CHP’li Purçu: Türkiye’de her 10 bayandan 3’ü kayıt dışı çalıştırılıyor CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, 8 Mart Dünya İşçi Bayanlar Günü ötürüsıyla insan hakları temelli bir ileti paylaştı. “Günümüzde bayanlara karşı aile ortasında, eğitimde, istihdamda, siyasette ayrımcılık devam etmekte; bayana yönelik şiddet, bayan cinayetleri, çocuk gelinler meselelerine tahlil getirmek için bilhassa son on yıldır kararlı bir devlet siyaseti uygulanmamaktadır” diyen Purçu, şu tabirleri kullandı:
‘AYRIMCILIK VE ŞİDDET, BÜTÜNCÜL SİYASETLER İLE ORTADAN KALDIRILABİLİR’
“Günümüzde bayanlara karşı aile ortasında, eğitimde, istihdamda, siyasette ayrımcılık devam etmekte; bayana yönelik şiddet, bayan cinayetleri, çocuk gelinler sıkıntılarına tahlil getirmek için bilhassa son on yıldır kararlı bir devlet siyaseti uygulanmamaktadır. Bayana karşı her türlü ayrımcılık ve şiddet, devletin bütüncül siyasetler üretmesi, geliştirmesi ve uygulaması ile ortadan kaldırılabilecektir. Bayanlara karşı eril şiddetin önlenmesi, bayanların karar düzeneklerinde, üretim alanlarında yer alması, siyasette eşit temsil, bu siyasetlerin başında yer almalıdır. Biroldukça örnek, yönetenlerin toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamada bütüncül siyasetler üretmekten hayli uzakta olduğunu göstermektedir. Erkek hükümran ideolojinin eseri olan, bayanı ötekileştiren, değersizleştiren uygulamalar, devletin her kademesinde varlığını ağır bir biçimde hissettirmektedir.
İktidar, yalnızca bayana yönelik şiddeti önlemekle değil, bununla birlikte şiddet hareketlerinin aktif soruşturulması ve kovuşturulması ile de yükümlüdür. 2015-2016 yılları içerisinde Anayasa Mahkemesi’nin, Türk Ceza Kanunu’ndaki kimi kararlar hakkında ‘geleneksellik’ sebebi öne sürülerek verdiği iptal kararları, ne yazık ki çocuk yaşta evlilikleri legalleştirme kararınu doğurmaktadır.”
BAYANLARIN MÜDAFAA TALEBİ YÜZDE 114 ARTTI
Türkiye’nin, OECD ülkeleri içinde bayana karşı şiddetin en yaygın olduğu ülke pozisyonuna geldiğini söyleyen Purçu, “2012’de 139 bin olan muhafaza talebi sayısı, 2020 yılına geldiğinde yüzde 114 artışla 339 bin 792’ye yükseldi. Bayanların yaşadığı şiddet yalnızca erkek şiddeti değildir. Bayanlar, devletin uygulamalarındaki eksikliklerden kaynaklanan ekonomik şiddete de maruz kalmaktadır. Gelir adaletsizliği, yoksulluk ya da işsizlik bu ekonomik şiddetin göstergelerinden bazılarıdır. bir daha insanın barınma, beslenme üzere en temel gereksinimlerini karşılama gücüne sahip olamaması ekonomik şiddet yaşadığının bir belirtisi olarak kıymetlendirilmektedir. 20 yıldır iktidarda olan AKP’nin uyguladığı ekonomik şiddete direnen bayanlar hem de karar sistemlerinde yer almaya, siyasal haklarını müdafaaya ve cinsiyetçi siyasetlere karşı gayret etmeye de devam etmektedir” dedi.
‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇIKILMASI CANİLERİ DAHA DA YÜREKLENDİRDİ’
Purçu, şöyleki devam etti:
“Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda bir adım bile ileri gidilemediğinin değerli bir göstergesi olan bu bilgiler ortaya koymaktadır ki; iktidarın sessizliği, failleri ‘aklama’ gayreti, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik geçen yıl yürütülen karalama kampanyaları ve bir anda bayana karşı her türlü şiddetten bayanları koruyan bu mukaveleden çıkılması, meskenlerde, sokaklarda, işyerlerinde bayana yönelik şiddet uygulayan canileri daha da yüreklendirmiştir. Şiddet önlenmesi gereken bir insanlık hakkı ihlali iken, AKP iktidarının şiddeti yüreklendirmesi, özendirmesi fazlaca büyük bir çelişkidir. beraberinde bayanların güçlendirilmesi istikametinde somut ve kararlı bir iradenin olmadığının da değerli bir göstergesidir.
Bayanların her türlü şiddetten korunması, bayanlara yönelik şiddetin faillerin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması için hazırlanmış olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmıştır. tıpkı vakitte İstanbul Sözleşmesi’nin iç hukuktaki yansıma olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Bayana Yönelik Şiddetin Engellenmesine dair Kanunun uygulanmasında yaşanan meseleler ve tartışmalar hala devam etmektedir. Bayanlar kanun kapsamında alınan müdafaa kararlarına, önlemlere karşın şiddete uğramaya, öldürülmeye devam etmektedir. 6284 sayılı kanun, uygulayıcılarının pasifliği ve özensizliği ile fonksiyonsuz bir kanun haline getirilmek istenmektedir.
‘HİÇBİR BAYANIN VEFATI KUŞKULU KALMAMALI’
Tek adamın imzasıyla bir gecede hukuksuz bir biçimde İstanbul Sözleşmesi’nden imzamızın çekilmesinin akabinde biroldukça bayan öldürüldü ve kuşkulu bayan vefatları artış gösterdi. Kuşkulu bayan vefatları, maalesef bayan cinayetlerinden daha da şiddetli olabilmektedir. Bayanların nitekim kaza kararı mu öldükleri, bayan cinayeti olup olmadığı, intihar edip etmedikleri yahut bir biçimde intihara sürüklenip sürüklenmedikleri açığa çıkartılmalıdır. hiç bir bayan vefatının kuşkulu kalmamalıdır.
‘ILO 190 ONAYLANMALI’
Tüm bayanların şiddetten uzak eşit ve özgür olduğu dünyanın yaratılması, eşitlik anlayışının yerleştirilmesi ve bayanların görünür olması için çaba eden bayanların her vakit yanında olduğumuzu bilmelerini isterim. Bunun için evvela içeriği ve kapsayıcılığı ile güçlendirici bir yerde duran ve bayanlar için İstanbul Sözleşmesi’nin bir daha imzalanması ve 6284 sayılı yasanın uygulanması ve ILO 190 Sayılı Sözleşme’nin onaylanması için gayret etmeye devam edeceğiz. Bayanların hayat hakkı başta olmak üzere birfazlaca hakkının korunması için en değerli araçlardan birisi olan İstanbul Mukavelesinden vazgeçmeyeceğiz. CHP iktidarında, birinci vakit içinderda yapılacak olan icraatlerden biri İstanbul Sözleşmesi’ni bir daha onaylamak olacaktır.”
‘HER 10 BAYANDAN 3’Ü KAYIT DIŞI ÇALIŞTIRILIYOR’
OECD ülkeleri ortalamasında bayan işsizlik oranı yüzde 6,1; AB ülkeleri ortalamasında yüzde 7,2 iken Türkiye’de dar tarifli bayan işsizlik oranının yüzde 13,7 olduğunu söyleyen Purçu, “Kadınların çalışma hayatına iştiraki önündeki manilerin yanı sıra çalışma şartları da pek berbattır. Türkiye’de her 10 bayandan 3’ü kayıt dışı çalıştırılmaktadır. 2021 yılı dördüncü devir bilgilerine göre; istihdam edilebilen bayanların yalnızca yüzde 64,4’ü kayıtlı, yani toplumsal teminat kapsamındayken, yüzde 35,6’sı kayıt dışı işlerde hiç bir teminatı olmadan çalıştırılmaktadır” dedi.
‘ROMAN BAYANLAR, EKONOMİK ŞİDDETİ EN ÇOK YAŞAYAN KESİMDİR’
Purçu, bayanları ekonomik şiddete karşı da koruyan İstanbul Kontratı ve ILO 190 Sayılı Sözleşme’nin, bayan yoksulluğunu tedbire potansiyeline dikkat çekerek, “CHP’nin Roman Milletvekili olarak ayrıyeten belirtmek isterim ki; gündelik işlerde çalışarak geçimini sağlayan ve hiç bir ekonomik teminatı olmadan senelerda çalışma ömründe var olmaya çalışan Roman bayanlar, ekonomik şiddeti en hayli yaşayan kesimdir” tabirlerini kullandı.
‘KADINLAR DAHA DÜŞÜK FİYATLARLA ÇALIŞTIRILIYOR’
adamların bayanlardan yüzde 31,4 daha fazla gelir elde ettiğine dikkat çeken Purçu şu biçimde konuştu:
“Ücretli bayan ve erkekler içindeki gelir eşitsizliği büyümektedir. 2006 yılında fiyatlarda yüzde 12 olan fark yüzde 20,7’ye yükselmiştir. Kendi hesabına çalışan adamların geliri bayanlardan yüzde 77,3 fazladır. Bayanların fiyat ve gelir seviyesinin de en az erkekler seviyesinde olması gerekmektedir.
Ataerkil ve toplumun yarısını oluşturan bayanları ikinci plana atan siyasetlere karşı, bayan erkek eşitliği fikrinin öncelikli olarak toplumun her hücresine yerleştirilmesi gerekmektedir. Tüm bayanların şiddetten uzak eşit ve özgür olduğu dünyanın yaratılması, eşitlik anlayışının yerleştirilmesi ve bayanların görünür olması için uğraşa dayanak olmaya devam edeceğiz.
Bayan cinayetlerinin son bulduğu, şiddet, taciz, tecavüz utançlarının yaşanmadığı bir dünyada, insan hakları temelinde bayanların siyasi ve toplumsal şuurunun geliştirilmesi, ekonomik, siyasi ve toplumsal muvaffakiyetlerinin teşvik edilmesi ve desteklenmesi ümidiyle, 8 Mart Dünya İşçi Bayanlar Günü’müzü kutluyorum.” (HABER MERKEZİ)
‘AYRIMCILIK VE ŞİDDET, BÜTÜNCÜL SİYASETLER İLE ORTADAN KALDIRILABİLİR’
“Günümüzde bayanlara karşı aile ortasında, eğitimde, istihdamda, siyasette ayrımcılık devam etmekte; bayana yönelik şiddet, bayan cinayetleri, çocuk gelinler sıkıntılarına tahlil getirmek için bilhassa son on yıldır kararlı bir devlet siyaseti uygulanmamaktadır. Bayana karşı her türlü ayrımcılık ve şiddet, devletin bütüncül siyasetler üretmesi, geliştirmesi ve uygulaması ile ortadan kaldırılabilecektir. Bayanlara karşı eril şiddetin önlenmesi, bayanların karar düzeneklerinde, üretim alanlarında yer alması, siyasette eşit temsil, bu siyasetlerin başında yer almalıdır. Biroldukça örnek, yönetenlerin toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamada bütüncül siyasetler üretmekten hayli uzakta olduğunu göstermektedir. Erkek hükümran ideolojinin eseri olan, bayanı ötekileştiren, değersizleştiren uygulamalar, devletin her kademesinde varlığını ağır bir biçimde hissettirmektedir.
İktidar, yalnızca bayana yönelik şiddeti önlemekle değil, bununla birlikte şiddet hareketlerinin aktif soruşturulması ve kovuşturulması ile de yükümlüdür. 2015-2016 yılları içerisinde Anayasa Mahkemesi’nin, Türk Ceza Kanunu’ndaki kimi kararlar hakkında ‘geleneksellik’ sebebi öne sürülerek verdiği iptal kararları, ne yazık ki çocuk yaşta evlilikleri legalleştirme kararınu doğurmaktadır.”
BAYANLARIN MÜDAFAA TALEBİ YÜZDE 114 ARTTI
Türkiye’nin, OECD ülkeleri içinde bayana karşı şiddetin en yaygın olduğu ülke pozisyonuna geldiğini söyleyen Purçu, “2012’de 139 bin olan muhafaza talebi sayısı, 2020 yılına geldiğinde yüzde 114 artışla 339 bin 792’ye yükseldi. Bayanların yaşadığı şiddet yalnızca erkek şiddeti değildir. Bayanlar, devletin uygulamalarındaki eksikliklerden kaynaklanan ekonomik şiddete de maruz kalmaktadır. Gelir adaletsizliği, yoksulluk ya da işsizlik bu ekonomik şiddetin göstergelerinden bazılarıdır. bir daha insanın barınma, beslenme üzere en temel gereksinimlerini karşılama gücüne sahip olamaması ekonomik şiddet yaşadığının bir belirtisi olarak kıymetlendirilmektedir. 20 yıldır iktidarda olan AKP’nin uyguladığı ekonomik şiddete direnen bayanlar hem de karar sistemlerinde yer almaya, siyasal haklarını müdafaaya ve cinsiyetçi siyasetlere karşı gayret etmeye de devam etmektedir” dedi.
‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇIKILMASI CANİLERİ DAHA DA YÜREKLENDİRDİ’
Purçu, şöyleki devam etti:
“Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda bir adım bile ileri gidilemediğinin değerli bir göstergesi olan bu bilgiler ortaya koymaktadır ki; iktidarın sessizliği, failleri ‘aklama’ gayreti, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik geçen yıl yürütülen karalama kampanyaları ve bir anda bayana karşı her türlü şiddetten bayanları koruyan bu mukaveleden çıkılması, meskenlerde, sokaklarda, işyerlerinde bayana yönelik şiddet uygulayan canileri daha da yüreklendirmiştir. Şiddet önlenmesi gereken bir insanlık hakkı ihlali iken, AKP iktidarının şiddeti yüreklendirmesi, özendirmesi fazlaca büyük bir çelişkidir. beraberinde bayanların güçlendirilmesi istikametinde somut ve kararlı bir iradenin olmadığının da değerli bir göstergesidir.
Bayanların her türlü şiddetten korunması, bayanlara yönelik şiddetin faillerin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması için hazırlanmış olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmıştır. tıpkı vakitte İstanbul Sözleşmesi’nin iç hukuktaki yansıma olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Bayana Yönelik Şiddetin Engellenmesine dair Kanunun uygulanmasında yaşanan meseleler ve tartışmalar hala devam etmektedir. Bayanlar kanun kapsamında alınan müdafaa kararlarına, önlemlere karşın şiddete uğramaya, öldürülmeye devam etmektedir. 6284 sayılı kanun, uygulayıcılarının pasifliği ve özensizliği ile fonksiyonsuz bir kanun haline getirilmek istenmektedir.
‘HİÇBİR BAYANIN VEFATI KUŞKULU KALMAMALI’
Tek adamın imzasıyla bir gecede hukuksuz bir biçimde İstanbul Sözleşmesi’nden imzamızın çekilmesinin akabinde biroldukça bayan öldürüldü ve kuşkulu bayan vefatları artış gösterdi. Kuşkulu bayan vefatları, maalesef bayan cinayetlerinden daha da şiddetli olabilmektedir. Bayanların nitekim kaza kararı mu öldükleri, bayan cinayeti olup olmadığı, intihar edip etmedikleri yahut bir biçimde intihara sürüklenip sürüklenmedikleri açığa çıkartılmalıdır. hiç bir bayan vefatının kuşkulu kalmamalıdır.
‘ILO 190 ONAYLANMALI’
Tüm bayanların şiddetten uzak eşit ve özgür olduğu dünyanın yaratılması, eşitlik anlayışının yerleştirilmesi ve bayanların görünür olması için çaba eden bayanların her vakit yanında olduğumuzu bilmelerini isterim. Bunun için evvela içeriği ve kapsayıcılığı ile güçlendirici bir yerde duran ve bayanlar için İstanbul Sözleşmesi’nin bir daha imzalanması ve 6284 sayılı yasanın uygulanması ve ILO 190 Sayılı Sözleşme’nin onaylanması için gayret etmeye devam edeceğiz. Bayanların hayat hakkı başta olmak üzere birfazlaca hakkının korunması için en değerli araçlardan birisi olan İstanbul Mukavelesinden vazgeçmeyeceğiz. CHP iktidarında, birinci vakit içinderda yapılacak olan icraatlerden biri İstanbul Sözleşmesi’ni bir daha onaylamak olacaktır.”
‘HER 10 BAYANDAN 3’Ü KAYIT DIŞI ÇALIŞTIRILIYOR’
OECD ülkeleri ortalamasında bayan işsizlik oranı yüzde 6,1; AB ülkeleri ortalamasında yüzde 7,2 iken Türkiye’de dar tarifli bayan işsizlik oranının yüzde 13,7 olduğunu söyleyen Purçu, “Kadınların çalışma hayatına iştiraki önündeki manilerin yanı sıra çalışma şartları da pek berbattır. Türkiye’de her 10 bayandan 3’ü kayıt dışı çalıştırılmaktadır. 2021 yılı dördüncü devir bilgilerine göre; istihdam edilebilen bayanların yalnızca yüzde 64,4’ü kayıtlı, yani toplumsal teminat kapsamındayken, yüzde 35,6’sı kayıt dışı işlerde hiç bir teminatı olmadan çalıştırılmaktadır” dedi.
‘ROMAN BAYANLAR, EKONOMİK ŞİDDETİ EN ÇOK YAŞAYAN KESİMDİR’
Purçu, bayanları ekonomik şiddete karşı da koruyan İstanbul Kontratı ve ILO 190 Sayılı Sözleşme’nin, bayan yoksulluğunu tedbire potansiyeline dikkat çekerek, “CHP’nin Roman Milletvekili olarak ayrıyeten belirtmek isterim ki; gündelik işlerde çalışarak geçimini sağlayan ve hiç bir ekonomik teminatı olmadan senelerda çalışma ömründe var olmaya çalışan Roman bayanlar, ekonomik şiddeti en hayli yaşayan kesimdir” tabirlerini kullandı.
‘KADINLAR DAHA DÜŞÜK FİYATLARLA ÇALIŞTIRILIYOR’
adamların bayanlardan yüzde 31,4 daha fazla gelir elde ettiğine dikkat çeken Purçu şu biçimde konuştu:
“Ücretli bayan ve erkekler içindeki gelir eşitsizliği büyümektedir. 2006 yılında fiyatlarda yüzde 12 olan fark yüzde 20,7’ye yükselmiştir. Kendi hesabına çalışan adamların geliri bayanlardan yüzde 77,3 fazladır. Bayanların fiyat ve gelir seviyesinin de en az erkekler seviyesinde olması gerekmektedir.
Ataerkil ve toplumun yarısını oluşturan bayanları ikinci plana atan siyasetlere karşı, bayan erkek eşitliği fikrinin öncelikli olarak toplumun her hücresine yerleştirilmesi gerekmektedir. Tüm bayanların şiddetten uzak eşit ve özgür olduğu dünyanın yaratılması, eşitlik anlayışının yerleştirilmesi ve bayanların görünür olması için uğraşa dayanak olmaya devam edeceğiz.
Bayan cinayetlerinin son bulduğu, şiddet, taciz, tecavüz utançlarının yaşanmadığı bir dünyada, insan hakları temelinde bayanların siyasi ve toplumsal şuurunun geliştirilmesi, ekonomik, siyasi ve toplumsal muvaffakiyetlerinin teşvik edilmesi ve desteklenmesi ümidiyle, 8 Mart Dünya İşçi Bayanlar Günü’müzü kutluyorum.” (HABER MERKEZİ)