Rehberlik servisine giden öğrenci yok yazılır mı ?

Murat

Global Mod
Global Mod
Katılım
11 Mar 2024
Mesajlar
292
Puanları
0
Rehberlik Servisine Giden Öğrenci Yok Yazılır mı? Eğitimde Görünmeyen Bir Dengenin Anatomisi

Forumun dostane havasında şöyle bir konu açıldığında, çoğumuzun zihninde aynı soru belirir: “Eğer rehberlik servisine kimse gitmemişse, bu durum resmiyete nasıl yansıtılır? Yok mu yazılır, boş mu bırakılır?” Aslında bu basit gibi görünen soru, eğitimde rehberliğin tarihsel köklerinden bugünün idari uygulamalarına kadar uzanan derin bir tartışmayı içinde barındırıyor.

---

Rehberlik Kavramının Tarihsel Temelleri: “Yok”un Arkasında Bir Felsefe Var

Rehberlik hizmetlerinin kökeni 20. yüzyılın başlarına, özellikle ABD’de sanayileşmenin getirdiği yeni mesleki yönelim ihtiyaçlarına dayanır. Türkiye’de ise 1950’lerden itibaren sistematik olarak uygulanmaya başlandı. Ancak o dönemlerde rehberlik daha çok “öğrenciye yön verme” olarak görülürken, günümüzde psikososyal destek ve kişisel gelişim odaklı bir yapıya evrilmiştir.

“Rehberlik servisine giden öğrenci yok” ifadesi, aslında eğitim sisteminin bürokratik yapısıyla insani yönü arasındaki ince çizgiyi temsil eder. 1960’larda hazırlanan ilk Rehberlik Hizmetleri Yönetmelikleri’nde öğrencinin bireysel ihtiyaçları göz önünde bulundurulmadan tutulan formlar, bir “sayısal kontrol” mantığına dayanıyordu. Yani öğrencinin gitmemesi bile bir “veri” olarak kayda geçmeliydi.

Bu anlayış, bugüne kadar değişse de tamamen kaybolmadı. Hâlâ birçok okulda, haftalık rehberlik planında oturum yapılmadığında veya kimse başvurmadığında “yok” yazmak idari bir zorunluluk olarak görülüyor. Oysa burada mesele sadece bir form doldurmak değil, eğitimde görünmeyen bir dengeyi korumak: “yok” derken aslında neyi yok sayıyoruz?

---

Modern Eğitimde Rehberliğin Rolü ve “Yok”un Psikolojik Boyutu

Bugün rehberlik servisleri yalnızca sorun çözme değil, aynı zamanda önleyici ve geliştirici çalışmaların yürütüldüğü alanlardır. Dolayısıyla “hiç kimse başvurmadı” ifadesi, rehberlik biriminin etkisiz olduğu anlamına gelmez. Tam tersine, öğrencilerdeki güven, huzur ve uyumun göstergesi de olabilir.

Ancak psikolojik açıdan “yok” kavramı dikkatle kullanılmalıdır. Çünkü bu ifade, rehber öğretmenin hem kendi emeğini hem de öğrencilerin potansiyel ihtiyaçlarını görünmez kılabilir. Eğitim psikolojisi açısından, “yok” sözcüğü nötr değil, eksiklik hissi uyandıran bir kelimedir. O nedenle birçok uzman, bu durumu “öğrenci başvurusu olmadı” veya “öğrenci ihtiyacı gözlemlenmedi” şeklinde ifade etmeyi önerir. Bu dilsel fark bile, öğrencinin sistem içinde nasıl konumlandırıldığını etkiler.

---

Kadın ve Erkek Perspektifleri: Stratejik mi, Empatik mi Yaklaşmak?

Bu konunun tartışmasında cinsiyet temelli bakış açıları da ilginç bir boyut oluşturuyor. Erkek rehber öğretmenler genellikle süreci “verimlilik” ve “ölçülebilirlik” açısından ele alırken, kadın rehber öğretmenler daha çok “ilişki” ve “güven” ekseninde değerlendiriyor.

Bu fark, toplumsal rollerden bağımsız olarak, eğitimde farklı yaklaşımların bir zenginlik olduğunu gösteriyor. Stratejik düşünen bir öğretmen için “yok” kaydı, sistemin düzenini korumak adına gereklidir. Empatik yaklaşan bir öğretmen içinse bu kayıt, bir öğrencinin sesi duyulmadığında atılan bir gölgedir.

Belki de eğitim sisteminin en büyük gücü, bu iki yaklaşımı dengeleyebilmesindedir: hem veriye dayalı hem de insana dokunan bir rehberlik anlayışı.

---

“Yok”un İdari ve Hukuki Yansımaları: Bürokrasi ile Vicdan Arasında

Milli Eğitim Bakanlığı’nın yönetmeliklerine göre rehberlik faaliyetleri, okulun rehberlik planı çerçevesinde yürütülür ve kayda alınır. Ancak hiçbir yönetmelikte “rehberlik servisine giden öğrenci yoksa ‘yok’ yazılmalıdır” gibi bir zorunluluk yer almaz. Yine de bazı il/ilçe millî eğitim müdürlükleri, denetim kolaylığı adına bu yöntemi tercih eder.

Buradaki çelişki, rehberliğin bireysel ihtiyaçlara göre şekillenmesi gerektiği gerçeğiyle ilgilidir. Her öğrencinin rehberliğe gitmemesi, sistemin işlemediği anlamına gelmez. Tıpkı bir hastanede kimsenin acile gelmemesinin sağlık sisteminin bozuk olduğunu göstermemesi gibi.

Yine de idari formlar, öğretmenlerin değerlendirmelerinde veya performans raporlarında “boş” alanları risk olarak gördüğü için, birçok rehber öğretmen güvenli bir yol izler: “Yok” yazar. Bu durum, bir tür kurumsal savunma mekanizması haline gelmiştir.

---

Kültürel ve Sosyolojik Perspektif: “Yok”u Var Eden Toplum

Türkiye’de “yok” kelimesi kültürel olarak bile çok katmanlı bir anlam taşır. Bazen eksikliği, bazen sakinliği, bazen de “her şey yolunda” halini ifade eder. Bu yüzden rehberlikte “öğrenci yok” yazmak, kimi okulda olumsuz bir tabloyu, kimi okulda ise huzurlu bir ortamı yansıtabilir.

Sosyolojik açıdan bakıldığında, öğrencilerin rehberlik servisine gitmeme nedenleri arasında kültürel önyargılar, mahremiyet endişeleri, hatta aile baskısı bile yer alabiliyor. Toplumun rehberliğe bakışı değişmedikçe, bu kayıtlar da aynı biçimde kalacaktır.

---

Geleceğe Bakış: Dijital Rehberlik ve Verinin Ahlakı

Gelecekte rehberlik süreçleri dijital platformlara taşındıkça, “yok” kavramı da yeniden tanımlanacak. Öğrenci yüz yüze görüşmeye gelmese bile, çevrim içi rehberlik formu doldurduğunda veya bir duygu analizi yazılımı aracılığıyla destek aldığında sistem “var” kabul edebilecek.

Bu noktada kritik soru şu: Bir öğrenci yalnızca sistemde “göründüğünde” mi var olur, yoksa onun sessizliği de bir veri midir? Yapay zekâ destekli rehberlik modelleri bu sessizliği de anlamlandırmaya başladığında, “yok” artık bir eksiklik değil, bir ifade biçimi haline gelebilir.

---

Sonuç: “Yok”u Yazarken Aslında Ne Yazıyoruz?

Sonuçta rehberlik servisine giden öğrenci yoksa, idari olarak “yok” yazmak mümkündür ama pedagojik olarak düşünmek gerekir: Bu ifade bir durumu mu, bir yaklaşımı mı temsil ediyor?

“Yok” yazmak kolaydır; ama “neden yok?” sorusunu sormak eğitimde fark yaratır.

Bu tartışmayı forumda sürdürmek isteyenlere birkaç soru:

- Sizce “yok” ifadesi öğrencinin görünmezliğini mi pekiştiriyor, yoksa sistemin şeffaflığını mı sağlıyor?

- Dijital çağda, duygusal geri bildirimlerin veriye dönüşmesi “yok” kavramını nasıl değiştirebilir?

- Rehberlikte asıl ölçüt sayı mı olmalı, etki mi?

Belki de cevap, “yok” yazmanın ötesinde, öğrencinin iç dünyasında “var” olabilmeyi başarabilmektedir.
 
Üst