Fatih Birol: Global bir güç krizi yaşanıyor Uluslararası Güç Ajansı Lideri Fatih Birol yaptığı açıklamada, petrol, doğalgaz, kömür ve elektrik piyasaları olmak üzere güç dalının bütün kollarını kapsayan global bir güç krizi yaşandığını anlattı.
Birol, Avrupa’da üç yeni gelişimin gözlendiğini tabir ederek, bunlardan birincisinin yenilenebilir güce verilen ehemmiyetin süratle artması olduğunu söylemiş oldu.
İkinci olarak ise ülkelerin birinci kez güç verimliliği konusunda yasal olarak bağlayıcı kararlar aldığını aktaran Birol, şu biçimde devam etti:
“Üçüncüsü de nükleer güçte bir geri dönüş görüyoruz. Örneğin, Belçika hükümeti nükleerden çıkışa karar vermişti. Biz Belçika hükümetine nükleerden çıkışı ertelemelerini tavsiye ettik. Bu süreyi 10 yıl ertelediler. Biroldukca ülke artık nükleere son derece farklı gözle bakıyor. Mevcut güç krizi ülkelerin güç siyasetlerini gözden geçirmeleri ve öncelik sıralamalarını bir daha düzenlemelerini birlikteinde getirdi. Bu sürecin geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini düşünüyorum. Fosil yakıtların kıymeti giderek azalacak, kaybedecek demiyorum lakin vakit içerisinde azalacak.”
Fosil yakıtlardan sağlanan çıkar artarak pak güce kayıyor
Birol, 2019’da dünyada satılan 100 araçtan 2’sinin elektrikli olduğunu anımsatarak, şu anda satılan her 100 araçtan 10’unun elektrikli olduğu bilgisini paylaştı.
Bu trendin hızlanarak devam edeceğini lisana getiren Birol, “Aynı biçimde devam etse dahi 2025’te ulaşımdaki petrol talebi doruğa ulaşıp düşüşe geçiyor zira petrol talebinin kıymetli bir kısmı araçlardan geliyor. Bu niçinle petrol talebinde bir zayıflama olacak.” diye konuştu.
Birol, bugünden yeni bir petrol yatırımı için düğmeye basıldığında birinci petrol üretiminin 2040’ı bulacağını belirterek, “Burada bir iş riski var. Şirketlerin birçok bu riski görüyor. Olağanda petrol sanayisinin yıllık karı 1,5 trilyon dolardı. Bu sene biz bunun 4 trilyon dolara ulaşacağını öngörüyoruz. Bu ölçünün da değerli bir kısmının pak güç yatırımlarına harcanacağını düşünüyoruz. Şirketler de bu biçimdece portföylerini şekillendirecek ve tamamını olmasa da fosil yakıtlardan sağladıkları yararın bir kısmını giderek artan biçimde pak kaynaklara yatıracak.” tabirlerini kullandı.
Enerji ticaret yolları değişiyor
Avrupa’nın Rus fosil yakıtlarına bağımlılığı azaltma uğraşlarına da değinen Birol, Rusya’nın Avrupa için son derece kıymetli bir tedarikçi olduğunu ancak Avrupa’nın da Rusya’nın en büyük müşterilerinden olduğunu aktardı.
Birol, Rus doğal gaz ihracatının büsbütün Avrupa’ya kilitlenmiş durumda olduğuna işaret ederek, “Bütün büyük Rus doğal gaz yatakları Rusya’nın batısında ve bunların hepsi boru sınırlarıyla Avrupa’ya bağlanmış biçimde.” dedi.
Savaş öncesinde Rus petrolünün yüzde 50’sine yakınının ise Avrupa’ya gittiğini anımsatan Birol, petrolün Rusya’dan Avrupa’ya gitmesi 4-5 gün sürerken, Asya’ya gitmesinin 2 ayı bulduğunu söylemiş oldu.
Birol, Asya’nın petrolü yüklü olarak Orta Doğu’dan aldığını lakin Rusya’dan Asya’ya petrol ihracatının arttığını söz ederek, şu biçimde devam etti:
“Orta Doğu’dan Asya’ya gitmeyen petrol de Avrupa’ya gelecek. Rusya’dan doğal gazın Asya’ya taşınması için yeni boru sınırlarının yapılması ise en az 5 yıl. Yani hangi açıdan bakarsak bakalım, ticaret yollarının bir daha şekilleneceğini söyleyebiliriz. Bu açıdan çok değerli değişiklikler olacak.”
“Avrupa’nın Rus gazını bugünden yarına sıfırlaması gerçekçi değil”
Avrupa ve Rusya içindeki güç ticaretinin on senelera dayandığını kaydeden Birol, “Rus gazının Avrupa’ya akışının bugünden yarına kesilmesi yahut sıfırlanması gerçekçi değil. Bu gazı bir anda diğer üreticilerden yahut kaynaklardan tedarik etmek mümkün değil lakin gidişat Rusya’dan gaz ithalatını azaltma tarafında ve vakit ortasında de azalacaktır.” dedi.
Birol, Rusya’nın Avrupa için artık emniyetli bir tedarikçi olmaktan çıktığını kelamlarına ekledi.
Birol, Avrupa’da üç yeni gelişimin gözlendiğini tabir ederek, bunlardan birincisinin yenilenebilir güce verilen ehemmiyetin süratle artması olduğunu söylemiş oldu.
İkinci olarak ise ülkelerin birinci kez güç verimliliği konusunda yasal olarak bağlayıcı kararlar aldığını aktaran Birol, şu biçimde devam etti:
“Üçüncüsü de nükleer güçte bir geri dönüş görüyoruz. Örneğin, Belçika hükümeti nükleerden çıkışa karar vermişti. Biz Belçika hükümetine nükleerden çıkışı ertelemelerini tavsiye ettik. Bu süreyi 10 yıl ertelediler. Biroldukca ülke artık nükleere son derece farklı gözle bakıyor. Mevcut güç krizi ülkelerin güç siyasetlerini gözden geçirmeleri ve öncelik sıralamalarını bir daha düzenlemelerini birlikteinde getirdi. Bu sürecin geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini düşünüyorum. Fosil yakıtların kıymeti giderek azalacak, kaybedecek demiyorum lakin vakit içerisinde azalacak.”
Fosil yakıtlardan sağlanan çıkar artarak pak güce kayıyor
Birol, 2019’da dünyada satılan 100 araçtan 2’sinin elektrikli olduğunu anımsatarak, şu anda satılan her 100 araçtan 10’unun elektrikli olduğu bilgisini paylaştı.
Bu trendin hızlanarak devam edeceğini lisana getiren Birol, “Aynı biçimde devam etse dahi 2025’te ulaşımdaki petrol talebi doruğa ulaşıp düşüşe geçiyor zira petrol talebinin kıymetli bir kısmı araçlardan geliyor. Bu niçinle petrol talebinde bir zayıflama olacak.” diye konuştu.
Birol, bugünden yeni bir petrol yatırımı için düğmeye basıldığında birinci petrol üretiminin 2040’ı bulacağını belirterek, “Burada bir iş riski var. Şirketlerin birçok bu riski görüyor. Olağanda petrol sanayisinin yıllık karı 1,5 trilyon dolardı. Bu sene biz bunun 4 trilyon dolara ulaşacağını öngörüyoruz. Bu ölçünün da değerli bir kısmının pak güç yatırımlarına harcanacağını düşünüyoruz. Şirketler de bu biçimdece portföylerini şekillendirecek ve tamamını olmasa da fosil yakıtlardan sağladıkları yararın bir kısmını giderek artan biçimde pak kaynaklara yatıracak.” tabirlerini kullandı.
Enerji ticaret yolları değişiyor
Avrupa’nın Rus fosil yakıtlarına bağımlılığı azaltma uğraşlarına da değinen Birol, Rusya’nın Avrupa için son derece kıymetli bir tedarikçi olduğunu ancak Avrupa’nın da Rusya’nın en büyük müşterilerinden olduğunu aktardı.
Birol, Rus doğal gaz ihracatının büsbütün Avrupa’ya kilitlenmiş durumda olduğuna işaret ederek, “Bütün büyük Rus doğal gaz yatakları Rusya’nın batısında ve bunların hepsi boru sınırlarıyla Avrupa’ya bağlanmış biçimde.” dedi.
Savaş öncesinde Rus petrolünün yüzde 50’sine yakınının ise Avrupa’ya gittiğini anımsatan Birol, petrolün Rusya’dan Avrupa’ya gitmesi 4-5 gün sürerken, Asya’ya gitmesinin 2 ayı bulduğunu söylemiş oldu.
Birol, Asya’nın petrolü yüklü olarak Orta Doğu’dan aldığını lakin Rusya’dan Asya’ya petrol ihracatının arttığını söz ederek, şu biçimde devam etti:
“Orta Doğu’dan Asya’ya gitmeyen petrol de Avrupa’ya gelecek. Rusya’dan doğal gazın Asya’ya taşınması için yeni boru sınırlarının yapılması ise en az 5 yıl. Yani hangi açıdan bakarsak bakalım, ticaret yollarının bir daha şekilleneceğini söyleyebiliriz. Bu açıdan çok değerli değişiklikler olacak.”
“Avrupa’nın Rus gazını bugünden yarına sıfırlaması gerçekçi değil”
Avrupa ve Rusya içindeki güç ticaretinin on senelera dayandığını kaydeden Birol, “Rus gazının Avrupa’ya akışının bugünden yarına kesilmesi yahut sıfırlanması gerçekçi değil. Bu gazı bir anda diğer üreticilerden yahut kaynaklardan tedarik etmek mümkün değil lakin gidişat Rusya’dan gaz ithalatını azaltma tarafında ve vakit ortasında de azalacaktır.” dedi.
Birol, Rusya’nın Avrupa için artık emniyetli bir tedarikçi olmaktan çıktığını kelamlarına ekledi.