Robert Habeck Almanya'da CCS'ye izin vermek istiyor: Arkasında bu var

Burcin

New member
Katılım
25 Mar 2021
Mesajlar
657
Puanları
0



İklim kriziyle yeni bir teknolojiyle mi mücadele edeceksiniz? Robert Habeck bunu CCS yöntemiyle denemek istiyor ama bunun arkasında ne var?


İklim krizi ilerlemeye devam ederken, küresel ısınma ilk kez on iki ay üst üste 1,5 derece sınırını aştı. Küresel ısınmanın ana faktörlerinden biri karbondioksittir (CO2).


Nispeten yeni bir yöntem, havadaki zararlı karbondioksiti yakalayıp depoladığını iddia ediyor. Bazıları için bu, sera gazı emisyonlarını azaltmanın merkezi bir bileşenidir, diğerleri için ise öncelikle fosil yakıtları kullanmaya devam etmek için bir hiledir.


CCS nedir?


CCS, Karbon Yakalama ve Depolama anlamına gelir: Karbon dioksit veya CO2 atmosfere yayılmaz, yakalanır ve derin jeolojik kaya katmanlarında kalıcı olarak depolanır. CO2'nin yakalandıktan sonra kullanıldığı CCU teknolojisi (Karbon Yakalama ve Kullanımı) da bulunmaktadır.


Depolama siteleri nerede oluşturulabilir?


Habeck, deniz yatağının altında, muhtemelen öncelikle Kuzey Denizi'nin altında depolama seçeneklerinden bahsediyor. Ancak deniz koruma alanlarında olduğu gibi anakaradaki CO2 depolaması hariç tutulmalıdır. Habeck'in karbon yönetimi stratejisinin merkezi noktalarından biri ulaşım yollarıdır. Bu amaçla bir boru hattı ağı inşa edilecek.


CCS ne için gereklidir?


İklim uzmanlarının çoğu, fosil yakıtların kullanımının iklim hedeflerini karşılayacak kadar hızlı bir şekilde tüm alanlarda sona erdirilmesinin mümkün olmayacağı konusunda hemfikir. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) de durumu bu şekilde görüyor. Burada özellikle CO2 üreten çimento veya kireç üretimi gibi belirli endüstriyel işlemler veya fosil yakıtlardan tamamen vazgeçilmesinin şu anda zor olduğu üretim süreçleri söz konusudur. Ayrıca doğal gazdan CCS ile birlikte mavi hidrojen de elde edilebilmektedir.


Eleştiri neye yönelik?


İklim aktivistleri, devletlerin veya şirketlerin CCS seçeneğini öne sürerek fosil yakıtları terk etmeyi erteleyebileceğinden korkuyor. Petrol ve gaz ihraç eden ülkelerden buna uygun öneriler, örneğin Dubai'deki BM iklim konferansında da dile getirildi. Ancak Almanya'da da CO2'nin yakalanıp depolanması durumunda fosil enerji santrallerinin daha uzun süre çalışmasına izin verilebileceği yönünde düşünceler defalarca dile getiriliyor. Yüksek maliyetler nedeniyle ekonomik nedenlerden dolayı böyle bir depolamanın gerçekten gerçekleşip gerçekleşmeyeceği şüphelidir.


Ek olarak, yöntemlerin kullanılabilirliği eleştirel olarak değerlendirilir. Eski BM iklim şefi Christiana, “Ticari olarak bulunabilecek ve önümüzdeki beş ila yedi yıl içinde geçerli olacak CCS'miz yok. Bu gerçekleşmeyecek. Burada yalnızca ahlaki bir sorumuz değil, aynı zamanda zamanlama sorunumuz da var.” dedi. Figueres “Koruyucu”ya söyledi.


Başka ne gibi itirazlar var?


Çevreciler, diğer şeylerin yanı sıra, birikintilerin uzun vadede istikrarlı olmadığından ve CO2'nin yavaş yavaş tekrar dışarı çıkacağından korkuyor. Jeolojik faylar ve diğer risklerin yanı sıra derz dolgu işleminin deniz ekolojisi açısından olumsuzlukları hakkında da uyarılar bulunmaktadır. CCS teknolojisinin kendisi enerji yoğundur ve enerji santrallerinde kullanıldığında verimliliğinin büyük ölçüde düşmesi muhtemeldir. Ayrıca CO2 yakalama hiçbir zaman tamamen başarılı olmaz. Uygun depozitolar sınırlıdır, bu nedenle CCS isteğe göre genişletilemez.


CCS ile ilgili ne tür deneyimler var?


Almanya'da Berlin'in batısındaki Ketzin'de bir pilot proje vardı ancak bundan vazgeçildi. 2008 ile 2013 yılları arasında, yerin 630 ila 650 metre altındaki tuzlu su kayalarında birkaç bin ton CO2 depolandı. Deniz yatağı altında depolama şu anda öncelikli olarak sera gazı nötrlüğüne ulaşmaya yönelik ulusal stratejinin önemli bir bileşeni olan Norveç tarafından öne sürülüyor. 1.000 ila 4.000 metre derinliklerde depolama yapılması planlanıyor.
 
Üst