- Katılım
- 15 Nis 2021
- Mesajlar
- 2,706
- Puanları
- 0
Uzmanı uyardı: PCR testi tek başına kâfi değil Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını ile gayret ederken, insan sağlını daha da tehlikeye sokabilecek varyantlar ortaya çıkmaya devam ediyor. Olay sayıları ise hala istenilen düzeye inebilmiş değil.
Son olarak, Prof. Dr. Haydar Sur, Delta ve Delta Plus varyantı niçiniyle artan hadise sayılarına ait değerlendirmelerde bulundu.
‘YENİ VARYANTLARA KARŞI HAZIRLANMAK ÖNEMLİ’
Delta ve Delta Plus varyantının daha süratli yayılmasına karşın öldürücülüğü konusunda çabucak hemen kâfi bir bilgi olmadığını belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “İlerleyen günlerde bu açığa çıkacaktır. Bu varyantın, aşı ile bağışıklanmış bireylerdeki davranış formunun de ne olduğu çabucak hemen tam netleşmiş değil. Önümüzdeki süreçte bu bilgiler bilim adamları tarafınca çalışılan sonuçlar dünyayla paylaşılacaktır. Lakin Delta, Delta Plus ya da öteki isimli bu varyantlar ne son olacaktır ne de bunların erkenden, evvelinde karakterleri kestirim edilebilecektir. O yüzden bizim hazırlıklı olmamız, koronavirüsün varyantlarıyla uğraşmaktan daha değerli olacak biçimde tümünün kökünü yok edecek stratejilere sığınmamız gerekir.” dedi.
‘EN GÜÇLÜ SİLAH, TEKRAR AŞI’
Yeni varyantlarla çabada en kuvvetli ve en kıymetli silahın aşı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Haydar Sur, “Aşı yaptırmayan insanlara davetimiz şudur: Lütfen aşınızı yaptırın. Aşının bir tehlikesi yok. Bilim ne söylüyorsa onun sesine kulak verin. Ne kadar epeyce vatandaşımız aşılanırsa o kadar az yeni varyant ortaya çıkacaktır. Yani kendinizi aşılatmamakla yalnızca kendinize değil, bütün topluma, bu biçimde yeni varyantların üremesi için yer oluşturuyorsunuz. Bu büyük bir vebaldir ve sorumluluktur.” dedi.
‘PCR TESTİ AŞININ YERİNİ TUTMAZ’
Aşı olmayanlardan PCR testi istenmesinin bulaşın önüne kısmen geçebileceğini belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Bulaşın önüne kısmen geçebilir lakin PCR testi yüzde 100 belirleyici olsaydı aşının yerini meblağ diyebilirdik. yüzde 70, yüzde 75’ler oranında belirleyici özelliği olan bir testten bahsediyoruz. Hâlbuki aşıda yüzde 90, yüzde 95 oranında direkt hastalıktan bizi koruyan bir tedbirden bahsediyoruz. Aşının yerini asla tutmaz. Ancak bir daha de insanların en azından hastalığın taşıyıcısı olmadığını belgelemesi, diğer insanlara sorumluluğu olduğunu hatırlatması açısından değerlidir.” diye konuştu.
Prof. Dr. Haydar Sur, okulların açılmasıyla birlikte aşılamanın değerinin bir defa daha anlaşıldığını belirterek öğretmenlerin ve okul işçisinin aşı yaptırması gerektiğini söz etti.
‘OKULLAR AÇIK KALMALIDIR’
Okullarda eğitimin yüz yüze yapılmasının değerine dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Sur, okulların kesinlikle açık kalması gerektiğini belirterek şunları söylemiş oldu:
“Milyonlarca çocuğumuzun okul ortamında kazanacağı toplumsal hünerler epeyce değerlidir. Gelecekte yetişkin insan olarak ülkemizi devralacak bu şahısların kendini geliştirmeleri ismine fazlaca büyük kayıplar var. Yalnızca eğitim eksikliğinden de bahsetmiyorum. Burada konuşulması gereken öteki bahisler da var. Toplumsal yaralar. Avrupa Birliği’nin Hollanda, Fransa ve Almanya üzere ülkelerin yer aldığı altı ülkesinde, geçen sene geniş boyutlu bir çalışma yapıldı. sonuçları yayımlandı. Bilhassa dezavantajlı durumdaki çocukların okuldan uzak kalmasının o denli büyük kayıplara yol açtığı anlaşıldı. Okulları ne değerine olursa olsun açma sonucu aldılar.”
‘OKUL VE AİLE İŞ BİRLİĞİ ARTIRILMALIDIR’
Okulları pandeminin devam etmesine karşın açma sonucunın ülkemizde de gerçek bir yaklaşım olduğunu belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Okullar açık kalmalıdır. Okul idareleri pandemiye karşı tedbirleri güçlendirilmelidir. Okul-aile iş birliği artırılmalıdır. Okulun, materyal, altyapı vb. eksikliklerini de devlet bunu destekleyecektir elbette ancak aileler de okullarına sahip çıkıp çocuklarının sıhhatini tehdit etmeden bir bilim yuvası olma özelliğinde dayanak vermelidir” Tabirlerini kullandı.
‘AŞI TEREDDÜTÜ YAŞAYANLAR GÜZEL BİLGİYLE İKNA EDİLMELİ’
Prof. Dr. Haydar Sur, aşıya karşı tereddütü olanlara karşı bilinçlendirmenin kıymetli olduğunu vurgulayarak “Bizim gerçek bilgiyi uygun yayma konusunda sorumluluğumuzu almamız ve o şahısların bu gayretlerini etkisiz hale getirmemiz, aşı tereddütü ortasında olan insanların aşılanmasını sağlamamız gerekiyor. Sorumluluğumuz burada başlıyor.” dedi.
Son olarak, Prof. Dr. Haydar Sur, Delta ve Delta Plus varyantı niçiniyle artan hadise sayılarına ait değerlendirmelerde bulundu.
‘YENİ VARYANTLARA KARŞI HAZIRLANMAK ÖNEMLİ’
Delta ve Delta Plus varyantının daha süratli yayılmasına karşın öldürücülüğü konusunda çabucak hemen kâfi bir bilgi olmadığını belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “İlerleyen günlerde bu açığa çıkacaktır. Bu varyantın, aşı ile bağışıklanmış bireylerdeki davranış formunun de ne olduğu çabucak hemen tam netleşmiş değil. Önümüzdeki süreçte bu bilgiler bilim adamları tarafınca çalışılan sonuçlar dünyayla paylaşılacaktır. Lakin Delta, Delta Plus ya da öteki isimli bu varyantlar ne son olacaktır ne de bunların erkenden, evvelinde karakterleri kestirim edilebilecektir. O yüzden bizim hazırlıklı olmamız, koronavirüsün varyantlarıyla uğraşmaktan daha değerli olacak biçimde tümünün kökünü yok edecek stratejilere sığınmamız gerekir.” dedi.
‘EN GÜÇLÜ SİLAH, TEKRAR AŞI’
Yeni varyantlarla çabada en kuvvetli ve en kıymetli silahın aşı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Haydar Sur, “Aşı yaptırmayan insanlara davetimiz şudur: Lütfen aşınızı yaptırın. Aşının bir tehlikesi yok. Bilim ne söylüyorsa onun sesine kulak verin. Ne kadar epeyce vatandaşımız aşılanırsa o kadar az yeni varyant ortaya çıkacaktır. Yani kendinizi aşılatmamakla yalnızca kendinize değil, bütün topluma, bu biçimde yeni varyantların üremesi için yer oluşturuyorsunuz. Bu büyük bir vebaldir ve sorumluluktur.” dedi.
‘PCR TESTİ AŞININ YERİNİ TUTMAZ’
Aşı olmayanlardan PCR testi istenmesinin bulaşın önüne kısmen geçebileceğini belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Bulaşın önüne kısmen geçebilir lakin PCR testi yüzde 100 belirleyici olsaydı aşının yerini meblağ diyebilirdik. yüzde 70, yüzde 75’ler oranında belirleyici özelliği olan bir testten bahsediyoruz. Hâlbuki aşıda yüzde 90, yüzde 95 oranında direkt hastalıktan bizi koruyan bir tedbirden bahsediyoruz. Aşının yerini asla tutmaz. Ancak bir daha de insanların en azından hastalığın taşıyıcısı olmadığını belgelemesi, diğer insanlara sorumluluğu olduğunu hatırlatması açısından değerlidir.” diye konuştu.
Prof. Dr. Haydar Sur, okulların açılmasıyla birlikte aşılamanın değerinin bir defa daha anlaşıldığını belirterek öğretmenlerin ve okul işçisinin aşı yaptırması gerektiğini söz etti.
‘OKULLAR AÇIK KALMALIDIR’
Okullarda eğitimin yüz yüze yapılmasının değerine dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Sur, okulların kesinlikle açık kalması gerektiğini belirterek şunları söylemiş oldu:
“Milyonlarca çocuğumuzun okul ortamında kazanacağı toplumsal hünerler epeyce değerlidir. Gelecekte yetişkin insan olarak ülkemizi devralacak bu şahısların kendini geliştirmeleri ismine fazlaca büyük kayıplar var. Yalnızca eğitim eksikliğinden de bahsetmiyorum. Burada konuşulması gereken öteki bahisler da var. Toplumsal yaralar. Avrupa Birliği’nin Hollanda, Fransa ve Almanya üzere ülkelerin yer aldığı altı ülkesinde, geçen sene geniş boyutlu bir çalışma yapıldı. sonuçları yayımlandı. Bilhassa dezavantajlı durumdaki çocukların okuldan uzak kalmasının o denli büyük kayıplara yol açtığı anlaşıldı. Okulları ne değerine olursa olsun açma sonucu aldılar.”
‘OKUL VE AİLE İŞ BİRLİĞİ ARTIRILMALIDIR’
Okulları pandeminin devam etmesine karşın açma sonucunın ülkemizde de gerçek bir yaklaşım olduğunu belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Okullar açık kalmalıdır. Okul idareleri pandemiye karşı tedbirleri güçlendirilmelidir. Okul-aile iş birliği artırılmalıdır. Okulun, materyal, altyapı vb. eksikliklerini de devlet bunu destekleyecektir elbette ancak aileler de okullarına sahip çıkıp çocuklarının sıhhatini tehdit etmeden bir bilim yuvası olma özelliğinde dayanak vermelidir” Tabirlerini kullandı.
‘AŞI TEREDDÜTÜ YAŞAYANLAR GÜZEL BİLGİYLE İKNA EDİLMELİ’
Prof. Dr. Haydar Sur, aşıya karşı tereddütü olanlara karşı bilinçlendirmenin kıymetli olduğunu vurgulayarak “Bizim gerçek bilgiyi uygun yayma konusunda sorumluluğumuzu almamız ve o şahısların bu gayretlerini etkisiz hale getirmemiz, aşı tereddütü ortasında olan insanların aşılanmasını sağlamamız gerekiyor. Sorumluluğumuz burada başlıyor.” dedi.