Dermiş hakim bilmediğim nesne kalmadı ne demek ?

Tolga

Global Mod
Global Mod
Katılım
9 Mar 2024
Mesajlar
173
Puanları
0
**Dermiş Hakim, Bilmediğim Nesne Kalmadı: Erkek ve Kadın Yaklaşımlarının Çatışması**

Bir arkadaşımın bu satırlara takılıp kalması beni düşündürdü. Hepimizin hayatında, bazen kelimelerin ve davranışların anlamını ararken, çok farklı iki dünyaya adım attığımızı fark ediyorsunuz. Bu yazıda, erkeklerin çözüm odaklı, stratejik bakış açılarıyla kadınların empatik, ilişkisel yönelimlerini bir hikaye üzerinden anlatmaya çalışacağım. Belki de hayatın içinde bazen karşımıza çıkan zorluklar, aslında sadece bu iki farklı yaklaşımın çatışmasından başka bir şey değildir.

**Hikayenin Başlangıcı: Hakim Bey ve Duruşma Salonu**

Bir gün, küçük bir kasaba mahkemesinde, bir dava görülüyordu. Davanın özeti basitti ama çok karmaşık bir hikaye barındırıyordu: Bir adam ve bir kadın, bir komşuluk yüzünden anlaşmazlığa düşmüş ve davalık olmuşlardı. Mahkemeye hakimlik yapan ve kasaba halkı tarafından saygı duyulan, yaşlıca bir adam vardı. Hakim Bey, yüzlerce dava dinlemiş, hiçbir şey onu şaşırtamamış gibi görünüyordu.

O gün, davanın her iki tarafı da kendi bakış açılarını öne sürerken, aralarındaki tartışmalar giderek daha karmaşık hale geldi. Adam, olanları tamamen mantıklı ve stratejik bir şekilde anlatıyordu; kadının bu durumu çözmesi, kendi işini ve ailesini koruması gerektiği için yanlış davrandığını öne sürüyordu. Kadın ise, olayları duygusal bir şekilde ele alıyor, mahkemede tüm karşıt görüşlere rağmen komşusuyla olan ilişkisini, ailesini ve toplumdaki yerini savunuyordu.

Bu iki bakış açısının farkı, mahkemeye giren her kişiyi etkiliyordu. Bir noktada, hakim çok yoruldu ve kendi kendine "Bilmediğim nesne kalmadı," diyerek, hem kadın hem de erkek yaklaşımını derinlemesine değerlendirmeye başladı.

**Erkeğin Çözüm Odaklılığı: İleriye Dönük Strateji**

Adam, her zaman stratejiyle hareket eden biriydi. Kendisini her zaman mantık ve pragmatizmle ifade ederdi. Mahkemede, yaptığı açıklamalarda duygusallıktan kesinlikle uzak durdu ve tamamen çözüm odaklı bir yaklaşım sergiledi. "Durum bu ve bu şekilde çözülmesi lazım," dedi. Her adımını, her sözcüğünü titizlikle hesaplamıştı. Kendisine göre, olayı anlamak için duygusal bir yaklaşım gereksizdi; tek gereken şey, sorunu çözmek için en iyi yolu bulmaktı.

İçsel olarak her şeyin bir çözümü olduğunu ve bir problemi anlamanın ilk adımının ona analitik bir gözle yaklaşmak olduğunu düşünüyordu. Bu yaklaşım, erkeklerin genelinde sıkça gördüğümüz bir durumdur: **Çözüm odaklı düşünmek, duygusal karmaşadan uzak durmak ve stratejik adımlar atmak.** Adamın bakış açısındaki bu özellik, onu çoğu durumda daha soğukkanlı ve net bir kişi yapıyordu.

Ancak burada gözden kaçırdığı şey, çözüm ararken insanların birbirlerine duyduğu empati ve ilişkilerin ne kadar önemli olduğu oldu.

**Kadının Empatik Yaklaşımı: İlişkiler ve Toplumsal Bağlar**

Kadın ise olayları bambaşka bir açıdan ele alıyordu. Onun için durum sadece iki kişi arasında bir anlaşmazlık değildi. "Bir komşu nasıl böyle davranabilir?" diye sorgularken, aslında toplumsal bağların ne kadar güçlü olduğunu, insanların birbirlerine olan ilişkilerinin mahkemeden çok daha önemli olduğunu anlatıyordu.

Kadın, daha çok duygusal bir bağ kuruyordu; her açıklamasında karşındaki kişiye empati gösteriyor, onların duygularını anlamaya çalışıyordu. Ona göre olay, sadece bir çözümden ibaret değildi. İnsanlar birbiriyle ilişkilerini kurarken, toplumda birbirlerine nasıl yaklaşacakları, değerler ve anlayış önemliydi. Kadının gözünde, haklı olmanın da bir anlamı yoktu; önemli olan ne hissettirdiği, ne kadar anlayış gösterdiği ve insanları nasıl bir arada tutacağıydı.

İçsel olarak toplumsal bağları kurmak ve sürdürmek için duygusal zekaya sahip olmak gerektiğini savunuyordu. Her ne kadar çözüm önerileri sunmuş olsa da, aslında çözümün içinde en önemli şeyin duygusal denge olduğunu biliyordu.

**Hakim Bey'in Düşünceleri: Duygular ve Strateji Arasında**

Hakim Bey, davanın sonunda iki tarafın da haklılıklarını sorguladı. Her iki yaklaşımda da doğru olan noktalar vardı. Kadın, ilişkilerdeki empatiyi ve toplumsal bağları savunarak, çözümün sadece mantıklı olamayacağını anlatıyordu. Adam ise, strateji ve mantıkla çözüm bulmayı savunarak, her şeyin mantıklı bir temele oturması gerektiğini vurguluyordu.

Bu çatışma, kadın ve erkek bakış açıları arasındaki farkı net bir şekilde gözler önüne seriyordu. Hakim, her iki bakış açısını da içselleştirmiş bir şekilde kararını verdi. Her iki tarafın da çözüm arayışlarında önemli noktalar bulunduğunu fark etti. Sonuçta, davayı ne stratejiyle ne de duygusal bir bağla çözmek mümkün değildi. Gerçek çözüm, bu iki yaklaşımın bir araya geldiği noktada bulunabilirdi.

**Sonuç: Bir Arada Var Olmak**

Sonunda, mahkeme salonunda herkes kendi yolunu buldu. Hakim Bey, her iki tarafı da dinledikten sonra, toplumun bir arada var olabilmesinin, ne kadar stratejik ne kadar duygusal bir yaklaşım gerektiğini kavrayarak verdiği kararda, insan ilişkilerinin karmaşıklığına dair yeni bir anlayış kazandı.

Erkeklerin çözüm odaklı ve stratejik bakış açıları, kadınların empatik ve ilişkisel yaklaşımlarıyla bir araya geldiğinde, bambaşka bir denge oluşabiliyor. Her iki bakış açısının birleşiminde bir denge bulabilmek, belki de hayatın en büyük çözümüdür.
 
Üst