Tarlayı zehirle suladılar: Balıklar öldü, eserler kurudu… Denizli’de Devlet Su İşleri (DSİ), Aşağışamlı’daki üreticileri de susuz bıraktı. Adıgüzel Barajı’ndan gelen suyu kullanan üreticiler su verilmemesi niçiniyle mamüllerini kurtarmak için Menderes Irmağı’na yöneldi.
Susuz kalan üreticiler ırmak üzerine büyük bir set çekti. Oluşan göletlerdeki suyu direkt tarlalarına ya da sulama kanallarına yönlendirdi.
SUCUL HAYAT SONA ERDİ
Bölgede onlarca kilometre uzunluğunda olan ve ortasındaki pak su ile sucul yaşma mesken sahipliği yapan sulama kanalları Büyük Menderes’in suları ile kirlenince balıklar öldü. Bu su ile sulanan tarlalarda yoncalar büsbütün kururken yemlik mısır ve pamukta randıman düştü.
Üreticiler kirli suyun tarım topraklarını çoraklaştırdıklarını söylemiş oldu. Bölgede 30 bin dekar alan kirli su ile sulandı.
Menederes ırmağında gereğince su olmaması niçiniyle kanallara suyu pompalarla çekmek zorunda kalan üretici mazot masrafından yakındı.
“30 BİN DEKAR ALAN BU SUYLA SULANIYOR”
Aşağışamlılı üretici Turgay Dedeoğlu SÖZCÜ’ye yaptığı açıklamada; “Suyu salmıyorlar. Biz de mecburen Menderes’ten kullanmak zorunda kaldık. Balıklar öldü. Tarlalar zehirlendi. Yonca olduğu üzere kuruyor. Toprak çoraklaşıyor. Bu sudan 30 bin dekar alan sulanıyor. her insanın durumu tıpkı. Şu suyun dikarına 90 lira ödüyoruz. Ayrıyeten traktörün yaktığı mazot masrafımız var. Çaresiz kaldık. Eserlerimizi kurtarmak için bu suyu kullandık” diye konuştu.
“DESTEK ÖDEMELERİMİ HACZETTİLER”
DSİ tarafınca yönetilen sulama birliğinin ödemesi 18 gün geciktiği için kendisini haczettiğini söyleyen Dedeoğlu, “Gecikti diye devletin çiftçiye verdiği mazot, gübre yahut prim dayanağını el koyuyorlar. Bir gün bile geçse bankadaki paraya el koyuyor. Özel bankalar bile şu salgın devrinde 90 gün 180 gün süreç yapmıyor. Kamu bankası çabucak paraya el koyuyor. Geçen ayın sonunda birinci taksitin son günüydü. Ödeyemedik dayanak ödemelerimiz gitmiş” sözlerini kullandı.
“ÜRETİCİ ZEHİRLİ SUYU KULLANIYOR”
CHP Merkezefendi İlçe Lideri Ali Osman Horzum iktidarın ülkeyi yönetemediğini ve artık sona geldiklerini belirterek; “Bugün itibariyle yoncalarımız zehirli su ile kuruyor, altın kıymetindeki topraklarımız çoraklaşıyor, görüldüğü üzere suda balıklar dahi yaşayamıyor. Bu sudan üretmek zorunda kaldığımız eserleri körpecik çocuklarımız ve bizler yiyoruz. Her şeye rant olarak bakan iktidar tabiatımızı yok ediyor. Bırakın geleceğimizi bugünümüz yok ediliyor. Bütün bunlar Dünya olağanüstüsü Pamukkale’mizin eteklerinde yaşanıyor” diye konuştu.
“ÜRETİCİLER GÜÇ DURUMDA, DSİ SUYU YÖNETEMİYOR”
Üreticilerin epey güç durumda olduğunu söyleyen Horzum, şu tabirleri kullandı:
* DSİ su idaresini beceremediği, su kaynaklarını koruyamadığı için Aşağışamlı mahallemizdeki üreticiler güç durumda kaldılar. Pak suya ulaşamayan üreticilerimiz mamüllerini kaybetmemek için zehir akan Menderes ırmağına sulama kanallarına yönlendirdi ve ekili alanlarını bu su ile suladı.
* Bölgede yaptığımız incelemede tüm üreticilerin pamuk ve mısır tarlalarını bu pis su ile suladıklarını tespit ettik. Pis su yoncaları öldürdü. Öbür eserlere de ziyan verdi.
*Üstelik bu pis su için güç durumdaki üreticiden fiyat alan DSİ, ödeme yapmaya gücü olmayan çiftçinin mazot, gübre ve prim dayanağını hesabından kesiyor. Bir günlük gecikmeye bile tahammülü olmayan DSİ kendi kabahatini üreticinin sırtına yüklüyor.
*Türkiye’nin her yerinde idaresini aldıkları sulama birliklerinin içini boşaltan, fonksiyonsuz kılan DSİ, su idaresini becerememiştir.
* Menderes ırmağı kirletilir adeta zehir akarken hatırlamadıkları sorumluluklarını her niçinse çiftçinin prim takviyesine el koymada çabucak hatırladılar.
* İktidar kamu kurumları eliyle kendi insanına zulmediyor. Ne tabiata ne de beşere hürmeti yok. Menderes ırmağının bu halinden utanacak bir sorumlu, yetkili yok mu?
Susuz kalan üreticiler ırmak üzerine büyük bir set çekti. Oluşan göletlerdeki suyu direkt tarlalarına ya da sulama kanallarına yönlendirdi.
SUCUL HAYAT SONA ERDİ
Bölgede onlarca kilometre uzunluğunda olan ve ortasındaki pak su ile sucul yaşma mesken sahipliği yapan sulama kanalları Büyük Menderes’in suları ile kirlenince balıklar öldü. Bu su ile sulanan tarlalarda yoncalar büsbütün kururken yemlik mısır ve pamukta randıman düştü.
Üreticiler kirli suyun tarım topraklarını çoraklaştırdıklarını söylemiş oldu. Bölgede 30 bin dekar alan kirli su ile sulandı.
Menederes ırmağında gereğince su olmaması niçiniyle kanallara suyu pompalarla çekmek zorunda kalan üretici mazot masrafından yakındı.
“30 BİN DEKAR ALAN BU SUYLA SULANIYOR”
Aşağışamlılı üretici Turgay Dedeoğlu SÖZCÜ’ye yaptığı açıklamada; “Suyu salmıyorlar. Biz de mecburen Menderes’ten kullanmak zorunda kaldık. Balıklar öldü. Tarlalar zehirlendi. Yonca olduğu üzere kuruyor. Toprak çoraklaşıyor. Bu sudan 30 bin dekar alan sulanıyor. her insanın durumu tıpkı. Şu suyun dikarına 90 lira ödüyoruz. Ayrıyeten traktörün yaktığı mazot masrafımız var. Çaresiz kaldık. Eserlerimizi kurtarmak için bu suyu kullandık” diye konuştu.
“DESTEK ÖDEMELERİMİ HACZETTİLER”
DSİ tarafınca yönetilen sulama birliğinin ödemesi 18 gün geciktiği için kendisini haczettiğini söyleyen Dedeoğlu, “Gecikti diye devletin çiftçiye verdiği mazot, gübre yahut prim dayanağını el koyuyorlar. Bir gün bile geçse bankadaki paraya el koyuyor. Özel bankalar bile şu salgın devrinde 90 gün 180 gün süreç yapmıyor. Kamu bankası çabucak paraya el koyuyor. Geçen ayın sonunda birinci taksitin son günüydü. Ödeyemedik dayanak ödemelerimiz gitmiş” sözlerini kullandı.
“ÜRETİCİ ZEHİRLİ SUYU KULLANIYOR”
CHP Merkezefendi İlçe Lideri Ali Osman Horzum iktidarın ülkeyi yönetemediğini ve artık sona geldiklerini belirterek; “Bugün itibariyle yoncalarımız zehirli su ile kuruyor, altın kıymetindeki topraklarımız çoraklaşıyor, görüldüğü üzere suda balıklar dahi yaşayamıyor. Bu sudan üretmek zorunda kaldığımız eserleri körpecik çocuklarımız ve bizler yiyoruz. Her şeye rant olarak bakan iktidar tabiatımızı yok ediyor. Bırakın geleceğimizi bugünümüz yok ediliyor. Bütün bunlar Dünya olağanüstüsü Pamukkale’mizin eteklerinde yaşanıyor” diye konuştu.
“ÜRETİCİLER GÜÇ DURUMDA, DSİ SUYU YÖNETEMİYOR”
Üreticilerin epey güç durumda olduğunu söyleyen Horzum, şu tabirleri kullandı:
* DSİ su idaresini beceremediği, su kaynaklarını koruyamadığı için Aşağışamlı mahallemizdeki üreticiler güç durumda kaldılar. Pak suya ulaşamayan üreticilerimiz mamüllerini kaybetmemek için zehir akan Menderes ırmağına sulama kanallarına yönlendirdi ve ekili alanlarını bu su ile suladı.
* Bölgede yaptığımız incelemede tüm üreticilerin pamuk ve mısır tarlalarını bu pis su ile suladıklarını tespit ettik. Pis su yoncaları öldürdü. Öbür eserlere de ziyan verdi.
*Üstelik bu pis su için güç durumdaki üreticiden fiyat alan DSİ, ödeme yapmaya gücü olmayan çiftçinin mazot, gübre ve prim dayanağını hesabından kesiyor. Bir günlük gecikmeye bile tahammülü olmayan DSİ kendi kabahatini üreticinin sırtına yüklüyor.
*Türkiye’nin her yerinde idaresini aldıkları sulama birliklerinin içini boşaltan, fonksiyonsuz kılan DSİ, su idaresini becerememiştir.
* Menderes ırmağı kirletilir adeta zehir akarken hatırlamadıkları sorumluluklarını her niçinse çiftçinin prim takviyesine el koymada çabucak hatırladılar.
* İktidar kamu kurumları eliyle kendi insanına zulmediyor. Ne tabiata ne de beşere hürmeti yok. Menderes ırmağının bu halinden utanacak bir sorumlu, yetkili yok mu?