şu ayrıntıları veriyor:
“Covid-19 salgını tüm dünyada ve ülkemizde hala devam ediyor. Bilhassa riskli kümelerde ve aşısız yahut eksik aşılanmış şahıslarda hastalık daha ağır seyrediyor, mevt bu kümede daha yüksek oluyor. Ülkemizde şu an prestiji ile baskın varyantın delta varyantı olduğu Sıhhat Bakanlığı tarafınca belirtildi. Delta varyantının daha baskın bir varyant olması niçiniyle öteki varyantların yerini aldığı görülüyor. Pandeminin başından beri korunmada önerilen maske-mesafe-hijyen ve aşılama hala günümüzde de geçerli. Her ne kadar yaklaşık iki yıldır virüste oluşan mutasyonlar bulaştırıcılığı artırmış varyantlar biçiminde karşımıza çıksa da hala alınması gereken tedbirler misal.”
“Aşılar etkisiz kalabilir mi, daha öldürücü mü” soruları tartışılıyor
Uzmanların yeni varyantın yayılım suratı, aşıların varyanta tesiri üzere bahisleri tartıştığını tabir eden Taşdelen Fışgın, “Dünya Sıhhat Örgütü 24 Kasım’da Güney Afrika’nın bildirdiği yeni varyantı, 26 Kasım’da yaptığı toplantıyla tasa verici varyant olarak sınıflandırdı ve ‘omikron’ olarak isimlendirdi. Omikron şu ana kadar oluşan varyantlar içerisinde en çok mutasyona sahip virüs özelliği göstermesi niçiniyle hem toplumda birebir vakitte bilim etraflarında tedirginlik oluşturdu. Bu varyant 50’nin üzerinde mutasyon göstermekle bir arada bilhassa 30’un üzerinde de tutunma bölgesinde mutasyon saptandı. Bu niçinle bilim insanları ‘Tutunma bölgesindeki bu yüksek mutasyon sanki virüsün yayılım suratını tesirler mi? Hücreler ortası yayılımda artışa yol açar mu? Bu mutasyonlar virüsün antikorlardan kaçmasını sağlar mı? Aşılar etkisiz kalabilir mi? Daha öldürücü mü?’ üzere soruları araştırıyorlar. Çok yakın vakitte tespit edilen bu varyantla ilgili çalışmalar bir-iki hafta ortasında daha da açıklığa kavuşacak ve birfazlaca sorunun karşılığı kuşkusuz ki bulunacaktır” diyor.
“Aşılardan kaçabilme özelliği kazanmış olabilir”
Bilim insanlarının bu soruları tartışırken, incelemeleri kararında varyantla ilgili birtakım öngörüleri de olduğunun altını çizen Taşdelen Fışgın, bu öngörüleri ise şu biçimde özetliyor:
“Oluşan mutasyon bölgelerinin incelenmesi ve bilhassa bu varyantın görüldüğü ülkelerdeki olgu artışları değerlendirildiğinde, bilim insanlarında bu soruların karşılıkları ile ilgili birtakım öngörüler oluştuğu görülüyor. Mutasyonların bulunduğu yerler incelendiğinde daha bulaşıcı olabildiği zira bulaşmayı kolaylaştıran proteinlerdeki değişikliklerin delta varyantından fazla olduğu görülüyor. Ayrıyeten daha evvel tanımlanan beta varyantı aşıdan daha kolay kaçabilen bir varyanttı. Omikronda da beta varyantına emsal mutasyonlar saptandı. Bu da bizi yeni varyantın da aşılardan kaçabilme özelliği kazanmış olabileceği ve aşı aktifliğini azaltabileceği konusunda endişelendiriyor. Fakat birinci gelen bilgiler bize tam aşılı bireylerin en azından hastalığı ağır geçirmediğini ve hastaneye yatışlarının daha az olabileceğini gösteriyor ki bilindiği üzere delta varyantında da durum tıpkı. Bu niçinle iki doz aşının kollayıcı olmakla birlikte hatırlatma dozlarının yani üçüncü doz aşının kesinlikle yapılması gerektiği unutulmamalı. Bilhassa şahıslardoğal enfeksiyon geçirilmiş olsa bile aşılamanın yapılması gerektiği, bilhassa de omikronda korunmada aşıların değeri tekrar vurgulanıyor.”
Alınması gereken tedbirler
Yeni varyant omikrona karşı alınabilecek tedbirler hakkında da bilgi veren Taşdelen Fışgın, alınması gereken tedbirleri ise şöyleki sıralıyor:
Tüm dünyada Covid-19 olayları bir daha yükselişe geçerken, uzmanlar önlemli davranmaları, salgın kurallarına uymaları konusunda vatandaşları uyarıyor. Öte yandan yeni varyantlar da gündeme gelmeye devam ediyor. Dünya Sıhhat Örgütü, 24 Kasım’da Güney Afrika’nın bildirdiği yeni varyantı, 26 Kasım’da yaptığı toplantıyla telaş verici varyant olarak sınıflandırdı ve bu varyantı “omikron” olarak isimlendirdi. İstinye Üniversitesi (İSÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuriye Taşdelen Fışgın, omikronun şu ana kadar oluşan varyantlar içerisinde en çok mutasyona sahip virüs özelliği göstermesi niçiniyle hem toplumda birebir vakitte bilim etraflarında tedirginlik oluşturduğunu belirtti. Omikron varyantının da beta varyantı üzere aşıdan daha kolay kaçabilen bir varyant olabileceğine dikkat çeken Taşdelen Fışgın, “Bu da bizi yeni varyantın da aşılardan kaçabilme özelliği kazanmış olabileceği ve aşı aktifliğini azaltabileceği konusunda endişelendiriyor. Omikronda korunmada aşıların değeri yine vurgulanıyor. İki doz aşının hami olmakla birlikte hatırlatma dozlarının yani üçüncü doz aşının kesinlikle yapılması gerektiği unutulmamalı” diyor.
“Ülkemizde delta varyantı yaygın”
Ülkemizde şu anda en yaygın varyantın delta olduğunu belirten İSÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taşdelen Fışgın, şu ayrıntıları veriyor:
“Covid-19 salgını tüm dünyada ve ülkemizde hala devam ediyor. Bilhassa riskli kümelerde ve aşısız yahut eksik aşılanmış şahıslarda hastalık daha ağır seyrediyor, mevt bu kümede daha yüksek oluyor. Ülkemizde şu an prestiji ile baskın varyantın delta varyantı olduğu Sıhhat Bakanlığı tarafınca belirtildi. Delta varyantının daha baskın bir varyant olması niçiniyle öteki varyantların yerini aldığı görülüyor. Pandeminin başından beri korunmada önerilen maske-mesafe-hijyen ve aşılama hala günümüzde de geçerli. Her ne kadar yaklaşık iki yıldır virüste oluşan mutasyonlar bulaştırıcılığı artırmış varyantlar biçiminde karşımıza çıksa da hala alınması gereken tedbirler misal.”
“Aşılar etkisiz kalabilir mi, daha öldürücü mü” soruları tartışılıyor
Uzmanların yeni varyantın yayılım suratı, aşıların varyanta tesiri üzere bahisleri tartıştığını tabir eden Taşdelen Fışgın, “Dünya Sıhhat Örgütü 24 Kasım’da Güney Afrika’nın bildirdiği yeni varyantı, 26 Kasım’da yaptığı toplantıyla tasa verici varyant olarak sınıflandırdı ve ‘omikron’ olarak isimlendirdi. Omikron şu ana kadar oluşan varyantlar içerisinde en çok mutasyona sahip virüs özelliği göstermesi niçiniyle hem toplumda birebir vakitte bilim etraflarında tedirginlik oluşturdu. Bu varyant 50’nin üzerinde mutasyon göstermekle bir arada bilhassa 30’un üzerinde de tutunma bölgesinde mutasyon saptandı. Bu niçinle bilim insanları ‘Tutunma bölgesindeki bu yüksek mutasyon sanki virüsün yayılım suratını tesirler mi? Hücreler ortası yayılımda artışa yol açar mu? Bu mutasyonlar virüsün antikorlardan kaçmasını sağlar mı? Aşılar etkisiz kalabilir mi? Daha öldürücü mü?’ üzere soruları araştırıyorlar. Çok yakın vakitte tespit edilen bu varyantla ilgili çalışmalar bir-iki hafta ortasında daha da açıklığa kavuşacak ve birfazlaca sorunun karşılığı kuşkusuz ki bulunacaktır” diyor.
“Aşılardan kaçabilme özelliği kazanmış olabilir”
Bilim insanlarının bu soruları tartışırken, incelemeleri kararında varyantla ilgili birtakım öngörüleri de olduğunun altını çizen Taşdelen Fışgın, bu öngörüleri ise şu biçimde özetliyor:
“Oluşan mutasyon bölgelerinin incelenmesi ve bilhassa bu varyantın görüldüğü ülkelerdeki olgu artışları değerlendirildiğinde, bilim insanlarında bu soruların karşılıkları ile ilgili birtakım öngörüler oluştuğu görülüyor. Mutasyonların bulunduğu yerler incelendiğinde daha bulaşıcı olabildiği zira bulaşmayı kolaylaştıran proteinlerdeki değişikliklerin delta varyantından fazla olduğu görülüyor. Ayrıyeten daha evvel tanımlanan beta varyantı aşıdan daha kolay kaçabilen bir varyanttı. Omikronda da beta varyantına emsal mutasyonlar saptandı. Bu da bizi yeni varyantın da aşılardan kaçabilme özelliği kazanmış olabileceği ve aşı aktifliğini azaltabileceği konusunda endişelendiriyor. Fakat birinci gelen bilgiler bize tam aşılı bireylerin en azından hastalığı ağır geçirmediğini ve hastaneye yatışlarının daha az olabileceğini gösteriyor ki bilindiği üzere delta varyantında da durum tıpkı. Bu niçinle iki doz aşının kollayıcı olmakla birlikte hatırlatma dozlarının yani üçüncü doz aşının kesinlikle yapılması gerektiği unutulmamalı. Bilhassa şahıslardoğal enfeksiyon geçirilmiş olsa bile aşılamanın yapılması gerektiği, bilhassa de omikronda korunmada aşıların değeri tekrar vurgulanıyor.”
Alınması gereken tedbirler
Yeni varyant omikrona karşı alınabilecek tedbirler hakkında da bilgi veren Taşdelen Fışgın, alınması gereken tedbirleri ise şöyleki sıralıyor:
- Mümkün olduğunca kapalı alanlarda uzun mühlet kalınmamalı. Kesinlikle maskenin ağız ve burnu kapatacak biçimde takılmış bulunmasına itina gösterilmeli. Toplumsal uzaklık kurallarına uyulmalı.
- Hem açık birebir vakitte kapalı alanlarda toplumsal uzaklığa dikkat edilmeli.
- Maskenin ağız ve burnu kapatacak biçimde kullanılması, ıslanma, kirlenme üzere durumlarda kesinlikle değiştirilmesine ihtimam gösterilmeli.
- El hijyenine uyulmalı.
- Aşı olunmasının müspet sonuçları pandemi ilerledikçe açıkça görülüyor. Bilhassa iki doz aşılamanın gözetici olduğu bilinmeli lakinhatırlatma dozu gelen bireylerkesinlikle üçüncü doz aşılarını olmalı.
- Koronovirüsten korunmada maske-mesafe-hijyen ve aşının tamamının uygulanması gerektiği unutulmamalı.