evlilikte kadının cinsellik istememesi ?

Selin

Global Mod
Global Mod
Katılım
12 Mar 2024
Mesajlar
355
Puanları
0
Evlilikte Kadının Cinsellik İstememesi: Toplumsal Cinsiyet, Irk ve Sınıf Perspektifinden Bir İnceleme

Cinsellik, evlilik gibi sosyal bir kurum içinde daha karmaşık bir hal alabilir. Ancak evli kadınların cinsellik istememesi, çoğu zaman yalnızca kişisel tercihlerle açıklanamaz; bunun ardında toplumsal cinsiyet normları, kültürel kalıplar, sınıf ve ırk gibi geniş sosyal faktörler de yatmaktadır. Bu yazıda, evlilikte kadının cinsellik istememesi olgusunu, bu sosyal yapıların etkisiyle inceleyecek ve bu konuya dair bir farkındalık yaratmaya çalışacağım. Hepimiz, farklı deneyimler ve toplumsal koşullar içinde şekillenen bireyleriz. Bununla birlikte, bazen toplumsal yapılar o kadar belirleyici olabiliyor ki, bireylerin istekleri ve ihtiyaçları bu yapılar tarafından yönlendirilebiliyor.

Toplumsal Cinsiyet Normları ve Evlilikte Cinsellik

Toplumlar, kadının cinsellik anlayışını tarihsel olarak pek çok şekilde şekillendirmiştir. Kadının, özellikle evlilik içindeki cinsellik üzerindeki rolü genellikle “bakıcı” ve “verici” olarak tanımlanmıştır. Geleneksel olarak, evli kadınlardan cinsellik açısından sürekli bir talep beklenir; bu talepler, bazen kadının istekleri ve duygusal hallerinden bağımsızdır. Cinsellik, çoğunlukla erkeğin tatmininin bir yolu olarak görülmüş ve kadının bu talepleri kabul etmesi gerektiği öğretilmiştir. Bu noktada, kadınların cinsellikten kaçınmasının psikolojik ve duygusal temelleri olabileceği gibi, daha geniş bir toplumsal baskının sonucu da olabilir.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadınların cinsellikten yabancılaşmasına yol açabilir. Kadınların çoğu zaman kendi bedenleri üzerinde kontrol sahibi olamaması, cinsel isteklerini ifade etme konusunda korkularının olması veya “iyi bir eş” olma baskısının etkisiyle isteklerini geri plana atması, bu yapıları ortaya çıkaran faktörlerdir. Evlilik içinde kadınların cinsel isteksizlik yaşaması, kişisel değil, yapısal bir problem olabilir. Kadın, toplumun kendisinden beklediği şekliyle cinsellik üzerine düşünmeye ve hareket etmeye zorlanabilir.

Irk ve Sınıfın Evlilikte Cinsellik Üzerindeki Etkisi

Irk ve sınıf gibi toplumsal faktörler de kadınların cinsel isteksizliğinde önemli bir rol oynar. Kültürel farklılıklar, kadının cinsellik anlayışını ve evlilik içindeki rollerini etkiler. Örneğin, bazı toplumlarda evlilik içindeki cinsellik, kadınların eşlerine karşı belirli bir sevgi veya saygı gösterme biçimi olarak kabul edilir. Fakat bu kültürel baskılar, kadınların cinsel isteksizliklerini dile getirmelerini zorlaştırabilir. Diğer taraftan, bazı ırksal ve etnik gruplarda, kadınların cinselliği tamamen reddetmesi, özellikle kültürel ya da dini normlar yüzünden bir tabu olabilir.

Sınıf faktörü de bu durumu etkiler. Maddi zorluklar, evlilik içindeki güç dinamiklerini derinden etkileyebilir ve bu da kadının cinsel yaşamına yansıyabilir. Örneğin, ekonomik zorluklar yaşayan kadınlar, evlilikteki cinsel sorunları, kendilerini güvensiz ve güçsüz hissettikleri bir alanda yaşayabilirler. Sınıfsal eşitsizlikler, kadınların evliliklerini bir tür ekonomik güvenlik sağlamanın aracı olarak görmelerine de neden olabilir, bu da cinsel hayatlarını şekillendirir. Kadınlar, cinsellikten çok ekonomik güvenceleri ve eşlerinin finansal durumlarını göz önünde bulundurmak zorunda kalabilirler.

Kadınların Sosyal Yapıların Etkileri Altında Cinsellikten Yabancılaşması

Kadınların evliliklerde cinsellik istememesi, bazen toplumsal yapılar tarafından içselleştirilen duygusal ve fiziksel yabancılaşmanın bir sonucudur. Kadınlar, toplumda genellikle “bakım veren” olarak tanımlanır ve cinsel isteklerinin bastırılması, onları hem psikolojik hem de bedensel olarak yıpratabilir. Psikolojik baskılar, kadının duygusal olarak ilişkilerinde isteklerini dile getirememesine yol açabilir. Ayrıca, cinsellik sadece fiziksel bir ihtiyaç değil, aynı zamanda duygusal bir bağ kurma biçimidir ve bu bağın sürekli olarak dışsal etkilere karşı şekillendirilmesi, kadının isteklerinden uzaklaşmasına neden olabilir. Cinsel ilişkiyi sadece bir zorunluluk olarak görmek, kadının kendisini bu konuda pasif bir aktör olarak hissetmesine yol açabilir.

Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımları ve Kadınların Deneyimleri

Erkekler için, evlilik içindeki cinsellik genellikle daha “doğal” bir ihtiyaç olarak görülür. Bu yüzden, kadınların cinsellikten kaçınması veya istememesi, erkekler tarafından çoğunlukla anlaşılması güç bir durum olarak değerlendirilir. Ancak erkeklerin çözüm arayışları, çoğu zaman kadınların deneyimlerini anlamaktan çok, kendi ihtiyaçlarına yönelik çözümler geliştirme odaklıdır. Birçok erkek, kadının cinsel isteksizliğine, “daha çok ilgi göster”, “romantik ol”, “daha fazla özen” gibi çözüm önerileri getirir. Ancak bu yaklaşım, sorunun yüzeyine temas etmekle kalır ve genellikle kadınların içsel yaşadığı baskıların derinlerine inmez. Erkekler, çözüm arayışlarını kadınların hissiyatını anlamak üzerine değil, genellikle bir “tamir” mekanizması olarak inşa ederler.

Çözüm odaklı bir yaklaşım sergilemek yerine, kadınların cinsel isteksizliklerinin ardındaki toplumsal, psikolojik ve duygusal faktörlere duyarlı yaklaşmak çok daha etkili olabilir.

Tartışmaya Açık Sorular

Kadınların cinsellik istememesi, toplumsal yapılar ve eşitsizliklerle nasıl daha iyi anlaşılabilir? Erkekler, kadınların isteklerini daha iyi anlayabilmek için ne tür toplumsal değişikliklere katkıda bulunabilirler? Kadınların cinsellik üzerindeki etkilerini anlamak ve bu konuda sağlıklı bir iletişim geliştirmek, evlilikte cinsellikten uzaklaşmanın önüne geçebilir mi?

Bu soruları düşünerek, evlilikte kadının cinsellik istememesinin arkasındaki derin yapısal sorunları keşfetmeye davet ediyorum.
 
Üst