- Katılım
- 15 Nis 2021
- Mesajlar
- 2,706
- Puanları
- 0
Tüp Mide Ameliyatı Sürecinde Beslenme Teklifleri Global çapta süratle artan obezite meselesine tahlil olarak görülen ve günden güne artan bir uygulama olan tüp mide ameliyatı süreci hakkında bilgiler veren Diyetisyen Nagehan Afşar, bu süreçte diyetisyenlerin üzerine düşen rolü anlattı.
Tüp mide ameliyatı hakkında genel bir tanımlama yapan Diyetisyen Nagehan Afşar “Halk içinde tüp mide ameliyatı yahut mide küçültme ameliyatı olarak bilinen “Sleeve Gastrektomi”, bir bariatrik cerrahi tekniği olarak uygulanmaktadır. Tüp mide ameliyatını, midenin yaklaşık olarak 80’inin çıkarılarak tüp biçimini alması olarak tanımlayabiliriz. Mide hacminin küçültülmesi ve vücudumuzda değişen hormonal yansılara bağlı olarak; insülin hassaslığı artmakta, tokluk ve açlık sinyallerinde cevaplar değişmektedir. Bu değişiklikler ise tüketilecek besin ölçüsünün kısıtlanması ve yaşanabilecek emilim değişiklikleri ile vücudumuzdaki yük üzerine olumlu tesir sağlamaktadır. Mide hacminde meydana gelen azalma ve geçirilen operasyona bağlı olarak bireylerin beslenme alışkanlıkları da değişiklik göstermektedir” açıklamasında bulundu.
Son periyotta süratle artan bir uygulama olarak karşımıza çıkan tüp mide ameliyatının yalnızca kiloyla ilgili olmadığını tabir eden Afşar “Veriler bu uygulamanın; beden yükünde azalma, uyku apnesi, şeker hastalığı, tansiyon vb. üzere hastalıklarda süratli ve besbelli biçimde güzelleşmeyi sağlayan bir operasyon olduğunu gösteriyor. Bu sebeple bariatrik cerrahi biçimlerine olan talepler de gün geçtikçe artmakta. Biroldukca bariatrik cerrahi tipi olsa da, günümüzde cerrahların çoğunlukla tercih ettiği operasyon çeşidinin Sleeve Gastrektomi olduğu gözlemlemekteyiz” dedi.
Diyetisyenlere büyük iş düşüyor..
Cerrahi bir operasyon olması sebebiyle, uygulamadan evvel ve daha sonra büyük bir itina gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Diyetisyen Nagehan Afşar, bu süreçte diyetisyenlere de büyük bir iş düştüğünü belirtti. Afşar “Operasyonlardan evvel bireylere kapsamlı bir ön kıymetlendirme yapılmalıdır. Diyetisyenler ise bu süreçte grubun vazgeçilmez bir kesimidir. Unutmamalıdır ki bu şekil ameliyatlar asla bir son değil orijinal bir periyodun başlangıcıdır. Süreci sağlıklı bir biçimde yürütmek için kişi, hekiminin tekliflerini dikkate almak ve diyetisyeninin denetiminde olmak durumundadır. Diyetisyenler bu süreçte beslenmenin kıymetlendirilmesi ve operasyon daha sonrasında değiştirilecek yeme davranışları ile ilgili tespitler yaparak, yaşanacak olan süreçte bireye beslenme eğitimi sağlamalıdır. Birinci devirlerde bireyin değişen fizyolojisinde yaşayabileceği sorunları, yaşanması mümkün mide bulantılarını, tansiyon düşüklüğünü yahut halsizlik hissini gerçek beslenme teklifleri ile azaltarak, oluşabilecek telaşları en aza indirmek diyetisyenlerin vazifelerindendir. Ayrıyeten mide hacminin kısıtlanması ve azalan emilim niçiniyle ehemmiyeti daha hayli ortaya çıkan protein, lif üzere besin kaynaklarının gerekliliğini vurgulayarak; tıbbi beslenme programlarına eklemeler yapmak ve bireyin uzun devirde sıhhat bütünlüğünün korunmasını sağlamak da pek önemlidir” tabirlerini kullandı.
Basamaklar şahıstan bireye değişiyor..
Uygulama daha sonrası beslenmenin bilgilerinı anlatan Diyetisyen Nagehan Afşar “Operasyon daha sonrasında gerçekleşecek olan süratli ve yüksek ölçüde kilo kaybına karşılık, doku güzelleşmesini arttırıcı ve kas kütlesini esirgeyici etkiyi sağlayabilmemiz için kâfi enerjiyi besin hususları ile sağlamamız gerekli. Bunu sağlarken oluşabilecek reflü şikayetlerini, dumping sendromunu, kabızlık ve emsal şikayetleri en aza indirecek biçimde bir beslenme programı hazırlamamız gerekiyor. Baktığımızda hem ameliyat öncesi tıpkı vakitte daha sonrasında alanında tecrübeli bir diyetisyenle görüşmek epeyce kıymetli. Bilhassa operasyon daha sonrası birinci periyotlarda su, kafeinsiz çay, az yağlı et yahut tavuk suyu, bir daha az yağlı süt üzere tüketimi kolay olacak içerik ile desteklenmelidir” dedi.
Beslenme sisteminin kademeler halinde ve şahsa nazaran ilerlediğini belirten Afşar “Bu süreçte kâfi protein tüketimi sağlayabilmek ismine bireye uygun olarak önerilecek protein takviyelerinin alınması da epey kıymetli. Bilhassa şunu belirtmekte yarar var; tüm bu süreçlerdeki geçişler şahıstan bireye değişmektedir. Şahısların operasyon daha sonrası hekim tavsiyesi ile multivitamin takviyesi de almalarını tavsiye ediyoruz. Bireylerin bir başka evreye geçişleri şahıstan bireye değişiklik göstermekle birlikte püre periyoduna başlanıldığında; pişmiş sebzeler, yumuşak meyveler yahut blenderize yapılmış çorbalar önerilebilmektedir. İleri süreçlerde artık çatalınızla ezebileceğiniz bir kıvamda olabilecek yiyecekleri hatta et eserleri yahut konut yemeklerini de menünüze ekleyebilirsiniz. Temelde kaçınmamız gereken; asitli içecekler, sıradan şeker yahut sıradan şeker ile hazırlanmış besinler, alkol ve yüksek kafeinli içecekler başta gelmektedir. Bu mevzuda diyetisyeninize danışmanız ve takviye almanız en hakikat karar olacaktır” diyerek kelamlarını noktaladı.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Tüp mide ameliyatı hakkında genel bir tanımlama yapan Diyetisyen Nagehan Afşar “Halk içinde tüp mide ameliyatı yahut mide küçültme ameliyatı olarak bilinen “Sleeve Gastrektomi”, bir bariatrik cerrahi tekniği olarak uygulanmaktadır. Tüp mide ameliyatını, midenin yaklaşık olarak 80’inin çıkarılarak tüp biçimini alması olarak tanımlayabiliriz. Mide hacminin küçültülmesi ve vücudumuzda değişen hormonal yansılara bağlı olarak; insülin hassaslığı artmakta, tokluk ve açlık sinyallerinde cevaplar değişmektedir. Bu değişiklikler ise tüketilecek besin ölçüsünün kısıtlanması ve yaşanabilecek emilim değişiklikleri ile vücudumuzdaki yük üzerine olumlu tesir sağlamaktadır. Mide hacminde meydana gelen azalma ve geçirilen operasyona bağlı olarak bireylerin beslenme alışkanlıkları da değişiklik göstermektedir” açıklamasında bulundu.
Son periyotta süratle artan bir uygulama olarak karşımıza çıkan tüp mide ameliyatının yalnızca kiloyla ilgili olmadığını tabir eden Afşar “Veriler bu uygulamanın; beden yükünde azalma, uyku apnesi, şeker hastalığı, tansiyon vb. üzere hastalıklarda süratli ve besbelli biçimde güzelleşmeyi sağlayan bir operasyon olduğunu gösteriyor. Bu sebeple bariatrik cerrahi biçimlerine olan talepler de gün geçtikçe artmakta. Biroldukca bariatrik cerrahi tipi olsa da, günümüzde cerrahların çoğunlukla tercih ettiği operasyon çeşidinin Sleeve Gastrektomi olduğu gözlemlemekteyiz” dedi.
Diyetisyenlere büyük iş düşüyor..
Cerrahi bir operasyon olması sebebiyle, uygulamadan evvel ve daha sonra büyük bir itina gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Diyetisyen Nagehan Afşar, bu süreçte diyetisyenlere de büyük bir iş düştüğünü belirtti. Afşar “Operasyonlardan evvel bireylere kapsamlı bir ön kıymetlendirme yapılmalıdır. Diyetisyenler ise bu süreçte grubun vazgeçilmez bir kesimidir. Unutmamalıdır ki bu şekil ameliyatlar asla bir son değil orijinal bir periyodun başlangıcıdır. Süreci sağlıklı bir biçimde yürütmek için kişi, hekiminin tekliflerini dikkate almak ve diyetisyeninin denetiminde olmak durumundadır. Diyetisyenler bu süreçte beslenmenin kıymetlendirilmesi ve operasyon daha sonrasında değiştirilecek yeme davranışları ile ilgili tespitler yaparak, yaşanacak olan süreçte bireye beslenme eğitimi sağlamalıdır. Birinci devirlerde bireyin değişen fizyolojisinde yaşayabileceği sorunları, yaşanması mümkün mide bulantılarını, tansiyon düşüklüğünü yahut halsizlik hissini gerçek beslenme teklifleri ile azaltarak, oluşabilecek telaşları en aza indirmek diyetisyenlerin vazifelerindendir. Ayrıyeten mide hacminin kısıtlanması ve azalan emilim niçiniyle ehemmiyeti daha hayli ortaya çıkan protein, lif üzere besin kaynaklarının gerekliliğini vurgulayarak; tıbbi beslenme programlarına eklemeler yapmak ve bireyin uzun devirde sıhhat bütünlüğünün korunmasını sağlamak da pek önemlidir” tabirlerini kullandı.
Basamaklar şahıstan bireye değişiyor..
Uygulama daha sonrası beslenmenin bilgilerinı anlatan Diyetisyen Nagehan Afşar “Operasyon daha sonrasında gerçekleşecek olan süratli ve yüksek ölçüde kilo kaybına karşılık, doku güzelleşmesini arttırıcı ve kas kütlesini esirgeyici etkiyi sağlayabilmemiz için kâfi enerjiyi besin hususları ile sağlamamız gerekli. Bunu sağlarken oluşabilecek reflü şikayetlerini, dumping sendromunu, kabızlık ve emsal şikayetleri en aza indirecek biçimde bir beslenme programı hazırlamamız gerekiyor. Baktığımızda hem ameliyat öncesi tıpkı vakitte daha sonrasında alanında tecrübeli bir diyetisyenle görüşmek epeyce kıymetli. Bilhassa operasyon daha sonrası birinci periyotlarda su, kafeinsiz çay, az yağlı et yahut tavuk suyu, bir daha az yağlı süt üzere tüketimi kolay olacak içerik ile desteklenmelidir” dedi.
Beslenme sisteminin kademeler halinde ve şahsa nazaran ilerlediğini belirten Afşar “Bu süreçte kâfi protein tüketimi sağlayabilmek ismine bireye uygun olarak önerilecek protein takviyelerinin alınması da epey kıymetli. Bilhassa şunu belirtmekte yarar var; tüm bu süreçlerdeki geçişler şahıstan bireye değişmektedir. Şahısların operasyon daha sonrası hekim tavsiyesi ile multivitamin takviyesi de almalarını tavsiye ediyoruz. Bireylerin bir başka evreye geçişleri şahıstan bireye değişiklik göstermekle birlikte püre periyoduna başlanıldığında; pişmiş sebzeler, yumuşak meyveler yahut blenderize yapılmış çorbalar önerilebilmektedir. İleri süreçlerde artık çatalınızla ezebileceğiniz bir kıvamda olabilecek yiyecekleri hatta et eserleri yahut konut yemeklerini de menünüze ekleyebilirsiniz. Temelde kaçınmamız gereken; asitli içecekler, sıradan şeker yahut sıradan şeker ile hazırlanmış besinler, alkol ve yüksek kafeinli içecekler başta gelmektedir. Bu mevzuda diyetisyeninize danışmanız ve takviye almanız en hakikat karar olacaktır” diyerek kelamlarını noktaladı.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı