Salkım söğüt soğuğa dayanıklı mı ?

Murat

Global Mod
Global Mod
Katılım
11 Mar 2024
Mesajlar
288
Puanları
0
Salkım Söğüt Soğuğa Dayanıklı mı? Bir Hikâyenin İçinde Cevap Saklı

Selam dostlar,

Bugün sizlere bir botanik yazısı değil, bir hikâye getirdim. Ama bu hikâyenin içinde hem doğa var, hem insan… Hem salkım söğütlerin ince dalları, hem de kalbimizin soğukla sınanan dayanıklılığı. Belki bazılarınız bahçesinde salkım söğüt yetiştirmeyi düşünüyor, belki de sadece bu narin ağacın direncine hayran. Ama ben size bugün “salkım söğüt soğuğa dayanıklı mı?” sorusunun cevabını toprağın diliyle, iki insanın hikâyesiyle anlatacağım.

---

Bir Bahçede Başlayan Hikâye

Küçük bir kasabanın kenarında, yıllarını doğayla iç içe geçiren Kemal adında bir adam yaşardı. Emekli bir mühendis, planlı, hesaplı, her şeyi ölçüp biçmeden adım atmayan bir adamdı. Evinin arkasında küçük bir bahçesi vardı; toprakla uğraşmak ona terapi gibi gelirdi.

Bir gün yan komşusu Elif, elinde birkaç salkım söğüt fidanıyla çıkageldi. “Kemal Bey,” dedi gülümseyerek, “şu güzellikleri sizin dere kenarına diksek mi? Baharda rüzgârla birlikte dans ederler.”

Kemal, fidanlara baktı. İncecik dallar, narin yapraklar... “Elif Hanım,” dedi düşünceli bir sesle, “bunlar soğuğa dayanamaz. Bizim kış serttir. Don vurur, kururlar.”

Elif gülümsedi: “Belki de dayanırlar, Kemal Bey. Bazen en narin görünenler, en güçlü köklere sahiptir.”

O gün Elif, salkım söğütleri kendi elleriyle toprağa gömdü. Kemal ise kenardan izledi. O, rasyonel tarafın temsilcisiydi; plan yapmadan inanmayanlardandı. Elif ise kalbiyle düşünen, hisleriyle yön bulan bir kadındı.

---

Soğuk Başlar, Sessizlik Çöker

Kasabaya erken bir kış gelmişti. Rüzgâr, dağlardan inip bahçedeki her dala dokunuyordu. Kemal, pencereden dışarı baktığında salkım söğütlerin dallarının donla bembeyaz olduğunu gördü. İçinden “Dayanamazlar” diye geçirdi.

Ama Elif her sabah çıkıp o fidanlara su veriyor, onlarla konuşuyordu. “Dayanırsınız,” diyordu. “Köklerinizi toprağa salın, biraz daha derine…”

Kemal, bu duruma hem hayran hem şüpheliydi. Ona göre bilim ve doğa, duygularla değil, sistemle işliyordu. Elif’in inadı ise doğanın kalbine dokunuyordu.

---

Bir Kış Gecesi ve Kırılgan Dallar

Ocak ayının en sert gecesiydi. Hava eksi on dereceye düşmüştü. Bahçeyi örten kar, salkım söğütlerin dallarını eğmişti. Kemal o gece pencereden dışarı baktı ve içi burkuldu.

Elif’in sesi yankılandı zihninde: “Bazen en narin görünenler, en güçlü köklere sahiptir.”

Sabah olduğunda dışarı çıktı. Dallar kırılmış, gövdeler donmuş gibiydi. Sessizlik vardı. Kemal ellerini cebine soktu, başını eğdi. “Demiştim,” diye mırıldandı. “Soğuğa dayanamazlar.”

Ama o anda bile toprağın altında bir şey oluyordu: kökler uyumuyordu. Salkım söğüt, dışarıdan ölü görünürken içten içe yaşamı koruyordu.

---

Bahar Dönünce

Mart ayı geldiğinde karlar eridi. Bahçe çamur içindeydi ama bir sabah Elif heyecanla koşarak geldi. “Kemal Bey! Gelin bakın!”

Bahçenin kenarında, donmuş dalların ucunda minik yeşil filizler belirmişti. Salkım söğüt yeniden doğuyordu.

Kemal o an donup kaldı. Bilimle açıklayabildiği bir mucize değildi bu. Evet, teknik olarak salkım söğütler soğuğa -30°C’ye kadar dayanabilir, ama o bunu bir grafikte değil, kalbinde anlamıştı.

Elif’in gözleri parladı: “Gördünüz mü? Onlar da bizim gibiler. Dışarıdan donmuş görünseler de içlerinde hep bir bahar saklarlar.”

---

Salkım Söğüdün Gerçek Dayanıklılığı

Bilimsel olarak konuşacak olursak, salkım söğüt (Salix babylonica) ılıman ve nemli iklimleri sever. Ancak beklenmedik biçimde dayanıklıdır. Özellikle kök sistemi derinlere indiği için, soğuk toprağın altında yaşamını sürdürür.

Kısacası: evet, salkım söğüt soğuğa dayanıklıdır — ama bu dayanıklılık dışarıdan değil, içeriden gelir.

Tıpkı insanın ruhu gibi…

Kemal bunu anladığında, o ağaca her sabah selam vermeye başladı. Elif’le birlikte söğütlerin altında oturur, kahvelerini yudumlarken rüzgârın dalları nasıl nazla salladığını izlerlerdi. Artık Kemal de biliyordu: bazen en iyi strateji, kalbin sabrını dinlemektir.

---

Erkek ve Kadın Bakışlarının Dansı

Bu hikâyede Kemal’in planlı, çözüm odaklı düşüncesi ve Elif’in duygusal, inanç dolu yaklaşımı aslında doğanın iki yönünü temsil ediyor.

Erkek aklı mantığıyla kök salarken, kadın yüreğiyle toprağı ısıtıyor.

Ve salkım söğüt ikisine de ihtiyaç duyuyor: kökleri sağlam tutan akla, yeniden filizlenmesini sağlayan sevgiye.

---

Rüzgârda Sallanan Sessizlik

Baharın sonuna doğru Kemal, söğütlerin altına bir bank yaptı. Elif oraya geldiğinde şaşırdı: “Neden yaptınız bunu?”

Kemal hafifçe gülümsedi: “Çünkü bazen beklemek de bir mühendislik işidir, Elif Hanım. Soğuğa rağmen kök salmayı sizden, sabretmeyi bu ağaçlardan öğrendim.”

O günden sonra her rüzgâr estiğinde, salkım söğütlerin dalları hafifçe eğilir, tıpkı başını saygıyla önüne eğen bir insan gibi.

Ve o iki komşu, artık yalnızca bir ağacı değil, hayatın direncini paylaşıyordu.

---

Son Söz ve Forumdaşlara Soru

Belki hepimiz hayatımızda bir salkım söğüdüz: dışarıdan narin, içten köklü.

Soğuk günlerde bile köklerimiz yaşamı tutuyor, bekliyor, yeniden filizlenmek için sabırla zamanı kolluyor.

Peki siz ne düşünüyorsunuz dostlar?

Sizce insan da tıpkı salkım söğüt gibi, görünmez bir dayanıklılıkla mı yaşar?

Mantık mı yoksa inanç mı hayatta kalmayı sağlar?

Kışlarınızda kim oldunuz — Kemal mi, Elif mi, yoksa ikisinin dengesi mi?

Yorumlarda buluşalım; belki hepimiz kendi salkım söğüdümüzü anlatırız.
 
Üst