Yüzlerce bayan Alsancak’ta buluştu: ‘Meydan okuyoruz’ İZMİR – İzmir Bayan Platformu’nun davetiyle bir ortaya gelen yüzlerce bayan, 25 Kasım Bayana Yönelik Şiddetle Memleketler arası Gayret Günü ötürüsıyla Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde yürüyüş düzenledi.
Kıbrıs Şehitleri Caddesi girişinde toplanan bayanlar, “Eşitlik, özgürlük ve laiklik için ayaktayız” yazılı pankart ile ÖSYM binası önüne hakikat yürüyüşe geçti.
Katledilen bayanların fotoğrafları ile “Şiddetiniz batsın bayanlar yaşasın”, “İtaat etmiyoruz hayatı istiyoruz”, “Yoksulluğa, işsizliğe karşı bayanlar örgütlü mücadeleye”, “Kadın cinayetleri politiktir”, “Jin, jiyan, azadi (Kadın, hayat, özgürlük)” yazılı dövizler taşınan yürüyüşte, HDP İzmir Vilayet Binası’na yönelik silahlı akında katledilen Deniz Poyraz ile tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Lideri Şebnem Korur Fincancı’nın fotoğrafları dikkat çekti.
Sık sık “Asla yalnız yürümeyeceksin”, “Jin, jiyan, azadi”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” ve “Dünyayı yerinden oynatacağız” sloganları atılan yürüyüşe HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay da katıldı.
‘TEK ADAM REJİMİ ERKEK ŞİDDETİNİ VE BAYAN KATLİAMLARINI KÖRÜKLÜYOR’
Yürüyüşün akabinde bayanlar Türkçe ve Kürtçe olarak açıklama yaptı. 1960 yılında Dominik’te Mirabel kardeşlerin diktatör Rafael Trujillo’ya bağlı güçler tarafınca katledilişinin üzerinden 62 yıl geçtiği hatırlatılan açıklamada, diktatörlüklere karşı dayanışmanın, uğraşın, direnişin simgesi haline gelen Mirabel kardeşlerin bugün Türkiye’de ve dünyada bayanların özgürlük uğraşında yaşadığı vurgulandı.
“Türkiye’de direkt erkek-devlet tarafınca örgütlenen baskı ve şiddetle, ataerkil tahakkümle bayanların ve LGBTİ+ların maksada konduğu” belirtilen açıklamada şu sözlere yer verildi:
“Tek adam rejimi, bir yandan gerici, gelenekçi, cinsiyetçi, erkek hükümran telaffuzlarla şiddeti bayağılaştırırken, başka yandan İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması, nafaka hakkının kısıtlanmak istenmesi, boşanmalara arabuluculuk uygulamaları, şiddet faillerine cezasızlık siyaseti ve güzel hal indirimleriyle bayana yönelik erkek şiddetini ve bayan katliamlarını körüklüyor. Artan enflasyon, her gün her şeye gelen artırımlar bir yandan yoksulluğu, öteki yandan bayanların mesken içi yüklerini artırıyor. Artan yoksulluk ise bayanlara fizikî, ruhsal, ekonomik şiddet olarak dönüyor. Bayanlar şiddet dolu beraberliklere mahkum edilirken, bayan cinayetleri artıyor.”
‘EKONOMİK KRİZ BÜYÜDÜKÇE İKTİDAR AYRIMCI SİYASETLERE SARILIYOR’
Kadınların barınamadığı, geçinemediği ve sağlıklı yaşayamadığı söz edilen açıklamada, ucuz, garantisiz işlerde, uzun mesai saatlerine mahkum edilen bayanların sendikalaşma hakkının da engellendiği lisana getirildi.
HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, TTB Lideri Fincancı’nın fotoğrafını taşıdı
“Ekonomik kriz, artan hoşnutsuzluk büyüdükçe tek adam rejiminin Diyanet fetvalarıyla ırkçı ve ayrımcı siyasetlere sarıldığı” belirtilen açıklamada, “kendi siyasi iktidarı etrafında faşist gerici bir kitle dayanağı yaratmak isteyen AKP, MHP ittifakının, nefret mitingleriyle LGBTİ+ düşmanlığını körüklediği” vurgulandı.
“Faşist AKP/MHP, iktidarını devam ettirme gayretiyle şiddet, baskı ve yasaklarla söz özgürlüğünden örgütlenme özgürlüğüne, basın özgürlüğünden, toplantı ve şov yapma özgürlüğüne varana kadar demokrasi ismine ne var ise saldırıyor” denilen açıklamada, bayan gazetecilerin ve Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasına da dikkat çekildi.
‘EN BÜYÜK GÜCÜMÜZ ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZ’
Savaş siyasetlerinin en epeyce bayanları amaç aldığı da belirtilen açıklamada son olarak şu sözler yer aldı:
“Mülteci bayanlar yırtıcı şartlarda çalışmak zorunda bırakılıyor. Politikler tarafınca sistematik biçimde hakarete uğruyor ve taciz ediliyor. Kürt bayanlar amaca temalıyor, özgür basın işçisi Nagehan Akarsel, Deniz Poyraz başta olmak üzere bayanlar katlediliyor. Seçim siyasetlerinin bir kesimi olarak halkların üzerine bomba yağdırılıp toplum terörize ediliyor. Bu savaşta bir daha en çok bayan ve çocuklar ziyan görüyor. Bizi yalnızca ‘kutsal aile’ ortasında tanımlayan gerici siyasetlerden güç alan erkek şiddeti gösteriyor ki tek adamıyla, yandaş medyasıyla, polisiyle, mahkemesiyle örgütlenmiş erkek hâkim devlete karşı en büyük gücümüz örgütlülüğümüz. Eşitlik ve özgürlük, laiklik ve barış için örgütlü çaba haricinde bir seçeneğimiz yok. Bizi korkutmaya, sindirmeye, hayattan izole etmeye çalışanlara bir kere daha bu sokaklarda meydan okuyoruz. İran’da faşist molla rejimi tarafınca Mahsa Jina Amini’nin katledilmesiyle başlayan özgürlük uğraşıyla bir kere daha yükselen ve dünyanın her yerinde yankılanan sesi duyuyor ve büyütüyoruz ve bu 25 Kasım’da yeniden ediyoruz: Jin, jiyan, azadi.”
Açıklamanın akabinde yapılan şov ile katledilen bayanların öyküsü anlatıldı.
Kıbrıs Şehitleri Caddesi girişinde toplanan bayanlar, “Eşitlik, özgürlük ve laiklik için ayaktayız” yazılı pankart ile ÖSYM binası önüne hakikat yürüyüşe geçti.
Katledilen bayanların fotoğrafları ile “Şiddetiniz batsın bayanlar yaşasın”, “İtaat etmiyoruz hayatı istiyoruz”, “Yoksulluğa, işsizliğe karşı bayanlar örgütlü mücadeleye”, “Kadın cinayetleri politiktir”, “Jin, jiyan, azadi (Kadın, hayat, özgürlük)” yazılı dövizler taşınan yürüyüşte, HDP İzmir Vilayet Binası’na yönelik silahlı akında katledilen Deniz Poyraz ile tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Lideri Şebnem Korur Fincancı’nın fotoğrafları dikkat çekti.
Sık sık “Asla yalnız yürümeyeceksin”, “Jin, jiyan, azadi”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” ve “Dünyayı yerinden oynatacağız” sloganları atılan yürüyüşe HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay da katıldı.
‘TEK ADAM REJİMİ ERKEK ŞİDDETİNİ VE BAYAN KATLİAMLARINI KÖRÜKLÜYOR’
Yürüyüşün akabinde bayanlar Türkçe ve Kürtçe olarak açıklama yaptı. 1960 yılında Dominik’te Mirabel kardeşlerin diktatör Rafael Trujillo’ya bağlı güçler tarafınca katledilişinin üzerinden 62 yıl geçtiği hatırlatılan açıklamada, diktatörlüklere karşı dayanışmanın, uğraşın, direnişin simgesi haline gelen Mirabel kardeşlerin bugün Türkiye’de ve dünyada bayanların özgürlük uğraşında yaşadığı vurgulandı.
“Türkiye’de direkt erkek-devlet tarafınca örgütlenen baskı ve şiddetle, ataerkil tahakkümle bayanların ve LGBTİ+ların maksada konduğu” belirtilen açıklamada şu sözlere yer verildi:
“Tek adam rejimi, bir yandan gerici, gelenekçi, cinsiyetçi, erkek hükümran telaffuzlarla şiddeti bayağılaştırırken, başka yandan İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması, nafaka hakkının kısıtlanmak istenmesi, boşanmalara arabuluculuk uygulamaları, şiddet faillerine cezasızlık siyaseti ve güzel hal indirimleriyle bayana yönelik erkek şiddetini ve bayan katliamlarını körüklüyor. Artan enflasyon, her gün her şeye gelen artırımlar bir yandan yoksulluğu, öteki yandan bayanların mesken içi yüklerini artırıyor. Artan yoksulluk ise bayanlara fizikî, ruhsal, ekonomik şiddet olarak dönüyor. Bayanlar şiddet dolu beraberliklere mahkum edilirken, bayan cinayetleri artıyor.”
‘EKONOMİK KRİZ BÜYÜDÜKÇE İKTİDAR AYRIMCI SİYASETLERE SARILIYOR’
Kadınların barınamadığı, geçinemediği ve sağlıklı yaşayamadığı söz edilen açıklamada, ucuz, garantisiz işlerde, uzun mesai saatlerine mahkum edilen bayanların sendikalaşma hakkının da engellendiği lisana getirildi.
HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, TTB Lideri Fincancı’nın fotoğrafını taşıdı
“Ekonomik kriz, artan hoşnutsuzluk büyüdükçe tek adam rejiminin Diyanet fetvalarıyla ırkçı ve ayrımcı siyasetlere sarıldığı” belirtilen açıklamada, “kendi siyasi iktidarı etrafında faşist gerici bir kitle dayanağı yaratmak isteyen AKP, MHP ittifakının, nefret mitingleriyle LGBTİ+ düşmanlığını körüklediği” vurgulandı.
“Faşist AKP/MHP, iktidarını devam ettirme gayretiyle şiddet, baskı ve yasaklarla söz özgürlüğünden örgütlenme özgürlüğüne, basın özgürlüğünden, toplantı ve şov yapma özgürlüğüne varana kadar demokrasi ismine ne var ise saldırıyor” denilen açıklamada, bayan gazetecilerin ve Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasına da dikkat çekildi.
‘EN BÜYÜK GÜCÜMÜZ ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZ’
Savaş siyasetlerinin en epeyce bayanları amaç aldığı da belirtilen açıklamada son olarak şu sözler yer aldı:
“Mülteci bayanlar yırtıcı şartlarda çalışmak zorunda bırakılıyor. Politikler tarafınca sistematik biçimde hakarete uğruyor ve taciz ediliyor. Kürt bayanlar amaca temalıyor, özgür basın işçisi Nagehan Akarsel, Deniz Poyraz başta olmak üzere bayanlar katlediliyor. Seçim siyasetlerinin bir kesimi olarak halkların üzerine bomba yağdırılıp toplum terörize ediliyor. Bu savaşta bir daha en çok bayan ve çocuklar ziyan görüyor. Bizi yalnızca ‘kutsal aile’ ortasında tanımlayan gerici siyasetlerden güç alan erkek şiddeti gösteriyor ki tek adamıyla, yandaş medyasıyla, polisiyle, mahkemesiyle örgütlenmiş erkek hâkim devlete karşı en büyük gücümüz örgütlülüğümüz. Eşitlik ve özgürlük, laiklik ve barış için örgütlü çaba haricinde bir seçeneğimiz yok. Bizi korkutmaya, sindirmeye, hayattan izole etmeye çalışanlara bir kere daha bu sokaklarda meydan okuyoruz. İran’da faşist molla rejimi tarafınca Mahsa Jina Amini’nin katledilmesiyle başlayan özgürlük uğraşıyla bir kere daha yükselen ve dünyanın her yerinde yankılanan sesi duyuyor ve büyütüyoruz ve bu 25 Kasım’da yeniden ediyoruz: Jin, jiyan, azadi.”
Açıklamanın akabinde yapılan şov ile katledilen bayanların öyküsü anlatıldı.