TİHEK’ten ‘çocuklu ailelerin işletmelere alınmaması’ açıklaması Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafınca yapılan ‘çocuklu ailelerin işletmelere alınmamaları’ başlıklı basın açıklaması şöyle:
* Toplumların geleceklerinin teminatı olan çocukların fizikî ve ruhsal kişiliklerinin sağlıklı halde gelişebilmesi sevgi, müsamaha ve dayanışmanın olduğu aile yapısına ve toplumsal ortama bağlıdır.
* Bu durum, bir hak öznesi olarak çocuğun onuruna, hayatına, refahına, gelişmenine, toplumsal iştirakine hürmet duyulmasını ve çocuğa yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını içeren ‘çocuk hakları odaklı bir yaklaşımı’ gerekli kılmaktadır.
“GÖREV VE SORUMLULUĞU İÇERİSİNDE BARINDIRMAKTADIR”
* Türkiye’nin de taraf olduğu 1989 tarihindeki BM Çocuk Hakları Kontratı ile Anayasamızın 41’inci unsurunda yer bulan “çocuğun üstün yararı” prensibi, çocukların kişiliklerinin sağlıklı olarak gelişebilmesi ismine devletlere, toplumlara, ailelere ve yetişkinlere yönelik epey sayıda bakılırsav ve sorumluluğu içerisinde barındırmaktadır.
* Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Mukavelesi’nin 31’inci unsuruna nazaran; ‘‘Taraf Devletlerin; çocuğun dinlenme, boş vakit kıymetlendirme, oynama ve yaşına uygun etkinliklerde bulunma, kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma haklarını tanıma ve bu hususta uygun ve eşit fırsatların sağlanmasını teşvik etme yükümlülükleri” bulunmaktadır.
“UYGUN BELLİ ŞARTLARIN SAĞLANMASINI TAVSİYE ETMEKTEDİR”
* Çocuk Hakları Komitesi, çocukların cümbüş aktifliklerine katılma ve oyun oynama üzere bir dürtüye sahip olduklarını ve elverişsiz ortamlarda dahi bunu yapmak için fırsat aradıklarını vurgulayarak bilhassa 31’inci husus kapsamında çocukların haklarını en elverişli ölçüde gerçekleştirebilmeleri için toplumsal dışlanma, önyargı yahut ayrımcılığa maruz bırakılmamalarını ve bu doğrultuda çocukların gelişen yeteneklerine uygun makul şartların sağlanmasını tavsiye etmektedir.
* Makul ve objektif bir münasebet olmaksızın birey ve/ya kümelerin hak ve hürriyetlerden karşılaştırılabilir durumdakilere kıyasla eşit halde yararlanmasını engelleyen yahut zorlaştıran her türlü muameleler direkt ayrımcılık yasağına karşıtlık teşkil etmektedir.
“EVRENSEL İNSAN HAKLARI UNSURLARIYLA BAĞDAŞMAMAKTADIR”
* 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nun 3’üncü hususunda yasaklanmış olan yaş temelinde ayrımcılık; bireylerin ‘yaşından’ ötürü ayrımcılığa maruz kalması durumunda kelam konusu olmaktadır.
* 6701 sayılı Kanun’un 5’inci unsuru uyarınca ‘kamusal ve özel alanda hizmet sunan gerçek ve hukukî bireylerin yürüttükleri faaliyetler bakımından bu hizmetlerden yararlanmakta olan yahut yararlanmak üzere başvurmuş olan bireyler aleyhine ayrımcılık yapılması’ yasaklanmıştır.
* Bu çerçevede hizmetlerin sunumu evresinde; birtakım birey ve/ya kümelerin makul münasebet olmaksızın hizmetten tümüyle hariç tutulması kozmik insan hakları prensipleriyle bağdaşmamaktadır. 6701 sayılı Kanun kapsamında ayrımcılık yasağını ihlal eden gerçek ve hukuksal şahıslar hakkında Kurumun idari yaptırım uygulama yetkisi bulunmaktadır.
* Toplumların geleceklerinin teminatı olan çocukların fizikî ve ruhsal kişiliklerinin sağlıklı halde gelişebilmesi sevgi, müsamaha ve dayanışmanın olduğu aile yapısına ve toplumsal ortama bağlıdır.
* Bu durum, bir hak öznesi olarak çocuğun onuruna, hayatına, refahına, gelişmenine, toplumsal iştirakine hürmet duyulmasını ve çocuğa yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını içeren ‘çocuk hakları odaklı bir yaklaşımı’ gerekli kılmaktadır.
“GÖREV VE SORUMLULUĞU İÇERİSİNDE BARINDIRMAKTADIR”
* Türkiye’nin de taraf olduğu 1989 tarihindeki BM Çocuk Hakları Kontratı ile Anayasamızın 41’inci unsurunda yer bulan “çocuğun üstün yararı” prensibi, çocukların kişiliklerinin sağlıklı olarak gelişebilmesi ismine devletlere, toplumlara, ailelere ve yetişkinlere yönelik epey sayıda bakılırsav ve sorumluluğu içerisinde barındırmaktadır.
* Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Mukavelesi’nin 31’inci unsuruna nazaran; ‘‘Taraf Devletlerin; çocuğun dinlenme, boş vakit kıymetlendirme, oynama ve yaşına uygun etkinliklerde bulunma, kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma haklarını tanıma ve bu hususta uygun ve eşit fırsatların sağlanmasını teşvik etme yükümlülükleri” bulunmaktadır.
“UYGUN BELLİ ŞARTLARIN SAĞLANMASINI TAVSİYE ETMEKTEDİR”
* Çocuk Hakları Komitesi, çocukların cümbüş aktifliklerine katılma ve oyun oynama üzere bir dürtüye sahip olduklarını ve elverişsiz ortamlarda dahi bunu yapmak için fırsat aradıklarını vurgulayarak bilhassa 31’inci husus kapsamında çocukların haklarını en elverişli ölçüde gerçekleştirebilmeleri için toplumsal dışlanma, önyargı yahut ayrımcılığa maruz bırakılmamalarını ve bu doğrultuda çocukların gelişen yeteneklerine uygun makul şartların sağlanmasını tavsiye etmektedir.
* Makul ve objektif bir münasebet olmaksızın birey ve/ya kümelerin hak ve hürriyetlerden karşılaştırılabilir durumdakilere kıyasla eşit halde yararlanmasını engelleyen yahut zorlaştıran her türlü muameleler direkt ayrımcılık yasağına karşıtlık teşkil etmektedir.
“EVRENSEL İNSAN HAKLARI UNSURLARIYLA BAĞDAŞMAMAKTADIR”
* 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nun 3’üncü hususunda yasaklanmış olan yaş temelinde ayrımcılık; bireylerin ‘yaşından’ ötürü ayrımcılığa maruz kalması durumunda kelam konusu olmaktadır.
* 6701 sayılı Kanun’un 5’inci unsuru uyarınca ‘kamusal ve özel alanda hizmet sunan gerçek ve hukukî bireylerin yürüttükleri faaliyetler bakımından bu hizmetlerden yararlanmakta olan yahut yararlanmak üzere başvurmuş olan bireyler aleyhine ayrımcılık yapılması’ yasaklanmıştır.
* Bu çerçevede hizmetlerin sunumu evresinde; birtakım birey ve/ya kümelerin makul münasebet olmaksızın hizmetten tümüyle hariç tutulması kozmik insan hakları prensipleriyle bağdaşmamaktadır. 6701 sayılı Kanun kapsamında ayrımcılık yasağını ihlal eden gerçek ve hukuksal şahıslar hakkında Kurumun idari yaptırım uygulama yetkisi bulunmaktadır.