Uğur Dündar’dan Ziraat Bankası eleştirisi: Halk ismine soruyorum, bu senin babanın parası mı? SÖZCÜ müellifi Uğur Dündar, Ziraat Bankası’nın Kazakistan şubesinde yolsuzluk yapıldığı tezini araştırmak için ilgili yetkililerle görüşmeye çalıştığını fakat ortadan bir hafta geçmesine karşın hiç bir yetkilinin kendisine karşılık vermediğini belirtti. Ziraat Bankası yetkililerine seslenen Dündar “Kazakistan’daki barona sen bu garip halkın, sen bu tüyü bitmemiş yetimin hakkını nasıl peşkeş çekersin, daha sonra da nasıl sessiz kalırsın? Hesap ver. Halk ismine soruyorum” dedi.
SÖZCÜ müellifi Uğur Dündar’ın sunduğu Demokrasi Arenası programına CHP Mersin Milletvekili Ali Becerikli Başarır, ekonomist Meliha Okur ile anlatıcı ve televizyon programcısı Mine Özbek oldu.
“İNANILMAZ BİR TL SIKIŞIKLIĞI VAR”
İktisattaki durumu pahalandıran ekonomist Meliha Okur, “Reel kesimden yığınla beşerle konuşuyorum. Meczup üzere Türk Lirası arıyorlar. Para yok. Tüm parayı buraya çekeceğiz. O para nerede kullanılacak farklı bir tartışma konusu. Lakin herkes maaş ödeyecek, mal alacak ona bakılırsa iş yapacak. İnanılmaz bir TL sıkışıklığı var. Bu epeyce değerli bir bahis. Son üç gündür borsayı yakından izlemeliyiz. Teminat açığı olan birtakım kurumlar, kimi yatırımcıların zorda kalması niçiniyle, takır takır paylar satılıyor. İzlenmesi gereken bir yer. Şok dalgalara karşı hazırlıklı olmak durumundayız” dedi.
ZİRAAT BANKASI’NA REAKSİYON
Okur’un akabinde kelam alan Uğur Dündar, Ziraat Bankası’nın Kazakistan şubesinde yaşandığı argüman edilen olayı anlattı. Dündar şu sözleri kullandı:
* Kazakistan’daki Ziraat Bankası şubesine AKP’ye yakın olan ve Ahıska Türklerini temsil ettiği söz edilen bir sivil toplum örgütünün de lideri olan kişi teze bakılırsa aldığı kredilere hayli küçük gayrı menkul kıymeti taşıyan mülklerini ipotek vermiş. Şişirme ekspertizler yapılmış. Bu krediler ödenmemiş. Yani kamu kaynakları bir manada o kişi tarafınca hortumlanmış.
* Ben ayın 16’sında sabah saat 11.25’te Kazakistan Ziraat Bankası’nı aradım. Evvel bir Kazak yetkili çıktı ondan sonrasında Türkçe konuşan bir nazaranvliye verildi telefon. Ona, ‘Bankanızla ilgili bir yolsuzluk argümanı var, soruşturma yapıyorum, sorumlu gazetecilik anlayışı gereği bankanızın önde gelen yöneticileriyle konuşmak istiyorum’ dedim. Yaklaşık 1 hafta bekledim tahminen ararlar diye. Ne arayan, ne soran oldu.
* esasen mevzuyu SÖZCÜ’deki bedelli meslektaşımız Serpil Yılmaz köşesinde gündeme getirmiş, ben biraz daha somutlaştırdım. Yayınlayınca Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’nden aranacağımı iddia ettim. Daha doğrusu bekledim. Ne dokunaklıdır ki ne arayan var, ne soran var.
“BABANIN PARASI DEĞİL O EY ZİRAAT BANKASI GENEL MÜDÜRÜ HESAP VER”
Dündar, kelamlarına şöyleki devam etti:
* Evvelden AKP iktidarı öncesinde bunun çeyreği kadar iddiayı lisana getirdiğimizde telefonlarımız susmazdı. aslına bakarsanız sorumlular biden kaçmaz ve sorularımıza yanıt verirlerdi. Artık bir suskunluk sarmalı ortasında tüm bürokrasi. Ancak yitip giden paralar bu halkın parası. Size o paralar babanız tarafınca verilmedi. Babanızdan miras kalan paraları siz ona buna dağıtmıyorsunuz. Halkın parasını dağıtıyorsunuz. bu biçimde bir idare anlayışı düşünülebilir mi? Çıldıracağım. Bu nasıl bir sorumsuzluktur. Bu nasıl bir gözü karalıktır?
* Ne hakla siz halkın parasını ona buna peşkeş çekiyorsunuz? Beşerler Halk Ekmek büfeleri önlerinde saatlerce donma değerine kuyruklara giriyorlar. Sizin Türkiye gerçeklerinden realitesinden haberiniz var mı? Ziraat Bankası, Köylü, çiftçi ekim gübresi atamadı tarlalarına. Üretici ilaç alamıyor. Traktörüne koyacak mazotu bulamıyor. Senin öncedena onu desteklemen lazım. Kazakistan’daki barona sen bu garip halkın, sen bu tüyü bitmemiş yetimin hakkını nasıl peşkeş çekersin. daha sonra da nasıl sessiz kalırsın. Hesap ver. Kalem kalem hesap ver. Halk ismine soruyorum. Babanın parası değil o senin ey Ziraat Bankası Genel Müdürü hesap ver. Bugün vermezsen yarın vereceksin.
“EĞER O MÜDÜR YARGILANMAZSA aslına bakarsan YAZIKLAR OLSUN BİZE”
Ali Becerikli Başarır ise Ziraat Bankası’nın Demirören’e verdiği krediyi hatırlatarak şu sözleri kullandı:
* 750 milyon dolar kimin kredi borcu vardı? Yıldırım Demirören’in. Biz bu ülkede Londra’daki bir avuç tefeciye saatte 3 milyon küsur dolar faiz veriyoruz. Dolar 18 lirayken veriyorduk bu faizi. Bu 750 milyon doları tahsil etseydiniz tahminen 2.5 milyon dolar saatte faiz verecektik.
* Artık ne oldu? Demirören’in borcu da 3’te 1 azaldı. Bu devletin ziyanını kim verecek bana söyler misiniz? Yıldırım Demirören’in kur 18 lirayken niye alacağını tahsil etmedin Ziraat Bankası. Vallaha, Billaha, Tillaha da şayet o müdür yargılanmazsa aslına bakarsanız yazıklar olsun bize.
SÖZCÜ müellifi Uğur Dündar’ın sunduğu Demokrasi Arenası programına CHP Mersin Milletvekili Ali Becerikli Başarır, ekonomist Meliha Okur ile anlatıcı ve televizyon programcısı Mine Özbek oldu.
“İNANILMAZ BİR TL SIKIŞIKLIĞI VAR”
İktisattaki durumu pahalandıran ekonomist Meliha Okur, “Reel kesimden yığınla beşerle konuşuyorum. Meczup üzere Türk Lirası arıyorlar. Para yok. Tüm parayı buraya çekeceğiz. O para nerede kullanılacak farklı bir tartışma konusu. Lakin herkes maaş ödeyecek, mal alacak ona bakılırsa iş yapacak. İnanılmaz bir TL sıkışıklığı var. Bu epeyce değerli bir bahis. Son üç gündür borsayı yakından izlemeliyiz. Teminat açığı olan birtakım kurumlar, kimi yatırımcıların zorda kalması niçiniyle, takır takır paylar satılıyor. İzlenmesi gereken bir yer. Şok dalgalara karşı hazırlıklı olmak durumundayız” dedi.
ZİRAAT BANKASI’NA REAKSİYON
Okur’un akabinde kelam alan Uğur Dündar, Ziraat Bankası’nın Kazakistan şubesinde yaşandığı argüman edilen olayı anlattı. Dündar şu sözleri kullandı:
* Kazakistan’daki Ziraat Bankası şubesine AKP’ye yakın olan ve Ahıska Türklerini temsil ettiği söz edilen bir sivil toplum örgütünün de lideri olan kişi teze bakılırsa aldığı kredilere hayli küçük gayrı menkul kıymeti taşıyan mülklerini ipotek vermiş. Şişirme ekspertizler yapılmış. Bu krediler ödenmemiş. Yani kamu kaynakları bir manada o kişi tarafınca hortumlanmış.
* Ben ayın 16’sında sabah saat 11.25’te Kazakistan Ziraat Bankası’nı aradım. Evvel bir Kazak yetkili çıktı ondan sonrasında Türkçe konuşan bir nazaranvliye verildi telefon. Ona, ‘Bankanızla ilgili bir yolsuzluk argümanı var, soruşturma yapıyorum, sorumlu gazetecilik anlayışı gereği bankanızın önde gelen yöneticileriyle konuşmak istiyorum’ dedim. Yaklaşık 1 hafta bekledim tahminen ararlar diye. Ne arayan, ne soran oldu.
* esasen mevzuyu SÖZCÜ’deki bedelli meslektaşımız Serpil Yılmaz köşesinde gündeme getirmiş, ben biraz daha somutlaştırdım. Yayınlayınca Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’nden aranacağımı iddia ettim. Daha doğrusu bekledim. Ne dokunaklıdır ki ne arayan var, ne soran var.
“BABANIN PARASI DEĞİL O EY ZİRAAT BANKASI GENEL MÜDÜRÜ HESAP VER”
Dündar, kelamlarına şöyleki devam etti:
* Evvelden AKP iktidarı öncesinde bunun çeyreği kadar iddiayı lisana getirdiğimizde telefonlarımız susmazdı. aslına bakarsanız sorumlular biden kaçmaz ve sorularımıza yanıt verirlerdi. Artık bir suskunluk sarmalı ortasında tüm bürokrasi. Ancak yitip giden paralar bu halkın parası. Size o paralar babanız tarafınca verilmedi. Babanızdan miras kalan paraları siz ona buna dağıtmıyorsunuz. Halkın parasını dağıtıyorsunuz. bu biçimde bir idare anlayışı düşünülebilir mi? Çıldıracağım. Bu nasıl bir sorumsuzluktur. Bu nasıl bir gözü karalıktır?
* Ne hakla siz halkın parasını ona buna peşkeş çekiyorsunuz? Beşerler Halk Ekmek büfeleri önlerinde saatlerce donma değerine kuyruklara giriyorlar. Sizin Türkiye gerçeklerinden realitesinden haberiniz var mı? Ziraat Bankası, Köylü, çiftçi ekim gübresi atamadı tarlalarına. Üretici ilaç alamıyor. Traktörüne koyacak mazotu bulamıyor. Senin öncedena onu desteklemen lazım. Kazakistan’daki barona sen bu garip halkın, sen bu tüyü bitmemiş yetimin hakkını nasıl peşkeş çekersin. daha sonra da nasıl sessiz kalırsın. Hesap ver. Kalem kalem hesap ver. Halk ismine soruyorum. Babanın parası değil o senin ey Ziraat Bankası Genel Müdürü hesap ver. Bugün vermezsen yarın vereceksin.
“EĞER O MÜDÜR YARGILANMAZSA aslına bakarsan YAZIKLAR OLSUN BİZE”
Ali Becerikli Başarır ise Ziraat Bankası’nın Demirören’e verdiği krediyi hatırlatarak şu sözleri kullandı:
* 750 milyon dolar kimin kredi borcu vardı? Yıldırım Demirören’in. Biz bu ülkede Londra’daki bir avuç tefeciye saatte 3 milyon küsur dolar faiz veriyoruz. Dolar 18 lirayken veriyorduk bu faizi. Bu 750 milyon doları tahsil etseydiniz tahminen 2.5 milyon dolar saatte faiz verecektik.
* Artık ne oldu? Demirören’in borcu da 3’te 1 azaldı. Bu devletin ziyanını kim verecek bana söyler misiniz? Yıldırım Demirören’in kur 18 lirayken niye alacağını tahsil etmedin Ziraat Bankası. Vallaha, Billaha, Tillaha da şayet o müdür yargılanmazsa aslına bakarsanız yazıklar olsun bize.