Barcali
Active member
- Katılım
- 14 Şub 2021
- Mesajlar
- 1,145
- Puanları
- 38
Güneş Sistemi’nde bilinen en karanlık husus keşfedildi Görsel: (NASA/Goddard/Arizona Üniversitesi)
Asteroitten gelen örnekler, 2019’da Japonya’nın Hayabusa 2 keşif robotu tarafınca çıkarılmıştı. Dünya’dan yola çıkan keşif robotu 300 milyon kilometreden daha fazla yol kat ettikten daha sonra numuneleri toplamak için asteroit yüzeyinde bir yıldan fazla vakit harcamıştı.
O devirde bilim insanları asteroit yüzeyinin altındaki materyalden toplanan bilgilerin kainatın 46 milyar yıl evvelki durumuna dair (özellikle de organik unsurların galaktik mahallemizdeki öbür gezegenlere nasıl dağılmış olabileceği konusunda) bilgi verebileceğini umuyordu.
Dünya’ya dönen Ryugu kapsülünü kurtaran takımın başındaki Profesör Masaki Fujimoto, ABC’ye, “Bu yalnızca az değil, epey kıymetli bir numune” diye konuştu:
“Bize Güneş Sistemi’nin epey erken tarihini ve Dünya’yı yaşanabilir kılan süreci anlatacak.”
New Scientist’in aktardığına bakılırsa, yüzeyden alınan 5,4 gramlık materyal, organik ve su taşıyan moleküller de dahil olmak üzere birfazlaca olağandışı bileşik içeriyor.
Paris-Saclay Üniversitesi Uzay Astrofiziği Enstitüsü’nde doçent olan Cédric Pilorget, “Bu bileşiklerin birden fazla, ölçü açısından kıymetsiz olsa da (en çok yüzde birkaçı) Güneş Sistemi’nin ve sonrasındasındasında Ryugu’nun geldiği ana gök cisminin oluşumunun birinci kademelerinde meydana gelen kimi süreçlerin izini sürmede büyük bir potansiyele sahip” sözlerini kullandı.
Bilim insanları farklı dalga uzunluklarında ışık kullanarak yüzlerce manzara yakalayan hiperspektral mikroskoplar üzere asteroidin bütünlüğünü koruyacak teknikler kullandı.
Ancak araştırmacılar Ryugu numunesinin bilhassa karanlık olduğunu (incelediğimiz öbür meteoritlerden çok daha karanlık) belirledi. Bunun sebebi yüzebir daha çarpan ışığın sırf yüzde ikisini yansıtmasıydı.
Bu da ya Ryugu’nun farklı bir kimyasal yapıya sahip olduğunu ya da Dünya atmosferindeki seyahatin, atmosferin ortasından geçen meteorları parlattığını düşündürüyor.
Ayrıyeten öbür asteroitlerden farklı olarak, Ryugu numunesi ince bir dokuya sahipti ve bilim insanlarının görmeyi beklediği (kondrül ismi verilen) erimiş minerallerin hiç birini içermiyordu.
Bu da asteroidin, CI kondrit ismi verilen az bir meteorit çeşidinin ana gövdesi olduğunu gösteriyor. Bu meteoritler suda fazlaca kolay parçalandığı için Dünya’ya sırf 5 tanesi ulaşabildi. Kelam konusu meteoritlerin kimyasal bileşimleri gazsız bir Güneş’e benziyor.
Kaynak: Independent Türkçe
Asteroitten gelen örnekler, 2019’da Japonya’nın Hayabusa 2 keşif robotu tarafınca çıkarılmıştı. Dünya’dan yola çıkan keşif robotu 300 milyon kilometreden daha fazla yol kat ettikten daha sonra numuneleri toplamak için asteroit yüzeyinde bir yıldan fazla vakit harcamıştı.
O devirde bilim insanları asteroit yüzeyinin altındaki materyalden toplanan bilgilerin kainatın 46 milyar yıl evvelki durumuna dair (özellikle de organik unsurların galaktik mahallemizdeki öbür gezegenlere nasıl dağılmış olabileceği konusunda) bilgi verebileceğini umuyordu.
Dünya’ya dönen Ryugu kapsülünü kurtaran takımın başındaki Profesör Masaki Fujimoto, ABC’ye, “Bu yalnızca az değil, epey kıymetli bir numune” diye konuştu:
“Bize Güneş Sistemi’nin epey erken tarihini ve Dünya’yı yaşanabilir kılan süreci anlatacak.”
New Scientist’in aktardığına bakılırsa, yüzeyden alınan 5,4 gramlık materyal, organik ve su taşıyan moleküller de dahil olmak üzere birfazlaca olağandışı bileşik içeriyor.
Paris-Saclay Üniversitesi Uzay Astrofiziği Enstitüsü’nde doçent olan Cédric Pilorget, “Bu bileşiklerin birden fazla, ölçü açısından kıymetsiz olsa da (en çok yüzde birkaçı) Güneş Sistemi’nin ve sonrasındasındasında Ryugu’nun geldiği ana gök cisminin oluşumunun birinci kademelerinde meydana gelen kimi süreçlerin izini sürmede büyük bir potansiyele sahip” sözlerini kullandı.
Bilim insanları farklı dalga uzunluklarında ışık kullanarak yüzlerce manzara yakalayan hiperspektral mikroskoplar üzere asteroidin bütünlüğünü koruyacak teknikler kullandı.
Ancak araştırmacılar Ryugu numunesinin bilhassa karanlık olduğunu (incelediğimiz öbür meteoritlerden çok daha karanlık) belirledi. Bunun sebebi yüzebir daha çarpan ışığın sırf yüzde ikisini yansıtmasıydı.
Bu da ya Ryugu’nun farklı bir kimyasal yapıya sahip olduğunu ya da Dünya atmosferindeki seyahatin, atmosferin ortasından geçen meteorları parlattığını düşündürüyor.
Ayrıyeten öbür asteroitlerden farklı olarak, Ryugu numunesi ince bir dokuya sahipti ve bilim insanlarının görmeyi beklediği (kondrül ismi verilen) erimiş minerallerin hiç birini içermiyordu.
Bu da asteroidin, CI kondrit ismi verilen az bir meteorit çeşidinin ana gövdesi olduğunu gösteriyor. Bu meteoritler suda fazlaca kolay parçalandığı için Dünya’ya sırf 5 tanesi ulaşabildi. Kelam konusu meteoritlerin kimyasal bileşimleri gazsız bir Güneş’e benziyor.
Kaynak: Independent Türkçe