Bir petrol patronu bir sonraki dünya iklim konferansına liderlik edecek. Uzman David Ryfisch bir röportajda bunun skandal gibi görünse de aynı zamanda pragmatik olduğunu söylüyor.
Bir çölden diğerine gidiyor: Muhtemelen dünyanın en önemli zirvesi 2023’te Basra Körfezi’nde yapılacak. Daha doğrusu: Dubai ve Abu Dabi’yi de içeren Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE). Ülke, BM Dünya İklim Konferansı’nın ev sahibi olarak Mısır’dan devraldı; Dubai’deki Expo sitesinde uzun süredir hazırlıklar yapılıyor. Bununla birlikte, Emirliklerin toplantı için resmi yüz, arabulucu ve teşvikçi olarak kimi seçtiği ancak son zamanlarda biliniyor: Sultan Ahmed al-Dschabir – oldukça tartışmalı bir seçim.
Çünkü al-Dschabir, BAE’deki en büyük petrol şirketi olan devlete ait Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi’nin genel müdür vekili.
Bununla birlikte, 49 yaşındaki bu yılki BM iklim toplantısında konferansın başkanlığını devralacak. Bazıları için personel bir skandal, petrol devleti için ise kömür gider, petrol kalır deme şansı. Germanwatch STK’sında uluslararası iklim politikası uzmanı olan David Ryfisch, t-online ile yaptığı bir röportajda, eleştirinin neden haklı olduğunu ve yine de Emirates’in kararının neden akıllıca olduğunu açıklıyor.
t-online: Bir petrol şirketinin CEO’su 2023 Dünya İklim Konferansı’na liderlik edecek. Bu göründüğü kadar ölümcül mü?
David Ryfisch: Bir BM iklim konferansı başkanının petrol işinde bir geçmişi olduğu oldu. Ancak hiçbir zaman iklim şefi olarak aktif bir petrol patronu olmadı. Bu biraz şeker üreticisinin sağlık politikası hazırlamasına benziyor.
Sultan el-Cabir, ülkesinin gelecekte daha fazla petrol üretmek istediğini defalarca dile getirdi. Konferans lideri olarak daha güçlü iklim korumasını zorlamak yerine yavaşlatma riski ne kadar büyük?
Tabii padişahın profili hazırlıklara gölge düşürür. Ancak, yaklaşan iklim konferansına petrol ve gaz lobisinin hakim olacağını varsaymak yanlış olur. Fosil yakıttan daha hızlı bir şekilde vazgeçilmesi için baskı yapan birçok ilerici ülke ve sivil toplum aktörü var. Umarım yeterli karşı basınç vardır.
Şansölye Yardımcısı Robert Habeck (Yeşiller) BAE’deki eko-şehir Masdar 2022’yi ziyareti sırasında: Alman şirketleri burada yeşil hidrojen projelerini destekliyor. Hedef Almanya’ya da ihracat yapmak. (Kaynak: IMAGO/Frank Ossenbrink)
Petrol seven bir ev sahibi ülke tam olarak yanlış sinyal göndermiyor mu?
Bir yandan yer seçiminde Birleşmiş Milletler’in fazla söz hakkı yok, rotasyon ilkesine göre karar veriyor. Bu yıl sıra, Güney Kore’nin teklifini Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) lehine geri çektiği Asya bölgesel grubuna geldi. BAE, muhtemelen Güney Kore’nin Expo 2030 adaylığını desteklemek istiyor. Öte yandan, Emirliklerin refahı petrolden geliyor, ancak orada hala tünel vizyonunuz yok.
Ülkeye çok tek boyutlu bakmamak lazım. Sadece petrol ve gaza değil, aynı zamanda yenilenebilir enerjilere ve iklim dostu teknolojilere de büyük yatırımlar yapılıyor.
Ne ile meşgulsün?
Örneğin Dubai’de dünyanın en büyük güneş enerjisi santrallerinden biri şebekeye bağlı. Sistemden elde edilen yeşil elektrik rakipsiz derecede ucuz – bir kilovat saat bazen sadece 2,4 sente mal oluyor. Komşu Abu Dabi Emirliği de dünyanın en büyük fotovoltaik sistemlerinden birine sahip. Ve BAE, Kahire yakınlarındaki Mısır’da devasa bir rüzgar enerjisi projesine milyarlarca yatırım yapıyor.
Aynı zamanda BAE, dünyada kişi başına en yüksek sera gazı emisyonuna sahip ülkelerden biridir.
Kesinlikle, ancak iklim ve mali açıdan da tehlikede olan çok şey var: yazın ortalama gölge sıcaklıkları zaten 40 derecenin üzerinde ve iklim değişikliğinin bir sonucu olarak yükselmeye devam edecek. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, petrol ve gaz işinden elde edilen büyük karlar uzun sürmeyecek – petrol ve gazın altın çağı çoktan sona erdi. Dolayısıyla Emirates, bölgedeki enerji geçişinde de öncüler arasında yer alıyor.
David Ryfisch, Mısır’daki 2022 BM İklim Değişikliği Konferansı’nda: Zor çerçeve koşullarına rağmen, Dubai’de yapılacak bir sonraki zirvede daha iddialı iklim koruma anlaşmaları yapılmasını umuyor. (Kaynak: Özel)
Bir çölden diğerine gidiyor: Muhtemelen dünyanın en önemli zirvesi 2023’te Basra Körfezi’nde yapılacak. Daha doğrusu: Dubai ve Abu Dabi’yi de içeren Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE). Ülke, BM Dünya İklim Konferansı’nın ev sahibi olarak Mısır’dan devraldı; Dubai’deki Expo sitesinde uzun süredir hazırlıklar yapılıyor. Bununla birlikte, Emirliklerin toplantı için resmi yüz, arabulucu ve teşvikçi olarak kimi seçtiği ancak son zamanlarda biliniyor: Sultan Ahmed al-Dschabir – oldukça tartışmalı bir seçim.
Çünkü al-Dschabir, BAE’deki en büyük petrol şirketi olan devlete ait Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi’nin genel müdür vekili.
Bununla birlikte, 49 yaşındaki bu yılki BM iklim toplantısında konferansın başkanlığını devralacak. Bazıları için personel bir skandal, petrol devleti için ise kömür gider, petrol kalır deme şansı. Germanwatch STK’sında uluslararası iklim politikası uzmanı olan David Ryfisch, t-online ile yaptığı bir röportajda, eleştirinin neden haklı olduğunu ve yine de Emirates’in kararının neden akıllıca olduğunu açıklıyor.
t-online: Bir petrol şirketinin CEO’su 2023 Dünya İklim Konferansı’na liderlik edecek. Bu göründüğü kadar ölümcül mü?
David Ryfisch: Bir BM iklim konferansı başkanının petrol işinde bir geçmişi olduğu oldu. Ancak hiçbir zaman iklim şefi olarak aktif bir petrol patronu olmadı. Bu biraz şeker üreticisinin sağlık politikası hazırlamasına benziyor.
Sultan el-Cabir, ülkesinin gelecekte daha fazla petrol üretmek istediğini defalarca dile getirdi. Konferans lideri olarak daha güçlü iklim korumasını zorlamak yerine yavaşlatma riski ne kadar büyük?
Tabii padişahın profili hazırlıklara gölge düşürür. Ancak, yaklaşan iklim konferansına petrol ve gaz lobisinin hakim olacağını varsaymak yanlış olur. Fosil yakıttan daha hızlı bir şekilde vazgeçilmesi için baskı yapan birçok ilerici ülke ve sivil toplum aktörü var. Umarım yeterli karşı basınç vardır.
Şansölye Yardımcısı Robert Habeck (Yeşiller) BAE’deki eko-şehir Masdar 2022’yi ziyareti sırasında: Alman şirketleri burada yeşil hidrojen projelerini destekliyor. Hedef Almanya’ya da ihracat yapmak. (Kaynak: IMAGO/Frank Ossenbrink)
Petrol seven bir ev sahibi ülke tam olarak yanlış sinyal göndermiyor mu?
Bir yandan yer seçiminde Birleşmiş Milletler’in fazla söz hakkı yok, rotasyon ilkesine göre karar veriyor. Bu yıl sıra, Güney Kore’nin teklifini Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) lehine geri çektiği Asya bölgesel grubuna geldi. BAE, muhtemelen Güney Kore’nin Expo 2030 adaylığını desteklemek istiyor. Öte yandan, Emirliklerin refahı petrolden geliyor, ancak orada hala tünel vizyonunuz yok.
Ülkeye çok tek boyutlu bakmamak lazım. Sadece petrol ve gaza değil, aynı zamanda yenilenebilir enerjilere ve iklim dostu teknolojilere de büyük yatırımlar yapılıyor.
Ne ile meşgulsün?
Örneğin Dubai’de dünyanın en büyük güneş enerjisi santrallerinden biri şebekeye bağlı. Sistemden elde edilen yeşil elektrik rakipsiz derecede ucuz – bir kilovat saat bazen sadece 2,4 sente mal oluyor. Komşu Abu Dabi Emirliği de dünyanın en büyük fotovoltaik sistemlerinden birine sahip. Ve BAE, Kahire yakınlarındaki Mısır’da devasa bir rüzgar enerjisi projesine milyarlarca yatırım yapıyor.
Aynı zamanda BAE, dünyada kişi başına en yüksek sera gazı emisyonuna sahip ülkelerden biridir.
Kesinlikle, ancak iklim ve mali açıdan da tehlikede olan çok şey var: yazın ortalama gölge sıcaklıkları zaten 40 derecenin üzerinde ve iklim değişikliğinin bir sonucu olarak yükselmeye devam edecek. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, petrol ve gaz işinden elde edilen büyük karlar uzun sürmeyecek – petrol ve gazın altın çağı çoktan sona erdi. Dolayısıyla Emirates, bölgedeki enerji geçişinde de öncüler arasında yer alıyor.
David Ryfisch, Mısır’daki 2022 BM İklim Değişikliği Konferansı’nda: Zor çerçeve koşullarına rağmen, Dubai’de yapılacak bir sonraki zirvede daha iddialı iklim koruma anlaşmaları yapılmasını umuyor. (Kaynak: Özel)